• bence kötülerin biraz karikatürize edildiği, hitlerleştirildiği bir yapımdır. elbette dönemin ruhuna uygun olarak bu tartışmanın bu şekilde yürütülmesi, sonunda bir insanın ölmemesinde uzlaşılması son derece güzel bir hikaye tadı yaratıyor ancak biraz fazla duygusal.

    en başta hiç birimiz emin değilken sonra adım adım hepimiz ikna oluyoruz. aslında bir konuda uzlaşılıyor mu yoksa daha büyük bir yalana mı teslim oluyoruz bilemiyoruz. bu aslında bilgi felsefesi ile çok yakından ilgili bir mesele. "kötüler, asmayalım da salalım mı???!!11birbir" diyenler sayısal veriler karşısında çözülüyor. önce yaşlı adamın ruhu yeniliyor, yaşlı bağıran adamın masada yalnız kalıyor, ethos'un ölümü.

    sonra çok dikkatli ve doğru karşı argümanlar üreten sinir bozucu ivan karamazov'un mağlubiyeti izleniyor. ethos'tan utanıyor ve sanığın masumiyetinin zor ancak gerçek bir ihtimal olduğunu bilen logos yeniliyor. en sonda ise bir duygusal patlama ile, tüm inancın ve cesaretin, kötülüğün duygusunun pathos'un öldüğünü görüyoruz.

    ancak dava göz önüne alındığında argümanlar üzerinde daha dikkatli düşünülebilirdi diye düşünüyorum ancak filmin yönetmeni - *sidney lumet - belki de işin felsefesi üzerine düşünmekten çok duygusal değişim tarafına yoğunlaşmayı uygun görmüştür. zira insanların duyguları ile değişebildiklerini göstermek, onu en sona saklamak ona hak vermek anlamına geliyor. o alman tipli adam taraf değiştirdiğinde diğeri çok daha erkenden bırakmalıydı. bu kadar patlama bile çok fazla aslında. şiddete meyilin daha az meşrulaştırılması gerekiyor. bir insan evladı ile her her tek ikna oluşta neyin önemli olduğu üzerine konuşabilmek isterdim.

    bence izlemesi gereken bir film. uzlaşmanın ne olduğu üzerine kafa yormak için doğru bir başlangıç olabililir.