• "erkini halktan alan[tiran]a gelince, onun daha tahammül edilir olması gerekir gibi görünür ve bu kadar yükseklere, herkesin üstüne yükseldiğini gördüğünde, adına büyüklük denilen bilmem neyle şımararak, sanırım bir daha oradan inmeme kararını alır. halkın kendisine emanet ettiği gücü neredeyse her zaman çocuklarına aktarılması gereken bir güç olarak görür. böylece kendisi ve çocuklarının bu uğursuz düşünceyi tasarladıkları andan itibaren kötü eğilim ve gaddarlık noktasında bütün diğer tiranları nasıl geçtiklerini görmek tuhaftır. yeni tiranlıklarını sağlamlaştırmak için kulluğu çoğaltmaktan ve hatırası ne kadar yakın olsa da, tez zamanda hafızalarından tamamen silinecek kadar kullarının zihnini özgürlük fikrinden uzaklaştırmaktan daha iyi bir yöntem bulamazlar."

    la boétie, e. de. (2015). gönüllü kulluk üzerine söylev (a. meral, çev.). alfa., sf.33.

  • "büyük türk kitapların ve sağlıklı öğretinin pek çok şey arasında insanlara haysiyet duygusunu ve tiranlıktan nefret etmeyi öğrettiğini pekâlâ fark etmişti. bu yüzden, okuduklarıma göre, yönettiği ülkede onun istediği kadar bilgin varmış."

    la boétie, e. de. (2015). gönüllü kulluk üzerine söylev (a. meral, çev.). alfa., sf.44.

  • aslını söylemek gerekirse, şehirlerde daha kalabalık olan halkın cahil kesiminin doğal eğilimi bu yöndedir. onu sevene ve onun için kendini feda edene karşı kuşku duyarken, onu kandırana ve ona ihanet edene tamamen güvenir. tuzakla yakalanan hiçbir kuşun, ucundaki yem için olta iğnesini ısıran veya bu iğneye takılan hiçbir balığın, kendilerine verilen veya tattırılan en ufak tatlılık karşılığında çabucacık yemlenen ve kulluğa götürülmesine izin veren bütün bu halklar kadar kolay yakalandıklarını sanmayın. azıcık gururları okşandığında çabucacık kendilerini salıvermeleri gerçekten olağanüstü bir şeydir."

    la boétie, e. de. (2015). gönüllü kulluk üzerine söylev (a. meral, çev.). alfa., sf.51-52

  • "tiranlar buğdayın çeyreğini, şarabın yedide birini, sesterce'i dağıtarak bonkörlükte bulunuyorlardı; işte o an "yaşasın kral!" nidalarını işitmek gerçekten acınası bir durumdu. kaim kafalı kişiler bütün bunları almayı kabul ederek kendi mallarından sadece bir pay aldıklarının ve tiranın bu payı önceden onlardan almasaydı onlara veremeyeceğinin bile farkında değillerdi. bugün sesterce'i toplayan kişi, tiberius'u ve neron'u cömertliklerinden dolayı kutsayarak halka verilen şölende tıka basa yerken, ertesi gün taşlar gibi tek kelime etmeden, çotuk gibi kımıldamadan mallarını bu ihtişamlı imparatorların açgözlülüğüne, çocuklarını kösnüllüğe, hatta mertebesini bile bunların gaddarlığına bırakmak zorunda kalıyordu. cahil ve alıklaştırılmış
    halk hep aynı olmuştur. dürüstçe alamayacağı hazlar karşısında uyanık ve sefihtir;
    aklı başındayken kaldıramayacağı haksızlıklara ve acılara karşı tamamen duyarsızdır."

    la boétie, e. de. (2015). gönüllü kulluk üzerine söylev (a. meral, çev.). alfa., sf.53