• turgut özakman'ın kaleme aldığı tiyatro oyununun ismidir. türüne tarihsel komedi denebilir.
    meşrutiyet dönemi ile, 1960 ve 80 anayasalarına giden süreçleri mizahi bir dille işler. özeti şöyle: oyun 26 mayıs 1960 gecesi "resimli osmanlı tarihi" okurken sızan vakıf'ın 1876 yılında gözlerini açmasıyla başlar. tarih kitabının da beraber gelmesiyle osmanlının kötü gidişatını engellemek için ileride olabilecekleri yetkililere anlatmaya çalışan vakıf'ın başına gelenler komik bir dille anlatılır.

    başlık bahane, hikaye anlatmaya geldim. bu oyunu 8 ya da 9 yaşındayken izledim. bulunduğum minicik kasabayı hangi şehrin hangi tiyatro ekibi ziyaret ediyordu ne yazık ki hatırlamıyorum ama oyunu izlerken hissettiklerimi hiç unutamıyorum. ben tabi siyasetin s'sinden bile anlamadığım bir yaşta izlediğim bu oyunun adını dahi bilmiyordum; yıllar yıllar sonra aklımdan çıkmayan bu oyunu arama motoruna zihnimde kalan bazı detayları yazıp deneye yanıla bulmuştum. o zaman önümde kanlı canlı insanların zaman yolculuğu ediyor olmasından resmen büyülenmiştim. hikayenin fantazisinden aldığım lezzet hala damağımdadır. mizahını da az çok anlayıp eğlenmiştim. kimilerine tarihi sevdirmiş bu oyun, bana tiyatroyu.

    böylece oyunu izledikten on beş yıl sonra falan üniversitemin kütüphanesinde oyunu bulup okudum ama tek başına metni okumak aynı keyfi vermiyor. tekrar izlemeyi isterdim, bu yıl ankara'da l'avare alice isimli sahnede oynanmış ama maalesef yolumun düştüğü bir yer değil.

    oyunun bilet sitesinde bulduğum bilgilendirme yazısı da şöyle:

    resimli osmanlı tarihi
    bir oyun. bir rüya. bir de gerçek.
    üçünün birleştiği noktada
    bir "keşke" komedisi:
    resimli osmanlı tarihi.
    oyun.
    kahramanımız vakıf bey, 1960 yılında yaşayan, hayat pahalılığı ile siyasi karışıklığın ortasında kalakalmış ve tarih meraklısı bir memurdur. keşke onca derdi arasında tarihe meraklı olmasaymış. hiç değilse rüyasında rahat edermiş.
    rüya.
    vakıf bey rüyasında 1867 yılının osmanlı imparatorluğu'nda zorlu ve gülünç bir maceraya atılmıştır. keşke atılmasaymış. hiç değilse memleketin geleceği için uyarmaya çalıştığı osmanlılar'ın, rüyasında bile tarihten ders almadığını görmez de içi rahat uyanırmış.
    gerçek.
    2020 yılındayız. belki de vakıf bey çoktan göçtü buralardan. biz ise anadolu toprağında filizlenen ilk kanun-u esasiden bu yana özgürlükleri, yeni fikirleri bir türlü hakim kılamadık gitti. keşke anayasalar tarihimiz darbeler tarihimizle iç içe olmasaydı. keşke resimli osmanlı tarihi yazıldığı günden bu yana güncelliğini ve haklılığını korumasaydı. keşke turgut özakman ve günümüze dek ulaşan anlatısı geçmişin hoş bir nüktesi olsaydı. 
    bize düşen vakıf bey'in mirasına sahip çıkıp, oyunumuza sarılıp gelecek nesilleri uyarmak. öyle ya ne demişti vakıf bey;
    "öyle deme mahmure. vakti zamanında biri çıkıp padişahları uyarsaydı koca imparatorluk kağıt helvası gibi dağılır mıydı?"