• "nausea" bulantı demek. "ad nauseam" da bulantı yaratana, öğürtene kadar tekrarlamak anlamına gelen, bir hitabet tekniğinin ve safsata türünün adı.

    goebbels'e hunharca atfedilen ama bir türlü kaynağı bulunamayan bir alıntı var:
    "yeterince büyük bir yalan bulur da ısrarla tekrarlarsanız, sonunda insanlar buna inanmaya başlarlar" (diğer yalan dolan nazi alıntıları için bakınız)

    aslında goebbels buna benzer bir şey söylemiş ama "propagandanın esaslarını belirlerken" değil, churchill'i eleştirirken:
    "ingiliz, şöyle bir prensibi izliyor: yalan söylenecekse, büyük yalan söyle ve yalanına sahip çık. sahip de çıkarlar yalanlarına, saçma görünme riski olsa bile."

    yaşlı cato'nun meşhur hikayesini hatırlayalım. pön savaşları'nın üçüncüsünden önce senatoda yaptığı her konuşmayı "carthago delenda est" yani "kartaca yıkılmalı" diyerek bitirirmiş cato. bu ısrar işe yaramış olacak ki kartaca hakikaten de romalılarca yıkılmıştır. (hatta üzerine bir daha bir şey yeşermesin diye tuz döküldüğü bile söylenir. tevatür elbette)

    ad nauseam bir retorik yordamdır. tekrarlananın gerçek veya yalan olmasından bağımsız olarak çeşitli örneklerini görebiliriz.

    örnekler:

    128 milyar dolar nerede?: sorunun gündemden düşmemesi veya düşürülmemesi için kılıçdaroğlu'nun defalarca bu soruyu tekrarlaması.

    ezan: allah'ın ululuğu ve muhammedin onun peygamberi olduğunu günde beş defa çeşitli makamlarda ve hoparlörlerle tekrarlamak.


    kaynak:
    goebbels, joseph (1941). die zeit ohne beispiel. munich: zentralverlag der nsdap. pp. 364–369.
    the natural history of pliny. (1890). united kingdom: g. bell.
    pirie, m. (n.d.). how to win every argument: the use and abuse of logic (2006).