voltaire ingiliz ulusu hakkında mektuplar(1733)'da şöyle bir diyalog yazıyor:
o kişiler şöyle de diyecekler: öyleyse sen, ey newton, bize ne öğrettin? kendin bile kavrayamadığın bir şeyi bize anlatmak için yaptığın bu bir sürü hesaplama ne işe yarar?
sir isaac da şöyle yanıtlayabilir: ben size bütün cisimlerin, birbirlerine doğru madde miktarıyla orantılı olarak çekildiklerini, gezegenleri ve kuyrukluyıldızları yalnızca bu merkezi kuvvetlerin yörüngelerinde tuttuğunu ve onları önceden belirtilmiş olan oranlarda hareket ettirdiklerini öğrettim. size, genel çekim olgusu dışında, gezegenleri yörüngelerinde tutan başka bir neden olmasının imkansız olduğunu gösterdim. çünkü ağır cisimler dünya yüzeyine çekim kuvvetlerinin belirttiği oran uyarınca düşerler ve gezegenler yörüngelerini aynı orana göre tamamlarlar. bütün bu cisimlere etki yapan başka bir kuvvet daha olsaydı, onların ya hızlarını artırır ya da yönlerini değiştirirdi. ama bu cisimlerin hiçbirisinde, merkezi kuvvetlerin hesaplarla öngörülen etkileri dışında, tek bir derecelik bir hareket veya biz ya da doğrultu görülmez. öyleyse, başka herhangi bir nedenin var olması da olanaksızdır.
sözü yeniden sir isaac'a bırakmama izin veriniz:"benim söylediklerimle eski çağlardakilerin söyledikleri birbirlerinden çok farklıdır demesine izin verilmeyecek mi? eskiler, örneğin, suyun tulumbalardan yükseldiğini görüp, su yükseliyor çünkü boşluktan nefret eder derlerdi. bana gelince, ben suyun tulumbalardan fışkırdığını ilk fark eden, ancak bu etkinin nedenlerini açıklamayı başkalarına bırakan bir kişi durumundayım. kolun hareket etmesinin kasların kasılması sonucu olduğunu ilk söyleyen anatomist insanlığa tartışma götürmez bir gerçeği öğretmiştir; onun kasların neden kasıldığını bilmemesi insanlığı ona daha mı az borçlu kılar? havanın esnekliğinin nedeni bilinmiyor; ama bu esnekliği ilk keşfeden kişi doğa felsefesine önemli bir hizmette bulunmuştur. benim keşfettiğim kaynak ise daha gizli ve daha evrenseldi ve insanlık bu nedenle bana daha çok teşekkür etmelidir. ben maddenin
yeni bir özelliğini, yaradanın sırlarından birisini keşfettim; onun etkilerini de hesapladım ve buldum. bütün bunlardan sonra, insanlar ona koyduğum ad için benimle kavga mı edecekler?"
yerçekimini bulmuşsun, "bir şeyler hareket ediyorsa bunun bir iteni vardır!" diyen adamlar tarafından eleştiriliyor ve sonunda isyan ediyorsun. newton oluyorsun, insanlığa yaranamıyorsun.
-
-
newton'ın bazı çevrelerde hak ettiği saygınlığı görmemesi bir problem, evet. yani tarihte bir insanın aklının vardığı en kapsamlı genellemelerden(hem de neredeyse tamamen geçerli) bir tanesini bize hediye eden bu zat kimilerine yaranamamış. ayıp.
ama bir de diğerlerine bakalım: etrafındaki kimsenin anlamadığı hakikatleri bulan ve bunları sırf o insanlara yararı olsun diye bedava(!) paylaşan bir çok bilim insanı, aynı insanlar tarafından hor görüldü, hakarete uğradı, öldürüldü.
iskoç aydınlanmasına bir de bu açıdan bakalım. büyük münevverlerimizin beğenmediği "tek dişi kalmış medeniyet"in tedrisatından geçmeseydik belki biz de hypatia'larımızı recm edecektik.
velhasıl, newton yatsın kalksın da, trinity college gibi bir kurumda var olabilmesine şükür etsin. aynı dönemde bizde deli ibrahim tahtta. aynı senelerde ibrahim, bir gün medyuma giderken bir at arabası görüyor -daha önce yasaklatmış- hiddetlenip sadrazamını boğdurtuyor. -
başka bir isyanı da insanlığadır bu muhteşem insanın:
"çok fazla duvar inşa ettik; ama pek az köprü..."