• tamamen servet-i fünun'un (edebiyat-ı cedide) manifestosu olan eser. tıpkı ait olduğu edebiyat dönemi sanatçılarını yansıtır; inanılmaz romantiktir. farsça tamlamalarıyla okuyana bela okutur ve bugün için dili eskimiştir. osmanlıca sözlük kullanmadan anlaşılmaz. yine de eğer okunacaksa, aslından okunmalıdır.
    aşk-ı memnu'yla karşılaştırmasını bir ara yaparım burada. aşk-ı memnu, benzer dil özelliklerine sahip olmasına rağmen, akar gider. mai ve siyah ise tırnak yedirir. ayrıca bu romanda, mai ve siyah simge sözcüklerdir. mai; umudu ve yaşama sevincini ifade ederken, siyah ise; hayal kırıklığını, başarısızlığı ve umutsuzluğu anlatır.

  • intibah'la beraber "neden bizim senaristler almadı bunu" diye hayıflandığım eserlerdendir.

    --spoiler--
    kahramanımız ahmet cemil genç bir gazetecidir. babasının ölümü sebebiyle hem çalışıp hem okumuş, annesini ve hemşiresi ikbal'i geçindirmiştir. roman, mehtaplı mavi bir akşam işyerinin verdiği yemekte taksim gazinosunda eğlenen ahmet cemil'in mehtaba bakarken kurduğu hayallerle başlar. ahmet cemil mehtaba bakarken düşünür: yeni yazdığı şiirleri yayınlayacak, çok meşhur olacaktır, herkes onu parmakla gösterecektir... kardeşine hayırlı bir kısmet bulacaktır... kendisi de arkadaşı hüseyin nazmi'nin kız kardeşi lamia'yı alacaktır... peki sonra ne olur?

    öncelikle bastırdığı şiirler kamuoyunda hiç de olumlu karşılanmaz. özellikle ahmet cemil'in iş arkadaşı olan ve 7/24 alkolik gezen pasaklı raci efendi "dekadanlar" diye alaya aldığı bu şiirlerle habire dalga geçer. çok okunan bir yazar olduğu için onun dalga geçmeleri tüm kamuoyunu etkiler. tepkiler yüzünden ahmet cemil edebiyata küsüp kitabını sobada yakacak kadar canından bezer.

    hemşiresi ikbal'i, gazetenin ortaklarından birinin oğlu olan vehbi'yle evlendirir. ancak patron da genç bir kadınla evlendiği için, analığıyla anlaşamayan genç çift ahmet cemil'in annesinin evine yerleşir. bir süre sonra patron ölür ve gazete vehbi'ye kalır. ancak vehbi ikbal'e sürekli şiddet uygulamakta, kaynanasına da çok saygısızca davranmaktadır. bir gün ikbal hamile haliyle yediği dayaktan ötürü düşük yapar ve kan zehirlenmesinden ölür. hain enişte hızla ortalıktan kaybolur, geride ahmet cemil'in kefaletinde bir yığın borç bırakır.

    lamia ise ahmet cemil'i hep abisi olarak görmüştür. hüseyin nazmi'nin ağzını aramayı da çekingen ahmet cemil hiç beceremez. sonunda lamia da bir subayla nişanlanır.

    hayatta hiçbir varlığı kalmayan ahmet cemil, zalim eniştesinin borçları için evini sattıktan sonra istanbul'u terk eder, ortadoğu'da bir memuriyet ister ve alır. yıldızsız kapkara bir gecede vapura binerken güverteden göğe bakar. mehtaplı mavi gökle siyah gök arasında kurduğu hayaller ve düş kırıklıkları içine bıçak gibi saplanır. o anda denize atlamayı bile düşünür ama annesi son anda seslenince validesini üzmemek için intihar da edemez...
    --spoiler--

  • bizim senaristler esas oğlan emeğiyle ve bir şeyler üreterek bir yerlere gelmeye çalışan biriyse o senaryoyu almazlar. para babasının şirketinden gelmeli, haraçla toplanmalı, hiç olmadı hapishanede tanışılan gizemli dayının verdiği sermayeyle kumardan tokatlanmalı.