hürriyet davasında kellesini vermiş ilk kahramanlardandır(1).
ayrıca batı'da siyasal düşünceler tarihi adlı eserde biyografisi şu şekilde verilmiştir(2):
"iç savaş döneminin siyasal ve sosyal ortamında büyüyen marcus tullius cicero, m.ö 106 yılında arpinum'da doğmuş ve hukuk ile felsefe eğitimi almak üzere roma'ya gitmiştir. gerçekleri duygular ile harmanlayan etkileyici konuşma üslubu, onu roma'da davaların aranan savunma avukatı yapmıştır. atlılar sınıfından gelen ve daha önce senatör çıkarmayan bir aileden geldiği için yeni in an (novus homo-kendi ailesinden ilk defa konsül olarak seçilen kişi) olan cicero, başarı basamaklarını birer birer tırmanmıştır. sırasıyla, quaestor (konsül yar dımcısı), senatör, aedilis ve praetor olmuş, m.ö 63 yılında ise populares partisinden gelen lucius sergius catilina'ya karşı konsüllük için adaylığını koyarak kazanmıştır.
catilina'nın programı halkın borçlarının bağışlanması ve toprak reformunu içerirken, cicero bu programa karşı özel mülkiyetin kutsallığı ile roma'yı yücelten geleneklerin bir savunusunu yaparak zenginlerin ve soyluların desteğini arkasına almıştır. catilina ile rekabeti cicero'nun hayatı açısından olduğu gibi, cumhuriyet'in tarihi açısından da çok önemlidir. m.ö 62 yılında bir kez daha aday olan ve konsül seçilemeyen catilina, hüsrana uğrayan destekçileriyle beraber etruria'da bir isyan çağrısı yapmış ve cicero onun bu amaçlarını senato önünde açığa çıkararak komployu bastırmıştır. cicero'nun, catilina ve taraftarlarını cumhuriyet'in olağanüstü hal içerisinde olduğu iddiasına dayanarak yasal olmayan bir şekilde aceleyle öldürtmesi, kendisine karşı bitmek bilmez bir düşmanlığı tetiklemiştir. her ne kadar cicero, catilina olayından sonra "ülkenin babası", "roma'nın yeni kurucusu" unvanlarıyla onurlandırılmış ise de, daha sonra ı. triumvirlik döneminde selanik'e sürgüne gönderilmiştir.
m.ö 57'de roma'ya dönen ve pompeius ve caesar arasındaki rekabette pompeius'un tarafını tutan cicero, iç savaştan sonra caesar tarafından affedilmiştir. cicero, roma cumhuriyeti'nin çöküş dönemine gerek devlet adamlığı sırasında yaptıklarıyla, gerekse yazdığı yapıtlarıyla damgasını vurmuştur. siyasetten çekildiği dönemlerde, başta de re publica (devlet üzerine), de legibus (yasalar üzerine), de natura deorum (tarınların niteliği üzerine), de amicitia (dostluk üzerine) ve de officiis (görevler üzerine) olmak üzere birçok yapıt vermiştir. m.ö 43 yılında, plutarkhos'un paralel yaşamlar isimli eserinde etkileyici bir şekilde anlattığı gibi, marcus antonius'un adanılan tarafından öldürülmüştür."
kaynak
1- mary beard, spqr: a history of ancient rome (new york: w. w. norton, 2015), 341–342
2- ağaoğulları, m. a., türk, d., yalçınkaya, a., yılmaz, z., & zabcı, f. (2012). sokrates'ten jakobenlere: batı'da siyasal düşünceler (3. bs). iletişim yayınları. sf.179
hoş: tümü
|
bugün
başlıkta ara