• trajikomik durumların isim babası.

    1915'te heybeliada'da doğar. annesi heybeliada deniz lisesi komutanının hizmetçisi, babası da bahçıvanıdır. ailesinin mehmet nusret adını koyduğu bu çocuk ilköğretimini kasımpaşa'da mahalle mektebinde bitirir. bu arada çok yobaz biri olan babasıyla beraber kadiri dergahına gidip gelmeye başlar.

    babasının kurtuluş savaşı'na katılması ve şehitlik künyesinin eve gelmesi üzerine küçük nusret darüşşafaka'ya yazdırılır. ancak küçük nusret daçka'da okurken babası aniden eve gelir. annesinin ölümünü ve babasını "amca" olarak tanıtma zorunluluğunu kaldıramayan nusret okuldan ayrılarak babasının cemaatinden bir öğretmen sayesinde adapazarı'nda dışarıdan ilkokul diplomasını alır. orta ve lise öğrenimini kuleli askeri lisesi'nde tamamladıktan sonra kara harp okulu'nu 1937 yılında bitirir, istihkam teğmen olarak tsk saflarına katılır. bu yıllarda ilk şiirlerini dergilerde yayınlamaya başlar. babasının adı olan aziz'i şiirlerinde imza olarak kullanmaya başlar.

    1944 yılında halen tartışmalı bir şekilde ordudan atılan nusret nesin, bakkallık gibi bazı işlerin ardından sabahattin ali ile beraber markopaşa mizah dergisini çıkarmaya başlar. derken davalar da başlar, ilk mahkumiyetini (10 ay hapis ve 2 buçuk ay sürgün) iran şahına hakaretten dolayı 1947'de alır. sonra cezalar, gözaltılar ve hapisler birbirini izleyecek, 6-7 eylül olaylarında bile "kışkırtıcı" diye gözaltına alınacaktır... bu esnada öykülerini yazmaya, bunları dönemin gırgır'ı olan akbaba'da yayınlamaya, kitaplaştırmaya koyulur. bir yandan da ekmeğini gazetecilikten, yayıncılıktan kazanır.

    (devam edecek)

  • (...)

    kendisi çok ağır şartlarda okuyan yazar, 1972'de nesin vakfını kurarak muhtaç çocukları okutmak üzere tüm telif gelirlerini buraya bağışlar. daha sonra çatalca'da bir arsa satın alarak burada vakıf için bir yurt yaptırır. bir yandan da 15 yıl kadar türkiye yazarlar sendikası genel başkanlığı yapar, "ateist olduğunu" açıklamasıyla ve 12 eylül'e tepki olarak hazırlanan aydınlar dilekçesini yazmasıyla da gündemden düşmez. "türk milletinin yüzde kaçının aptal olduğu" gibi çok tepki çekmiş demeci de 80'lerde gündemi meşgul eder, en son hatırladığım kadarıyla yüzde 90'da karar kılmıştı (1982'deki darbe anayasasının yüzde doksan küsür oyla kabul edilmesi sebebiyle).

    2 temmuz 1993 sivas katliamı'nın baş hedefi olan, canını zor kurtarmanın üstüne "kışkırtıcı" diye dava edilen aziz nesin'in kalbi 1995 yılında duruverir. 80 yaşında ölen yazar, vasiyeti üzerine nesin vakfı'nın bahçesinde işaretsiz bir yere gömülür ve mezar yapılmaz.

    öykülerinin hemen hepsi, günlük hayatta sıkça rastladığımız kara komedi örneklerinden yola çıkan aziz nesin bunları nasıl yazıyordu? bir hocamız kendisine bizzat sormuş. "ben kadıköy'de oturuyorum, çatalca'ya her gün birkaç vasıta değiştirerek gidip geliyorum, feneryolundan banliyöye biniyorum haydarpaşa'da inip vapura geçiyorum, vapurla sirkeci'ye inip oradan tekrar trene biniyorum; buradaki insanlara kulak kabartıyorum, elbet bir hikaye çıkıyor" cevabını almış. muhtemelen doğru, çünkü bu olayların anafikrini kurguladığını sanmıyorum; hepsi türkiye'de sıkça görülen şeyler. ayrıca romanları da çok meşhurdur; defalarca filme uyarlanmış, birçok dile çevrilmiştir. zübük, gol kralı, tatlı betüş hep aziz nesin'in kitaplarından uyarlanmış filmlerdir. yine çocukların gözünden bir ebeveyn komedisi olan şimdiki çocuklar harika'yı da ben küçükken ilkokullarda okuturlardı, hepimiz bayağı gülerdik.

    kaynak: kendi anıları (böyle gelmiş böyle gitmez başlığıyla başladığı anılarını ne yazık ki tamamlayamamış), ayrıca türk edebiyatı isimler sözlüğü.