• 60'lar karşı-kültürü 1965-1966'da new york'tan başlayarak ingiltere'ye sıçrayan ve 1970'lerin ortalarına doğru gerçek ifadesini bularak 21. yüzyıla kadar taşan çok güçlü bir sanat akımına ilham verdi: punk rock.

    ingilizlere mâl edilse de punk rock'ın icadı new york'a, daha da özelleştirilmesi gerekirse ilk punk rock müzik grubu the velvet underground'a aittir. "velvet underground 1966'da new york'ta konserler vermeye başladı ve punkın ortaya koyacağı nihilizmin ilk örneği oldu. dylan ve stones'un sanatsal somurtmalarının çok ötesine geçti ve 60'ların protest türünün politik hezeyanlarını netleştirdi."

    new york punk rock müziği eski rock müziğinden birçok temayı miras alıyordu. ancak 'davayı satmış' rock müziği yerine isyanı, devrimi, karşı olmayı anlatan, o zamana kadar işlenememiş temaları konu alan bambaşka bir müzik ve yaşam felsefesi vaaz ediyordu. piyasa ile uzlaşmıyor, uzlaşanları aşağılıyor, marjinalliğiyle dikkat çekiyordu. "böylece punk özellikle amerika'da rock müziği köklerine döndürmüş oluyordu." çünkü rolling stones'un, the beatles'ın yaptığı müzik türü rock müziğin punk rock'çılar için müziğin "piyasaya uygun hale getirmek için sulandırılması, yaratıcılığının tükenmesi, pazarın içine çekilmesi ve ana akım kuvvetlere yenilmesi anlamına geliyordu.

    ana akımın içerdiği rock müziği köklerine döndüren new york punk'ı; the velvet underground'ın 1967 albümü ile o zamana kadar 'beyaz pop'un tabu gördüğü temalar ve sözler yerleştirerek müziği o zamana kadar hiç bulunmadığı bir mecraya çekti. bu albüm "içinde 'heroin' gibi rock müziği sonsuza dek değiştirecek şarkılar barındırıyordu ve bu şarkı daha önce hiçbir rock şarkısında duyulmamış ince bir ahlaki çürümenin tadını çıkarıyordu."
    https://www.youtube.com/...26BjDZs&ab_channel=CIAOsydni

    punk müzik, birkaç yıl içerisinde atlantik'i geçti ve ingiltere'ye ulaştı. new york punk'ının aksine eski rock müziğine sırtını çevirdi ve apayrı bir sosyopolitik felsefe ile tütsülendi. punk kültürünün ingiltere'de en müşahhas biçimde ifadesini bulduğu yıllarda ana akım müzik piyasasının durumu karşı-kültürü tatmin edecek şekilde ilerlemiyordu. swearingen durumu şöyle anlatıyor: "rock radyosu, büyük başarılar içinde kendilerini bir zamanlar hayata ait yapan sokak öğesini kaybeden rolling stones gibi gruplara yer veriyordu. bir zamanlar, 1965 tarihli satisfaction'da olduğu gibi genç ve dikkat çekici olan imajları, 1978'deki miss you ile şık yüksek sosyete diskosuna dönüşmüştü."

    satisfaction: https://www.youtube.com/...xlFzDi0&ab_channel=ABKCOVEVO
    miss you: https://www.youtube.com/...uAz-I&ab_channel=MrShadoobie

    punk rock, işte böyle bir sanat konjonktürünün içinde sivrildi ve müziğin karşı çıkmasını istediği şeyler tarafından ele geçirilip içerilmesine oldukça karşıydı. çok geçmeden punk rock müziği punk alt kültürü olarak adlandırılabilecek yeni bir popüler yaşayış ve algılayış biçiminin duyurucusu ve taşıyıcı haline geldi.

    punk kültürü, punk müziği ile doğmuşsa da sadece punk müziğinden ibaret değildir. punk kültürü, güçlü protest fikir ve eylem düzlemini barındıran bir yaşantı haline gelerek kitlelere hızla yayıldı. bundan böyle punk sadece bir müzik biçimi olmayacak aynı zamanda bir muhalefet biçimini de içerecekti. punk kültürünü benimseyenler konserler, toplantılar, fanzinler yoluyla iletişim kurarak sadece sanatsal kaygılarını değil hareketin içermesi gereken politik düsturları ve eylem biçimlerini de tartışıyorlardı.

    her ne kadar homojen bir görünüm arz etmese de karşı olduğu konular bugünün yeni toplumsal hareketlerinin hala çok güçlü biçimde karşı olduğu konularla örtüşür. punk, ayrımcılığın ve otoritenin her türüne karşıdır: bunları sonlandırmak veya bunlardan kaçmak için mücadele eder. larry zbach en popüler punk fanzinlerinden biri olan mrr'da punk kültürünün ne anlatmak istediğini şöyle anlatıyor:

    "punk'ın asıl mesajının sınıfçılık, cinsiyetçilik, ırkçılık ve otoriterlik gibi birçok hedefleri var. 'punk'lar, punk hareketinin asıl mesajına kulak vermeden punk'ın formunu veya tarzını benimsedikleri zaman, insanların ırçılık, cinsiyetçilik, sınıfçılık ve otoritecilik hakkındaki ön yargıları tartışılmaksızın olduğu gibi devam ediyor; böylece punk hareketini yok edecek tohumlar da ekilmiş oluyor."

    zbach'ın bahsettiği 'apatik punk'lar punk'ın kitlelerce yanlış anlaşılmasına yol açan bir kütleyi oluşturur. bu kütle punk'ın açtığı yolda yürümekte oldukları halde gösterdiği hedefi ihmal etmektedir. punk bir isyan ve hezeyanın ifadesi olduğu gibi aynı zamanda toplumla kavgalı olsun olmasın, kendini yalnız hisseden gençlere bir aidiyet de sağlıyordu. hızlıca yayılmasının en büyük sebeplerinden birisi de bu aidiyet hissidir.

    toplumun geri kalanından farklı giyinen, farklı düşünen 'sürüden biri olmayan' punk'ların şeklî duruşları punk'ın felsefesine ilgi duymayan kişiler için de çekici gelebilmekteydi. bu durum punk'ın felsefi duruşunu da benimseyen insanlar için gayet üzücü olsa gerektir. o'hara gibi punk kültürü araştırmacıları punk'ın içinin boşaltılmasının, marjinalleştirilmesinin, geçici bir şiddet hevesi gibi gösterilmesinin suçlusu olarak medyayı işaret ederler.

    "punk'ın geçici bir heves ve moda olarak önemsizleştirilmesinin etkisi, daha önceki dönemde şiddet dolu ve olumsuz olarak nitelendirilmesinin etkisine benzer. şiddet eğilimli olmayan yeni punk'lar hareketin içine çekildi; fakat bunların punk eğilimleri de yoktu. "punk görünüşünü benimseyen insanların sayısı gittikçe artmaktayken, punk'ı benimseyenler arasında punk'ın içeriği hakkında fikir sahibi olanların sayısı gittikçe azalmaktadır."

    fakat punk hareketinin yeni mensuplarının punk hareketinin felsefesinden bihaber olmasını medya marifeti ile gerçekleştirilmiş egemen güçler komplosuna bağlamak naif bir çıkarım olacağı gibi o'hara punk kültürünün içindeki sekteryan odakları ve bunlar arasındaki iletişimsizliği ihmal etmektedir. bu iletişimsizliğin sebebi bu kültürün düstur olarak 'kendin yap' metodunu kullanması olabileceği gibi konserler, toplantılar şeklinde gerçekleşen etkileşimin anlık kalması, dayanıksız kağıtlara, az sayfa basılan fanzinlerin kalıcılığının bir kültür gündemini canlı tutmaya yetmemesi olabilir. ancak bu çıkarımdan hareket içindeki görüş ayrılıklarının ve merkezsizliğin olumsuzluk içerdiği anlaşılmamalıdır. aksine bu anlık iletişim biçimleri punk kültürüne bağlı düşüncelere büyük bir manevra kabiliyeti de sağlamaktadır.

    yeri gelmişken aktarmakta fayda var: "punk fanzinler (ya da kısaca zinler) punk'lar arasında kullanılan en yaygın iletişim aracıdır". bu fanzinlerin konusu müzikten politikaya, gastronomiden motorsiklet bakımlarına kadar çeşitlenebileceği gibi sadece punk kültürüne mensup insanların yazılarına yer verilmemekte, hareketin dışında hatta karşısında olan kişilerin yazıları da fanzinlerde yer bulabilmektedir. örneğin; önemli punk fanzinlerden biri olan positive force'da yayınlanan aşağıdaki yazı, alaycı veya hedef gösterici gösterici bir motivasyonla alıntılanması ihtimali yüksek olsa da, punk kültürüne sağ cenahtan bakışın ne boyutlara ulaşabileceğini göstermektedir.

    "siz punk'lar dünyanın en özgür ülkesinde yaşadığınızı göremiyor musunuz? 2000 mil uzaktaki bir savaş kimin umurunda? amerika'da olmuyor. nükleer silahlara gelince: özgür bir adam olarak ölmek, 100 sene köle olarak rusya'da yaşamaktan daha iyidir... ben bir sağcıyım ve liberaller, komünistler, geylerden (çünkü onlar sapıktır) nefret ediyorum ve bence hepsinin imha edilmesi gerekiyor... en çok punk'lardan nefret ediyorum, çünkü onlar komünizmi ve geyliği temsil ediyor ve tamamen aptal insanlar"

    bu satırlar punk kültürünün karşı olduğu düşünsel hizbi açıkça ortaya koymakta o dönemde yaşanan toplumsal gerilimin sebebini açıklamaktadır. bu çatışmanın sadece entelektüel düzlemde kalması elbette ki olanaksızdı. punk'lar ve punk karşıtları birçok şiddet dolu sahada çatıştılar. fakat bu çatışmalardan ve punk kültürünü benimsemiş insanların vandalist eylemlerinden punk hareketinin tümünün şiddet yanlısı bir duruşunun olduğu anlaşılmamalıdır.

    punk eylem ve örgütlenme biçimi olarak değişik metotlar seçti, ancak hareketin geneli itibari ile (punk'ın sadece şekli ifade biçimlerini benimseyen grup hariç tutulursa) bir noktada birleşmektedir: anarşizm. (bkz: anarşizm nedir?)

    punk, sadece anarşik öğeler barındırmakla kalmamış, yaşadığı her zaman diliminde anarşizmin en güçlü savunularını yapan bir imalathane de olmuştur. punk kültürünü benimsemek nasıl anarşik olmak demekse, bazı hal ve çevrelerde anarşist olmak da punk kültüründen kimi nüveleri taşımayı gerektirmiştir.

    anarşi ve ima ettikleriyle ciddi olarak ilgilenen ilk punk müzik grubu ingiliz crass'tı.
    punk is dead: https://www.youtube.com/...k0mN8&ab_channel=Crass-Topic

    bu müzik grubu; anarşizmin moda oluşuna bir tepki olarak kurulmuştu ve sadece müzik yapmıyorlar, punk-anarşist filmler de yapıyorlar, bir de aynı temaları işleyen gazete çıkarıyorlardı. burada bir parantez açmakta fayda var. punk müziği nasıl karşı-kültür öğelerini yaygınlaştırmada en büyük rolü oynamışsa, anarşizmi punk kültürüne dahil etmekte de aynı şekilde en büyük payın sahibidir. bu yüzden punk'ın moda oluşu her ne kadar hareketin düşünsel hacminin azametine kara çalıyor ise de hareketin politik görüşlerinin benimsenip -belki bilinçsizce-içselleştirmesine de katkıda bulunmuştur. sanatın politik faaliyetlerdeki önemi açısından bu argüman önemli bir boşluğu doldurabilir.

    crass'tan sonra anarşizm punk camiasında hızla tutulan bir görüş haline geldi ve kısa sürede diğer politik tutumları dışarıya itti. "punklar siyasi ideolojiyi seçmeye gelince, anarşizmi tercih ediyorlardı. kapitalizmin veya komünizmin herhangi bir türünün devam etmesini destekleyen punk neredeyse yoktur." bu ideolojinin benimsenmesinden sonra punk fanzinler de artık yeni bir fonksiyona kavuşmuş oluyordu. artık punk müziğin ve kültürün içerideki gündemini tartışmanın yanında anarşist gündemi ve tartışmaları okurlara taşımaktadırlar.

    örneğin; "profane existence, kuzey amerika'daki en büyük anarşist fanzindir ve içerdiği müzik ve politik bilgiler, anarşist bakış açısından aktarılmaktadır. daha entelektüel/aktivist eğilimli okurlara hitap eden ve punk hareketinin müzik tarafını safdışı bırakarak salt politik formatı benimseyen başka değerli birçok önemli fanzin vardır."

    anarşizmin, doğası gereği, sosyopolitik merkezin dışında kalan kitlelerde sempati uyandırma ve yayılma huyu vardır. punk kültürünün piyasa kapitalizmini benimsemesi doğasına aykırıydı. çünkü piyasa kapitalizmi punk rock'ın karşı çıktığı birçok şeyin müsebbibiydi. ancak punk'lar zamanlarının politik spektrumunun diğer ucunda alesta bekleyen komünizm idealini de tutmadılar.

    onların, saf özgürlüğe duydukları ihtiyaca cevap verecek tek çıkar yol anarşiydi. aşağıya alıntılayacağım; satırlar sadece punk kültürünün neden komünist olmadığını anlamak için değil, anarşinin doğasını ve hem kapitalist hem de komünist ideolojilere yaklaşımlarını ve bu sistemlerin tahakküm biçimlerine neden itiraz ettiğini anlamak için de çok büyük öneme sahiptir.

    "punklar, dünyanın mevcut sistemlerine, kısırdöngü haline gelmiş devrimlerle sonrasında yaşanan baskı ortamlarına karşı bir alternatif olan anarşizme yöneliyor. devletlerin (veya genel olarak hiyerarşilerin) doğası gereği, onların altında yaşayan (veya onlar tarafından etkilenen) insanlar baskı altında tutulur ve sömürülür. gençlik veya burjuva karşıt-kültürlerden farklı olarak punk'lar, komünizmi ve geleneksel demokratik devletlerin sol kanatlarının yanı sıra kapitalizmi de reddederler. iktidarda olan partilerin uyguladığı reformlar çoğu zaman devletçi (yani resmi devletin sürdürülmesinden yana olan) veya yüzeysel bulunarak kınanır.

    reformlar, insanları özgürleştirmek için değil, onları teskin etmek için yapılır. komünizme gelince, birçok punk, komünist hareketin en azından sözde geçerli olan kadın haklan ve işçi sınıfı desteği konusunda anlaşmaktadır ve kapitalist toplumdan aynı derecede hazzetmemektedirler. punk topluluğunun birçok üyesi, belli başlı konularla ilgili, görünüşe göre benzer amaçları olduğu için spartacist league, devrimci komünist parti (revolutionary communist party - rcp) ve başka marksist/leninist/troçkist grupların düzenlediği eylemlere katılmışlardır. anarşistler ve tarih hakkında okuyan herhangi bir kimse, komünizmin gerçeklerinin ideal anarşist devletin amaçlarından uzak olduğunun farkına varır."

    özet ve sonuç: punk bohem kültürü'nün, beat kuşağı'nın ve 60'lar karşı kültürünün değerlerini devşirerek kendi özgün muhalefet anlayışıyla ve ifade biçimleriyle harmanlamıştır. bu bağlamda punk, bahsedilen hareketlerle büyük bir düşünsel altyapıyı paylaşır. bu düşünsel altyapıyı kullanan hareketler 1950'lerden itibaren çeşitli ifade biçimleri bulmuşlarsa da, punk kültürü hareketin politik çıktılarıyla en çok ilgilenenidir. diğer hareketler politik ideolojilerini açıkça ifade edecek bir homojenliğe sahip değildiler. liberter olmaları dışında uzlaşacak zeminleri bulmakta zorlanırlar. fakat punk; etik ve politik tercihlerini her fırsatta dile getirmiş, böylece içerisinden çıkacak akımlara da yeni felsefi ufukları işaret etmiştir.

    çok subjektif görüş: protest sanat akımları, sosyal akımlar ve karşı-kültürler toplumun geneline bir şekilde etki eder ve alternatifleri keşfederler. yıkıcı ve zarar verici değillerse, bu tür akımların tolere edilmesi, zamanın ruhundaki renkleri arttırır. benim için anlaması zor ön kabullere sahip, radikal görüşleri benimseyen bu ötekilerden bile öğrenilebilecek bir şeyler var.

    kaynaklar:
    jessamin swearingen(2007), risale-i punk, altıkırkbeş yayın.
    andersen'den aktaran: craig ohara(2003), punk felsefesi, çitlembik yayınları.
    ohara, c. (1999). the philosophy of punk: more than noise!. ak.