• organizmanın zamanda daha uzun ve daha fazla yayılmasıdır. peki zamana daha uzun ve fazla yayılmak ne demektir?

    ilk olarak organizmanın eyleminde herhangi bir amaç olduğunu varsaymadan ancak amacı varmış gibi davrandığını da kabul ederek (bkz: teleonomi nedir?) başlamak gerekiyor. kendini kopyalayabilen tüm kimyasal reaksiyonlarda görülen ortak şey zamanın bozucu etkisine karşı -entropi- bir strateji geliştirmiş olmalarıdır. zaten böyle bir strateji geliştirmemiş olanların tümü yok olmuş türler olarak tasnif ediliyorlar.

    zamana daha uzun yayılmak ile zamanın dağıtıcı/bozucu etkisine -entropi- karşı ortaya çıkan her türlü şanslı tesadüfü anlıyorum. kendini kopyalayabilen reaksiyon dinamik kinetik kararlılığını sürdürebildiği müddetçe kendini kopyalamaya devam edecektir. bu süreç içinde eğer çevresel şartlar elverişli ise kendini kopyalamanın farklı yolları mutasyon ile ortaya çıkacak ve çevresel şartlar değiştikçe mütemadiyen gelişecek, gerileyecek ya da değişecektir. ancak her halükarda kendini kopyalamaya devam etmeye çalışıyormuş gibi davranacaktır zira bundan başka yapmayı bildiği, bundan başka yaptığı, bundan başka bir niteliği yoktur zaten. tüm canlılar bir tek ortak atadan geldiği için de çevresel koşullara bağlı olarak kendini kopyalamanın farklı yollarına dönüşme hali canlılığın en temel ortak noktası olacaktır.

    zamana daha uzun yayılmak şeklindeki ifadenin organizmaya içkin bir amaç olarak anlaşılmasını istemiyorum. bu ifade sadece daha sonraki etik düşünce için bir kısayol olarak düşünülmelidir. tüm canlılarda ortak olan şekilde zamana daha uzun yayılma işi -yani hayatta kalma- karşıtına tercih edilir. o halde bunu etik bir ilkeymiş gibi düşünmekte bir mahsur yoktur. ancak her türlü canlıda açıkça görülen bir diğer davranış bu ilkeyi tek ilke olmaktan alıkoyar. o da özgeci davranıştır. bazen kimi canlılar kendilerini türün diğer üyeleri için feda ederler. eğer tek ilke zamana daha uzun yayılmak olsaydı hiçbir canlıda bu tarz özgeci bir davranış görmemiz gerekirdi. bu da bizi ikinci ilkeye getirir: zamana daha fazla yayılmak.

    zamana daha uzun yayılmak ile daha uzun süre hayatta kalmayı kastederken zamanda daha fazla yayılmak ile de zamanda daha fazla olmanın bir yolu olarak mekanda daha çok alan kaplamayı kastediyorum. bu ilkenin günlük dildeki karşılığı da birinci ilkeye zarar vermeyecek kadar büyümek/genişlemek/güçlenmek ve üremektir.

    üremek -çoğalmak daha doğru aslında- tüm canlıların ortak özelliği. telostan bahsedemeyeceğimize göre canlıda üreme ne için gelişmiş olabilir? neden kendini kopyalayabilen reaksiyonlar çevresel değişiklik oluncaya kadar eylemini sürdürüp sonrasında durmaz? bu sorunun - ve bu soruyu takip eden soruların - yanıtı olarak da ikinci ilkeyi var sayıyorum. ilkel canlı -ökaryotlara kadar olan canlıların tümünü alabiliriz- dinamik kinetik kararlılığını sürdürmeye çalışırken çevresel etkilere maruz kalarak büyür ve bölünür. tüm canlıların ortak atasında bu özellik de bulunduğundan tüm canlılarda bu özellik görülür. ancak bu özellik sadece reaksiyonu devam ettirmek anlamına gelen zamanda daha uzun yayılmaktan farklı sonuçlara yol açar. canlılık evrim içinde geliştikçe kendi özgül ağırlığını ortaya koymaya başlar.

    troleybüs probleminde insanların 1 kişiyi 5 kişi için feda etmelerindeki ortak güdünün bu ikinci ilke olduğunu düşünüyorum. 5 kişinin ölümü bir kişinin ölümünden neden daha kötü olsun ki? yanıt hepimize aşikar görünür ancak onu tam olarak neden tercih ettiğimizi açıklamakta zorluk çekeriz. eğer zamana daha uzun yayılma kavramını devreye sokarsak açıklama oldukça basitleşir: zira 5 kişi(insan) zamanda daha çok benden olan demektir. aynı örnekte 5 kanser hücresi ve 1 kanser hücresi arasında bir seçim yapmak zorunda kalsaydık herkes 5 kanser hücresinin yok olması için oylarını kullanır ve bunun "iyi" olan olduğunu düşünürlerdi.

    o halde ani bir dönüş yapıp iyi nedir? sorusu ile bu bağlamda yüzleşmek mümkün. filozoflar binlerce yıldır iyi nedir sorusunun yanıtını kültürün içinde arıyorlar. oysa kültür biyolojik gerçekliğimizin anlamlandırabildiğimiz ufak bir kısmından başka bir şey değil. temel etik probleme kültür içinde bir çözüm aramak yerine biyolojik gerçekliğimizin kaçınılmaz tercihleriyle açıkça yüzleşerek bir çözüm ararsak işimizin epey kolaylaşacağını düşünüyorum.

    daha net olmak gerekirse: zaman içinde daha uzun ve daha fazla yayılmayı sağlayan şeyler iyidir. kazadan kurtulmak iyidir, çocuk sahibi olmak iyidir, sağlıklı olmak iyidir, çocuk yapmak istemesek bile çocuk yapamamak kötüdür, en sefil hayatı yaşasak bile intihar kötüdür, bir araya gelişler iyidir, bazı organlarımızı hiç kullanmıyor olsak bile onları kaybetmek kötüdür.

    netice itibarıyla canlının teleoloji ile değil de teleonomi ile anlaşılması gereken ve birbirini tamamlayan iki parça halinde görülen bir zamana yayılma hasleti olduğunu iddia ediyorum. zaman içinde göstermeye çalışacağım gibi bu yaklaşımın hem yapay zeka ile birlikte yükselen acil etik sorunları, hem transhümanizm içinde sivrilen biyomuhafazakarlar biyoilericiler tartışmasını hem de günümüzde yaşanan kültür krizini açıklamaya yardımcı olacağını düşünüyorum.