• "ülkücülerin gizli sevdası" denilen şarkıcı. doğruya doğru, sedat peker bile düşüncelerine asla katılmadığı halde zaman zaman ahmet kaya şarkıları dinlediğini saygı öztürk'e aktarmıştır. öte yandan gerçekten terörist miydi, vatansever miydi, solcu muydu; hep tartışılır. ama sadece tek şey söyleyebilirim: lümpendi...

    malatya sümerbank fabrikasında çalışan babasının ona aldığı bağlamayı çalmaya başladığında henüz ilkokuldadır. 15 yaşına geldiğindeyse babası emekli olur ve aile istanbul'a göç eder. liseyi bırakarak seyyar satıcılık yapmaya başlayan ahmet bu yıllarda sol hareketlerle tanışır. türk folklor kurumuna gidip gelmeye başlar. bir dönem almanya'daki dayısının yanında kalıp sonra türkiye'ye döner, 1977 yılında 6 aylık ilk tutukluluğunu yaşar, hapishane çıkışında askere alınır ve gelibolu orduevinde askerliğini tamamlar. sempatizanlıktan öteye gitmeyen, ilişkileri örgütlere yakın folklor dernekleriyle sınırlı kalan ahmet kaya bu dönemde ferdi tayfur'un orkestrasında çalar, saz dersleri verir, bir gün bağlama dersi verdiği meşhur baba kürt idris'in oğluna ait bir ruhsatsız silahın suçunu üstlenir ve ikinci hapislik böyle gelir. 80'lerin ortasındaysa hayatında iki büyük kırılma yaşanacaktır. albüm ve evlilik.

    1985'te ağlama bebeğim albümünü nasıl yaptığı biraz tartışmalı. aynalar belgeselindeki iddialarına göre kendisi sabıkalılar gibi iş bulamadığı için "bari girip yatayım" diye sert bir kaset çıkarmış. ama başka kaynaklarda bu kısım bizzat ahmet kaya ağzından yayılmasına rağmen pek yazılmıyor. diğer yandan kendisi gibi bir hayat çizgisinden gelen genç müzisyen ve prodüktör hasan hüseyin demirel'in çıkardığı albüm hakikaten mahkemelik de olmuş, bu haberlerin etkisiyle peynir ekmek gibi satılmış. böylece ahmet kaya'nın yükselişi başlar. aynı yıl , ikinci albümü acılara tutunmak'ta emeği geçen selda bağcan'ın cezaevinden koğuş arkadaşı gülten hayaloğlu'yla evlenir. daha önce ahmet kaya'nın başından kısa süreli bir evlilik geçmiş, hatta bir daha uzun yıllar görmeyeceği bir kızı da olmuştur. ama asıl bilinen ikinci evliliğidir, zira kariyeri açısından önemli bir dönüm noktasıdır. yeni kayınbiraderi yusuf hayaloğlu'nun pek çok şiirini besteler. birçok hit şarkısında (hani benim gençliğim, yorgun demokrat, başkaldırıyorum, beni vur, giderim, birazdan kudurur deniz, bahtiyar) sözler yusuf hayaloğlu'na aittir.

    darbeyle çok ağır bir yenilgiye uğrayan ve hâlen çoğu hapiste olan birçok solcu, herkesin birer birer liberal kesildiği o günlerde ahmet kaya'nın başkaldırılarını heyecanla karşılar. söz müzik ve düzenlemeler daha çok arabeske yakındır, şarkılarda zafer heyecanı değil yenilgi hüznü vardır ve bu özellikler de tam onların depresif durumlarına göredir. bundan sonrası, biri ölümünden sonra piyasaya çıkabilen 20 albüm (biri de selda bağcan'la ortak), onlarca hit, bir televizyon programı...

    1990'larda da hızla üretmeye, ortalama yılda bir albüm çıkarmaya devam etse de ahmet kaya artık lümpendir. solcular polis baskısına rağmen kendi gazetelerini, televizyonlarını radyolarını teker yuvar götürmektedir, ayrıca yorum, kızılırmak, munzur gibi daha radikal (zamanla her biri birer örgütün propaganda mekanizmasına dönüşen) gruplar da vardır. bu ortam artık yeni türkü, ezginin günlüğü ve ahmet kaya gibi 80'lerin sol idollerine yer olmaması anlamına gelir. nitekim gruplar tamamen rembetiko havasına dönüp kendi özgün müziklerini otururken ahmet kaya da bazı politik şarkı sözlerinin dışında tam bir kızıl ibrahim tatlıses olur... onun gibi lüks yaşantısı, kaçak mersosu, homofobiye yahut ırkçılığa varan çıkışları, jet fadıl sponsorluğunda caprice konserleri giderek gündem olurken, bu olaylar kaya'nın solcularla arasını giderek açar. belki de kendini tekrar kabul ettirebilmek içindir, 11 şubat 1999'da magazin gazetecileri derneği ödül töreninde ödül alırken "yeni albümünde kürtçe bir şarkı okuyacağını, o kürtçe şarkıyı yayınlayacak televizyoncular olduğunu bildiğini ve yayınlayamazlarsa halkın yüzüne nasıl bakacaklarını bilmediğini" açıklaması. sonrası; programda başlayan bir linç, merkez medyada (başta hürriyet gazetesi) hakkında yayınlanan ağır haberler, derken iftira olup olmadığı halen tartışılan pkk konseri ve hakknıda dava açılması derken aynı yıl ahmet kaya fransa'ya göçmeye zorlanır. burada kadek (pkk'nın avrupa kolunun o günlerdeki adı) korumasına girer...

    son zamanlarında çok kilo alan, hareketli ve yoğun yaşam tarzı, alkol ve sigara kullanması derken kalbi giderek yıpranan 43 yaşındaki ahmet kaya'nın henüz istanbul'da teklemeye başlayan kalbi paris'te durur. mezarının türkiye'ye getirilmesi söz konusu olmadığı için paris'te toprağa verilir. bugün de tartışmalı bir figür olarak yerini korumaktadır.

    not: bu yazıda özellikle soner yalçın'ın odatv'de yazdığı portreden sıkça faydalandık.

  • türkiye'nin en büyük sanatçısı. ve bence harbiden sanatçı olabilmiş 3-5 türkiyeli sanatçılardan. diğerlerinden bir örnek: (bkz: siya siyabend)

    ahmet kaya; 28 ekim 1957 malatya.
    16 kasım 2000 paris.

    çok sevdi, ülkesini, rakıyı, insanları.
    bir duruşu vardı bozulmayan ve bozmayan. hakkında olumsuz bir haber okuyamayacağımız nadir türkiyeli sanatçılardan.

    bizler gibiydi:
    üzüldü, ağladı, kederlendi, sevindi, mutlu oldu ve içti.
    doktoru rakıyı bırak dedi. bıraktı.
    şarkı yazdı rakısız geçen günlere: tıka basa pastırma

    yusuf hayaloğlu ile tanıştı. kardeşi gülten hayaloğlu ile evlendi. 2 kızları oldu. melis ve çiğdem.

    yusuf hayaloğlu sonrası daha da güzel şarkılar yapmaya başladı.
    şiirleri besteledi, ortaya çok güzel şarkılar çıkardı.
    bir tane bile kötü şarkı yapmadı.

    serdar ortaç, ercan saatçi 1999 magazin gazetecileri derneği ödül töreni.
    ahmet kaya:
    "ben bu ödülü sadece kendi adıma değil, bu ödülü insan hakları derneği adına, bu ödülü cumartesi anneleri adına, bu ödülü bütün türkiye halkı adına alıyorum. şunu belirtmek istiyorum: önümüzdeki kasette kürt asıllı olduğum için kürtçe bir şarkı yapıyorum ve kürtçe de bir klip çekiyorum. bu klibi yayınlayacak yürekli insanların olduğunu da biliyorum, yayınlamazlarsa türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını da biliyorum."

    çatallar atıldı, milli maç galibiyetiymişcesine basit yerli ve milli sloganlar atıldı.

    akıllarda kalan ahmet kaya, kalmayanların adını anmaya gerek yok.

    bu olaydan sonra paris'e gitti ahmet kaya. zaten kısa süre sonra da malumunuz vefat etti. (bkz: homesick)

    geri dönelim.

    ahmet kaya:

    türkiye'nin en büyük sanatçısı. tartışmaya kapalı bir şekilde.
    eğer pis insanlar o gece ahmet kaya'yı koskoca ülkemize sığdırabilseydi dünya çapında bir sanatçı olacaktı.
    bizden biri, içimizden biri. konsere annesiyle çıkan biri.

    hem arabesk hem rock yapan biri aynı zamanda blues notalarına selam çakan.
    sırasıyla:
    (bkz: kum gibi)
    (bkz: jilet yiyen kız)
    (bkz: elektro şok)

    entelektüel bir kişilik.
    aynı zamanda halktan da biri.

    sığdıramadılar, 65 milyon insanı sığdırdılar ahmet kaya'yı sığdıramadılar.
    ülkesinden uzakta kalp krizi. paris 2000 16 kasım.