• (the truth is, however, that we are muddled about what we mean by liberalism. people use the term in all sorts of different ways, often unwittingly, sometimes intentionally. they talk past each other, precluding any possibility of reasonable debate. ıt would be good to know what we are speaking about when we speak about liberalism.)

    gerçek şu ki liberalizm derken ne kast ettiğimiz biraz karışık. insanlar genelde istemeden arasıra da kasten bu kavramı pek çok farklı şekilde kullanıyorlar. taraflar, birbirlerini anlamayarak makul bir münazara ihtimalini dışlıyorlar.liberalizm hakkında konuşurken ne hakkında konuştuğumuzu bilmek iyi olurdu.

  • bu kitapta amacım, liberalizmi ne anlama geldiğini belirlemek ve zaman içindeki dönüşümünü izlemek, saldırmak veya savunmak değil. kullanan insanlar için liberal ve liberalizm kavramlarının ne anlama geldiğini açıklığa kavuşturmak istiyorum. liberallerin kendilerini nasıl tanımladıklarını ve liberalizm hakkında konuştuklarında ne söylediklerini aydınlatıyorum. bu daha önce hiç anlatılmamış bir hikayedir.

    (ın this book ı aim not to attack or defend liberalism, but to ascertain its meaning and trace its transformation over time. ı clarify what the terms "liberal" and "liberalism" meant to the people who used them. ı illuminate how liberals defined themselves and what they meant when they spoke about liberalism. this is a story that has never been told.)

  • bir çok araştırmacı liberalizmi tanımlamada bir problem olduğunu kabul eder. çalışmalarına liberalizmin kaygan ve yakalanması zor bir terim olduğunu söyleyerek başlarlar. garip olan, bu araştırmacılardan çoğunun kişisel tanımlardan yola çıkarak bunu destekleyecek bir tarih inşa etmeleri. bu, bana göre tersten tartışmaktır ve bu kitapta düşüncelerimizi açığa kavuşturarak hikayeyi doğru bir şekilde ortaya koyuyorum. aksi özellikle belirtilmediği müddetçe tüm tercümeler bana aittir.

    (most scholars admit that there is a problem defining liberalism. they begin their work with an acknowledgment that it's a slippery or elusive term. what's strange, however, is that most of them then proceed to stipulate a personal definition and construct a history that supports it. this, ı contend, is to argue backward, and in this book ı untangle our thoughts and set the story straight. unless otherwise indicated, all translations are my own.)

  • arkadaşlar başlıkta adını yazdığım kitabı tatlı tatlı yavaş yavaş gpt 4 ile çevirmeye girişeceğim. her gün 3-5 paragraf. ilk defa bunu yapıyor olduğum için pek çok hata yapıyorum çoğunu sırf düzeltmeyi başaramadığım için öylece burakıyorum. lütfen tespit ettiğiniz hataları ve daha iyi olabileceğini düşündüğünüz önerileri benimle paylaşın. eğer siz de çeviriye katkıda bulunmak isterseniz mesaj atın, kitabı size de göndereyim.

    giriş
    bir kelimenin tarihini çalışmak asla zaman kaybı değildir. lucien febvre, 1930
    (ıt is never a waste of time to study the history of a word.)

    liberalizm basit ve yaygın bir kelime olduğu kadar hararetli tartışmaları da tetikleyen epey çekişmeli bir konsepttir. liberalizmi, kimisi batı medeniyetinin insanlığa hediyesi olarak görürken diğerleri onun çöküş sebebi olarak görüyor. sonsuz bir kitap akışı onu savunuyor ya da ona saldırıyor ve çok az kişi tarafsız kalabiliyor. eleştirmenler, liberalizmi uzun bir günah listesiyle suçluyor. dini, aileyi ve toplumu yok ettiğini öne sürüyorlar. ırkçı, cinsiyetçi ve emperyalist değilse bile ahlaki olarak gevşek ve hazcı olarak görülüyor. liberalizmi savunanların da aşağı kalır yanı yok. onlar da liberalizmi hakkaniyet, sosyal adalet, özgürlük ve eşitlik gibi düşüncelerimizin, yani hakkımızdaki en iyi şeylerin müsebbibi olarak görüyorlar.

    ("liberalism" is a basic and ubiquitous word in our vocabulary. but liberalism is also a highly contentious concept, one that triggers heated debate. some see it as western civilization's gift to mankind, others as the reason for its decline. a never-ending stream of books attacks or defends it, and hardly anyone can remain neutral. critics accuse it of a long list of sins. they say that it destroys religion, the family, the community. ıt's morally lax and hedonistic, if not racist, sexist, and imperialist. defenders are just as emphatic. they say that liberalism is responsible for all that is best about us—our ideas of fairness, social justice, freedom, and equality.)

  • bu sorunu çözmek için mevcut liberal tarihler nadiren yardımcı olur. ilkin, genellikle çelişkililer. örneğin, son zamanlarda yapılan bir değerlendirmeye göre, liberalizm hristiyanlık'tan kaynaklanmaktadır. bir diğerine göre ise liberalizm hristiyanlığa karşı savaşla temellenir. ikinci olarak, liberalizmin soy kütükleri onun kökenlerini ve gelişimini büyük düşünürlerin kanonlarına atfederler, fakat bu kadro sürekli değişir. john locke sıklıkla kurucu baba kabul edilir. fakat kimileri hobbes ve machiavelli'yi locke yerine geçirir. plato ve isa'yı da kullananlar vardır. kimileri adam smith ve bir grup ekonomisti dahil ederken kimileri etmez. bilinmelidir ki, bu erken düşünürlerin hiçbiri kendilerini liberal olarak kabul etmediler veya liberalizm olarak adlandırılan bir şeyi benimsemediler, çünkü ne o kelime ne de o kavram onlar için mevcut değildi. ayrıca liberalizm kavramımızın ana düşünürlerimizi seçme şeklimize ve onları nasıl okuduğumuza göre değişebileceği, söylemeye gerek bile yoktur. machiavelli veya hobbes ile başlayan birisi muhtemelen liberalizmin eleştirmeni olacaktır, isa ile başlayan ise savunucusu.

    (on that score, available histories of liberalism are seldom helpful. first, they are often contradictory. according to one recent account, for example, liberalism originates in christianity. however, according to another, liberalism originates in a battle against christianity. second, genealogies of liberalism ascribe its origins and development to a canon of great thinkers, but the cast often fluctuates. john locke is frequently conscripted as a founding father. but some speak of hobbes or machiavelli instead; still others of plato or even jesus christ. some include adam smith and a list of economists; others do not. none of these early thinkers, it should be known, considered themselves liberals or espoused anything called liberalism, since neither that word nor concept were available to them. and it goes without saying that our notions of liberalism will vary according to our choice of key thinkers and how we read them. someone who begins with machiavelli or hobbes is likely to be a critic of liberalism, one who begins with jesus christ a defender.)

  • elbette ek bulmacalar ve ilginçlikler var. bugün fransa ve dünyanın diğer bölgelerinde argo dilde, liberal olmak "küçük devlet" lehine olmak anlamına gelirken, amerika'da "büyük devlet"i desteklemeyi işaret eder. amerikan liberteryenleri bugün gerçek liberal olduklarını iddia ediyorlar. bu insanların bir şekilde aynı liberal geleneğinin bir parçası olduğu varsayılıyor. bu varsayım nasıl ve neden gerçekleşti? buna bir açıklama sunuyorum.

    (there are additional puzzles and curiosities. ın colloquial parlance in france and other parts of the world today, being introduction liberal means favoring "small government," while in america it signifies favoring "big government." american libertarians today claim that they are the true liberals. somehow these people are all supposed to be part of the same liberal tradition. how and why did this happen? ı offer an explanation.)

  • önerim temel olarak, liberalizmin kelime tarihini sunmaktır. eğer kelimenin gerçek kullanımına dikkat etmezsek, anlattığımız tarihin kaçınılmaz olarak gerçeklerden farklı ve hatta çelişkili olacağı konusunda emin hissediyorum. üstelik bu şekilde anlattıklarımız tarihsel gerçeklere pek dayanmayan ve tarihsel anakronizmle bozulan bir şekilde inşa edilmiş olacak.

    (what ı propose, then, is, fundamentally, a word history of liberalism. ı feel certain that if we don't pay attention to the actual use of the word, the histories we tell will inevitably be different and even conflicting. they will also be constructed with little grounding in historical fact and marred by historical anachronism.)

  • yaklaşımım bazı şaşırtıcı keşiflere yol açmaktadır. bunlardan biri, fransa'nın liberalizm tarihindeki merkezi konumudur. kavramın tarihi hakkında konuşurken fransa ve ardışık devrimlerini göz ardı edemeyiz. aynı şekilde, liberalizm tarihinin en derin ve etkili düşünürlerinden bazılarının fransız olduğunu da görmezden gelemeyiz. başka bir keşif ise, genellikle küçümsenen veya tamamen göz ardı edilen almanya'nın liberalizm tarihine olan önemidir. gerçek şu ki, fransa 19. yüzyılın başlarında liberalizmi icat etti ve almanya yarım yüzyıl sonra onu yeniden yapılandırdı. amerika ise yalnızca 20. yüzyılın başlarında liberalizme sahip çıktı ve ancak o zaman amerikan politik geleneği haline geldi.

    (my approach leads to some surprising discoveries. one is the centrality of france to the history of liberalism. we cannot speak of the concept's history without considering france and its successive revolutions. nor can we ignore the fact that some the most profound and influential thinkers in the history of liberalism were french. another discovery is the importance of germany, whose contributions to the history of liberalism are usually underplayed, if not completely ignored. the truth is that france invented liberalism in the early years of the nineteenth century and germany reconfigured it half a century later. america took possession of liberalism only in the early twentieth century, and only then did it become an american political tradition.)

  • göreceğiz ki, günümüzde nispeten bilinmeyen birçok kişi liberalizme önemli katkılarda bulunmuştur. alman ilahiyatçı johann salomo semler, dini liberalizmi icat etmiştir. fransız soylusu charles de montalembert, "liberal demokrasi" terimini icat etmiş olabilir. diğer önemli aktörler ise amerikan dergisi yeni cumhuriyet'e (the new republic) katkıda bulunarak kavramı amerika'ya ithal etmiş ve yaymışlardır.

    (we will see that many individuals who are relatively unknown today made significant contributions to liberalism. the german theologian johann salomo semler invented religious liberalism. the french nobleman charles de montalembert may have invented the term "liberal democracy." yet other key players contributed to the american journal the new republic and thus imported and disseminated the concept in america)

  • john locke ve john stuart mill gibi, genelde kanonik olarak kabul edilen liberaller, hikayemde önemli roller oynuyorlar, ancak göreceğimiz üzere, kendi dönemlerinin tartışmalarına derinden bağlıdırlar. fransız ve alman düşünürlerle konuşuyor ve onlardan ilham alıyorlardı. bize değil, doğrudan çağdaşlarına; bizimkine değil, kendi zamanlarının sorunlarına hitap ediyorlardı. ayrıca, iki napoleon, avusturya şansölyesi clemens von metternich ve birçok karşı-devrimci figür gibi, liberallerin inançlarını bileyerek ve gelişmeye zorlayarak liberalizm tarihine istemeden katkıda bulunan figürlere de dikkat çekiyorum.

    (liberals who are usually regarded as canonical, such as john locke and john stuart mill, do play important roles in my story, but, as we shall see, they were deeply immersed in the debates of their times. they conversed with and were inspired by french and german thinkers. they spoke directly to their contemporaries, not to us; they addressed the problems of their times, not ours. ın addition, ı highlight figures who unintentionally contributed to the history of liberalism, such as the two napoleons, the austrian chancellor clemens von metternich, and many counterrevolutionary figures, who forced liberals to hone and develop their beliefs.)