• sokrates'in babası heykeltraş annesi ebe. küçük kalkık bir burnu, tüylü kaşları, pörtlek gözleri ve kocaman ağzıyla epey çirkin bir adam. epey sakallı ve net kel. üstelik tıknaz.

    platon hakkında ise daha çok şey biliyoruz. bir kere adı aristokles, platon geniş demektir. geniş omuzlu olduğu için platon şeklinde çağrılıyor arkadaşları tarafından. biraz gerzek arkadaşları var.

    aristo daha eğlenceli. bir kere peltek. metroseksüel ülkücüler gibi elleri yüzüklerle dolu. ılık zeytinyağı ile duş alıp sonra da onu satacak kadar çakal. bilincin merkezinin kalp olduğunu, onun da sadece erkeklerde olduğunu söyleyecek kadar da cinsiyetçi. peki neden kadın aşağılık? e sperm üretemiyor! en fazla bir kız çocuk istemek gerekir o da doğurabilsin diye. ikinci olursa ölüme terk etmekte bir beis yok. üstelik kadınların erkeklerin emrinde olması kadınların da yararına, aynı köpekler gibi. köpekleri doğaya sahipsiz bırakırsak ölürler. o yüzden köpeklerin, kölelerin ve kadınların iyiliği için onların başına birer erkek atamak gerekir. tabi aynı şey barbarlar için de geçerli. ya hepsin ya hiç ya yunanlısı ya p.ç yani.

    köleliğin normal hatta gerekli olduğunu söylemesine girmiyorum bile. ayrıca bir nesne ne kadar ağırsa o kadar hızlı düşer diye düşünüyordu. bu ne bilimsizliktir ya rabbi! üstüne ne kadar yanlış görüşü varsa onlar popüler olduğu için bilimin gelişmesini de yüzyıllarca engellemiş bir adamdır denilebilir.


    kaynak
    cohen, m. (2019). felsefi masallar (2. bs). ayrıntı yayınları. s.25-50

  • aziz thomas aquinas'ın arkadaşları ona "ahraz öküz" diyorlardı.

    descartes daha 23'ünde yeni bir bilim keşfettiğini ve bir kitapta hepsini açıklayacağını ilan ediyor. 35'ine geldiğinde ise henüz ortada bir eser yok, arkasından celebris promissor deniyor. 40 yaşında o meşhur "aklın doğru kullanılması ve bilimde hakikati arama yöntemi üzerine söylev"'ini alelacele toparladığı notlarından oluşturuyor. kitabın ana metni önsöz neredeyse. burada da uzun uzun bu aşırı şahane bilgilere nasıl ulaştığını anlatıyor. matematiksel çıkarımları ise leibniz tarafından kolayca çürütülüyor. tabi meşhur düşünüyorum o halde varım veczine de uğramak gerekir. metnin orijinali şöyledir: "bırakalım bu kötü cin beni olabildiğince aldatsın, bir şey düşündüğüm sürece beni asla hiçbir şey olduğuma inandıramaz. böylece, her şey etraflıca düşündükten sonra şu sonuca vardım: her "ben varım" dediğimde ya da var olduğumu zihnimde tasavvur ettiğimde bu zorunlu olarak doğrudur." ee nerde kaldı cogito ergo sum? ingilizceye çevirenin tatlı katkısından başka bir şey değil aslında.

    hobbes'un eğlenceli tarafı ise hayatını çemberden kare çıkarmaya adaması. literally. uğraştığı şey bir çemberin alanna eşit bir kare çizebilmek. epey kendinden emin bir şekilde çözümünü yayınlayınca beklemediği bir şey oluyor, tüm teorileri dönemin ünlü matematikçisi tarafından ard arda çürütülüyor. bu rağmen ölene kadar iddialarından vazgeçmiyor. belki parlamentonun, onun insan yönetimi üzerine yazmasına yasak koymasına ek olarak; geometri üzerine de yazmasına engel koymalıydı, sırf kendini rezil etmesini engellemek için.

    spinoza'nın ise daha başka bir tuhaf huyu var. zihnini dinlendirmek istediği zaman örümcek dövüştürüyor. dövüştürecek yaratık bulamadığı zaman da bir sineği örümcek ağına atıp "bazen kahkahalarla" izlediği anlatılıyor. hakiki adı da baruch ben michael'dir. sonradan kendisi değiştiriyor ismini.

    kaynak
    cohen, m. (2019). felsefi masallar (2. bs). ayrıntı yayınları.

  • locke dediğimiz büyük özgürlük filozofu ise idamdan korkarak 60 yaşına kadar şiirden başka hiçbir şeyi kendi adıyla yayımlamamıştı. locke "restorasyon" döneminde sömürgeleri ve onların insafsız kölelik sistemlerini kuran 5-6 kişiden biriydi aslında. herkes özgür olmalıydı, köleler hariç zira onlar para demekti. malikane sahiplerinin yanında çalışan bahçıvan, aşçı gibi işçiler ise onun nezdinde "kiralık insanlar" idi. bu kiralık insanların itiraz etme hakları da olmamalıydı. aynı şekilde efendisinin yazılı izni olmadan da hareket edemezler. hatta sadece kiralık insanların değil, onların soyları da efendilerine hizmetle mükelleftir. şahane bir özgürlükçü öyle değil mi? tabii bunları savunan bir kimse olarak köle ticareti şirketlerinde hissesi olmasa epey şaşırırdık.

    cohen, m. (2019). felsefi masallar (2. bs). ayrıntı yayınları.