• bu aralar sanatla ilgili bir şeyler okuduğumda karşıma çıkar şeyleri burada toplayacağım.

    jeff koons bir porno yıldızı ile olan evliliğinden doğan oğlunu bir röportajda biyolojik sanat eseri olarak tanımlamıştır.

    thomas rentmeister üst üste dizdiği buzdolaplarını nivea kremle sıvadı, köln sanat derneği'nin içine bir ton nutella boşalttı.

    gordon matta clark, 1970'li yıllarda heykelleri için yıkım aşamasındaki evleri kullandı: koca koca evleri elektrikli testereyle ortadan ikiye böldü ya da bunlardan geometrik figürler kesti.

    1993'te `rachel whiteread `londra'nın east end semtinde yıkılması planlanan üç katlı bir evin içini betonla doldurduktan sonra dış duvarlarını söktürerek iç mekanın heykelini yaptı.

    gregor schneider'e ailesinden küçük, döküntü bir ev kal­mıştı. ren eyaletinin rheydt kasabasındaki bu evde yıllarca tadilat ya­pan schneider, gerekli malzemeyi yakınlardaki linyit kömürü işletmesi garzweiler'in harap binalarından tedarik ediyordu. çift duvarlar, çift zemin ve merdivenler, boşluğa açılan kapılar ve koridorlar, kaçırılan kurbanların saklı tutulduğu yerleri akla getiren ses geçirmez odalar yap­tı. totes haus ur [ölü ev ur] adını verdiği bu tüyler ürpertici eve bir kiracı bile buldu. hannelore reugen adındaki bu kadın schneider'in performanslarında alte hausschlampe [evin yaşlı pasaklısı] olarak hiç kıpırdamadan yerde yatmak zorundaydı.

    çok özel bir kavramsal heykel de jochem hendricks 'in elinden çıktı: sanatçı 2000 yılının son haftalarında, o yıl kazandığı gelirin vergisini hesaplattı. kazancının tamamını yatırdığı altını heykel ilan edip adını da taxes [vergiler] koydu. böylece hendricks, heykeli çalışma malze­mesi olarak vergiden düşebildi.

    ingiliz müzisyen­ler bill drammond ve james cauty, 1980'lerde klf adlı gruplarıyla bir servet kazanmışlardı. müzik piyasasından çekildikten sonra sansasyo­nel kültürel gerilla eylemlerinde uzmanlaştılar. 1993'te toplam bir mil­yon sterlin değerindeki 50 sterlinlik banknotlardan oluşan nail to the wall [duvara çivile] adlı objeyi sergilediler. banknotlar çerçeveli bir tahtaya çivilenmişti. satış fiyatı 500.000 sterlin olan objenin yanına dü­şülen notta, eseri satın alan kişinin iki seçeneği olduğu, eseri hemen parçalarına ayırıp 500.000 sterlin kar edebileceği ya da eserin değerinin zamanla daha da artmasını bekleyebileceği yazıyordu. karlı bir iş olma sına rağmen, nail to the wall'a alıcı çıkmadı. cauty ve drammond er­tesi yıl işi daha da ileri götürdüler ve o bir milyon sterlini iskoçya'nın ücra bir adasında yakıverdiler: tam bir saat boyunca ateşe kürek kürek para attılar.

    ayrıca (bkz: piero manzoni)


    kaynak
    saehrendt, c., & kittl, s. t. (2012). bunu ben de yaparım! modern sanat kullanma kılavuzu (z. aksu yılmazer, çev.; 1.). ayrıntı yayınları.

  • vito acconci 1972'de new york'ta izleyiciler önünde yaptığı mastürbasyona seedbed [tohum ya­tağı] diyordu. iki hafta boyunca hiç durmadan mastürbasyon yapar­ken galeri ziyaretçilerinden ilham alıyordu. acconci'nin o zamanki galericisi ıleana sonnabend onu tamamen özgür bırakmıştı. acconci ona bu projesini anlattığında, sonnabend ergen bir oğlanın annesiy­mişçesine şöyle demişti: "vito, bunu ille de yapmak zorundaysan, yap o zaman."

    1970'li yıllarda amerikalı sanatçı chris burden sanat amacıyla işlek bir otoyolun kenarına uzandı, basel'deki bir sergide kendini merdivenden aşağıya ittirdi ve bir galeride koluna ateş ettirdi.

    ağaçlardan aşağıya atlayan ya da bisikletini su kanallarına süren hollandalı bas jan ader, kafa yapan mantarların etkisin­deyken yapılabilecek her şeyi yaptı. son performansı pek gizem liydi: 1975 tarihli in search of the miraculous'ta [mucize arayışı] küçük bir tekneyle atlas okyanusu'nu geçmek için irlanda'dan yola çıktı. tek­ ne bulundu ama sanatçı hala kayıp.

    saehrendt, c., & kittl, s. t. (2012). bunu ben de yaparım! modern sanat kullanma kılavuzu (z. aksu yılmazer, çev.; 1.). ayrıntı yayınları.sf.36

  • praglı iki sinemacı filip remunda ve vit klusak hayali bir ürünün -prag yakınlarında cesky sen (çek rüyası) adlı yeni bir ucuzluk marketinin tanıtımını yapmak için büyük bir reklam kampanyası başlatmıştı. çoluk çocuk açılışa gelen müşteriler, marketin yerine, önünde dev bir pankart asılı bir inşaat iskelesiyle kar­şılaşınca durumu hiç de komik bulmamış, sanatçılar tabanları yağlayıp kaçmak zorunda kalmışlardı; ama bu arada amaçlarına ulaşmış, sansas­yonel fotoğraflarına kavuşmuşlardı.

    ariel orozco,havana'daki sanatseverlerin sinirlerinin sağlamlığını, babasının omuzlarının üzerinde durup boynuna bir ilmek geçirerek sı­nadı. babanın gücü tükendiğinde oğul asılmış olacaktı. asabı iyice bo­zulan izleyiciler yirmi yedi dakika sonra olaya müdahale ettiler ve yorulmaya başlayan babayı bu işkenceden kurtardılar.

    tino sehgal sanat piyasasındaki materyalizme ve imge bolluğuna farklı bir konseptle karşı çıkmaya çalışır: sanat müzelerinde bir yönet­men gibi kurguladığı sahnelerde figüranları oynatır. içi tamamen boşal­tılmış bregenz sanatevi'nde etrafta koşturduğu çocukların görevi, gelen ziyaretçilerle tokalaştıktan sonra oyunlarına kaldıkları yerden devam etmekti. sanatseverler bu karşılama faslından sonra ne yapacaklarını bilemeden ortalıkta kalakalıyorlardı. diğer salonlarda ise dansçılar ya da hep aynı cümleleri söyleyen ve yanlarına yaklaşıldığında yüzlerini duvara çeviren kişiler vardı -izleyiciyi psikolojik baskı altına alan, iste­ mediği bir duruma sokan, esersiz sanat.

    kübalı tania bruguera'nın bir enstalasyonunda ziyaretçiler karanlık bir odaya girer girmez güçlü projektörlerden gelen ışıkla kör gibi odada dolaşırken, arka planda birinin gerçek bir tüfeği doldurduğu duyulur.


    kaynak
    saehrendt, c., & kittl, s. t. (2012). bunu ben de yaparım! modern sanat kullanma kılavuzu (z. aksu yılmazer, çev.; 1.). ayrıntı yayınları.

  • maurizio cattelan parisli galericisi emmanuel perrrotin'i sergisinde altı hafta boyunca penisli pembe tavşan kostümünde hoplatmıştır. aynı sanatçı milanolu galericisini ise kuvvetli yapıştırıcılarla duvara sabitlemiştir (olaydan sonra galerici tedavi altına alınmıştır).

    jörg immendorf, düsseldorf'ta yirmi gram kokain ve 9 fahişe ile birlikte yakalanmış ve bu otel odasında sanatsal bir takım sahneler üzerinde çalıştığını iddia etmiştir. ancak yine de alman mahkemeleri tarafından 11 ay hapis ve 150.000 euro'luk cezaya çarptırılmıştır.

    salvador dali her sabah bıyıklarını oselo dışkısıyla sıvazlardı. oselo budur

    almanya'da 2009 tarihinde ortalama bir sanatçının geliri 900 euro civarındadır. sırf sanatlarıyla geçinenlerin oranı ise %4. sanatçılar aç aç!

    sigmar polke gençliğinde bir sergi açılışında tüm arkadaşlarını aşırı içirip sonra onları kusuşlarını kameraya çekmiş ve bu görüntüleri sergilemiştir. amaç aynı şeyi içen insanların nasıl farklı şekillerde kustuğunun göstermektir. bana bu güzel geldi bu arada bu eseri görmek isterdim.

  • theresa margoles, cenaze için yıkanan ölünün kirli suyunu hava nemlendirme cihazlarıyla sergi salonuna püskürtür ya da bu suyla yaptığı baloncukları ziyaretçilerin teninde patlatırdı.

    yves klein, '60'larda meşhur antropometriler adlı aksiyonlarında çıplak kadınları fırça olarak kullanarak epey dikkat çekmiştir.

    avusturyalı hermann nitsch'in "orjiler-gizemler tiyatrosu" adıyla sergilenen müzikli kurban ayini tam 72 saat sürer.

  • tino sehgal 2005 venedik bienali'ndeki bir performansında alman pavyonunun üniformalı bekçilerini oyuncu olarak kullandı. bekçiler sergi mekanında dolaşıp belirli aralıklarla "it's so contemporary!" diye bağırıyorlardı.

    " carsten höller 'in 2006 sonbaharında londra'da tate modern'de sergilenen test site [test alanı] adlı enstalasyonu galeride tam bir ker­mes havası yaratmıştı. sanatçı beş kaydırak yaptırmıştı; bunların en yükseği 58 metreydi ve spiral biçiminde, binanın üçüncü katına kadar uzanıyordu. ziyaretçiler kaydıraktan kayarken ışık efektleri oluşuyor, höller'in deyişiyle, ruhlara şifa bir "kuantum çılgınlığı" yaşıyorlardı. bu çılgınlığı her gün yaşamak isteyen milanolu moda tasarımcısı miuccia prada, ofisine özel olarak yaptırdığı kaydırak sayesinde bütün binayı kayarak geçtikten sonra şoförünün beklediği kapalı garaja ulaşıyor"

    jason rhoades benim medinem - peygamberin öldüğü şehre ithafen- adlı neon enstalasyonunda vajina anlamına gelen 1724 sözcük sergiledi. sanatçının çıkış noktası ingilizce cunt kelimesi ile filozof kant'ın okunuşları şakası yapmak. kant 1724 doğumludur.

    çinli sanatçı xiao yu heykellerinde gerçek ceset parçaları kullanır. 2005 yılında bir martının gövdesi ile bir ceninin başını birleştirerek sergilemiştir.

  • "joseph beuys, ister öğretmenlik yapın isterse patates soyun özgür ve yaratıcı biçimde yaptığınız her şeyin sanat olduğunu ileri sürmüş, sanat faaliyetlerinin bir parçası olarak almanya'da bir siyasal parti ve bir de bağımsız üniversite kurmuştu."

    shiner, l. e. (2020). sanatın icadı: bir kültür tarihi (i. türkmen, çev.; 6 basım). ayrıntı yayınları.sf.409

  • georges braque italya gezisi sırasında arabasını bir müzenin önüne çeker ve yanındaki karısına "git şu işlere bir bak aralarında güzel bir şey var mı?" der. kendisi de arabanın içinde karısının dönmesini bekler. bu tavrının sebebi de eski-önemsiz resimlere bakıp göz zevkini bozmak istememesidir.

    paolo uccelo perspektif çalışmalarına kendini o kadar adamıştır ki karısı ona yatağa gelmesi için seslendiğinde kafasını zar zor kaldırıp "perspektif ne kadar hoş bir şey!" diye bağırmıştır. aşırı derecede komik bir olay bence bu.