• derin ekoloji, norveçli filozof arne naess'in 1972 yılında yapılan üçüncü dünyanın geleceği konferansında derin ekoloji-sığ ekoloji ayrımı yapmasıyla ortaya konmuştur. arne naess 1973 yılında yayınlanan "the shallow and the deep, long-range ecology movements: a summary" isimli makalesinde derin ve sığ ekolojiler arasında farklılıkları ortaya koyarak derin ekolojinin ilkelerini belirlemiştir. derin ekoloji alanında arne naess'in yanı sıra bill devall, gary synder ve george sessions'ın çalışmaları vardır. ortak çalışmaları da bulunan bu isimler derin ekolojinin ve "ekosofilerin" gelişimine önemli katkıda bulunmuştur.

    derin ekoloji ve sığ ekoloji ayrımı, esas itibariyle insan-merkezcilik ve eko-merkezcilik üzerinden yapılmaktadır. ekolojizmin gelişimine de felsefi temellerinin oluşturulmasında önemli katkı sağlamış olan derin ekolojinin sığ ekoloji tanımı şöyledir:

    sığ ekoloji olarak adlandırılan çevre korumacı hareketler insan-merkezcidir. doğayı insan için kaynak olarak görürler ve esas üzerinde durdukları nokta kaynakların tükenmesine ve kirliliğe karşı mücadele etmektedirler. doğadaki çeşitlilik insan için değerli bir kaynaktır. bitki çeşitliliği insan için önemli olan tarım ve ilaçlarda kullanıldığı için değerlidir. nüfustaki artış ekolojik dengeyi tehlikeye sokmaktadır ve eğer kirlilik bu nedenle ekonomik büyümeyi engelliyorsa durdurulmalıdır. insanlar yaşam standartlarında bir gerilemeye razı olamazlar. doğa bir kaynak olduğundan, doğaya verilen zarar bu kaynakların medeniyetin gelişimine olan katkısını engelliyorsa bu konuda mücadele etmek gerekmektedir. bunun yanında sığ ekolojinin doğa algısında "vahşi doğa" zalimdir ve bu "doğaldır". ancak bu mücadele, ileri sanayi toplumlarındaki kurumsallaşmış dünya görüşüne meydan okuma konusunda başarısız olmuştur.

    derin ekoloji ise eko-merkezci bir yaklaşımdır. sığ ekoloji karşısında konumlanan derin ekolojiye göre insan ve doğa ayrımı yoktur. doğanın insanın ihtiyaçlarından bağımsız kendine has bir değeri vardır. insan da doğanın ve doğanın sahip olduğu bu değerin bir parçasıdır. derin ekolojiye göre insan olmayan doğa da ahlakın bir parçasıdır ve insan olmayan dünyanın iyiliğinin de gözetilmesi gerekir. biyoçeşitliliğin korunması ve doğayla uyum içerisinde yaşam doğanın yararınadır. budizm ve taoizm'deki birlik ve bütünlük anlayışına benzer bir doğa algısı mevcuttur. doğada karşılıklı bağımlılık vardır, bununla beraber sonsuz bağlantı içerisindeki olgular ağından bahsedilmektedir. gaia bu olgular ağıdır, tüm yaşam biçimleri ve ekosferdir. bu anlayışın yayılabilmesi için bireyin ve toplumun derin değişikler yaşaması gerektiğine inanılır. bu anlamda derin ekoloji diğer perspektiflere göre daha manevi bir çizgiyi de benimsemektedir.

    derin ekolojinin, derin ekoloji yanlısı olan herkesin kabul ettiği varsayılan ilkeleri vardır. naess ve sessions'ın ortak çalışmaları üzerine şekillendirilmiştir. derin ekoloji anlayışına göre temellendirilen bu sekiz ilke bir platformdur ve derin ekolojinin manifestosu olarak nitelendirilebilir. derin ekolojinin sekiz ilkesi şöyle özetlenebilir:

    1. yeryüzündeki insanların ve insan olmayan hayatın iyi olması, gelişmesi kendinden içsel bir değere sahiptir. bu değerler, insanın amaçları için yararlı olmaktan bağımsızdır.
    2. yaşam formlarının çeşitliliği ve zenginliği kendi içinde değerlidir. bu çeşitlilik ve zenginlik değerlerin gerçekleştirilmesine katkıda bulunur.
    3. yaşamsal ihtiyaçları dışında insanların bu zenginliğe ve çeşitliliğe müdahale etmeye, bunları azaltmaya hakkı yoktur.
    4. insan olmayan hayatın gelişmesi için daha az bir insan nüfusu gerekmektedir. aynı zamanda insan hayatının ve kültürünün de gelişimi nüfusun ciddi anlamda azaltılmasıyla mümkün olabilir.
    5. halihazırda, insanın insan olmayan doğaya müdahalesi aşırı düzeydedir ve gittikçe kötüleşmektedir.
    6. politikalar değişmelidir. değişen politikalar ekonomik, ideolojik ve teknolojik yapıları etkileyecektir. bu değişikliğin sonuçları mevcut durumdan derin bir şekilde farklı olacaktır.
    7. ideolojik değişiklikler gittikçe yükselen bir hayat standardı için değildir. hayatın niteliğini arttırmak, kendi içsel değeri olan konumlarda olmak yönünde olacaktır. büyüklük ile yücelik arasındaki farka ilişkin derin bir bilinç oluşacaktır.
    8. yukarıdaki ifadelere katılanlar gerekli değişiklikleri gerçekleştirmek üzere doğrudan ya da dolaylı olarak yükümlüdür.

    bu ilkelerin farklı şekillerde ifadeleri mümkündür. ancak bir ya da birkaçını reddedenler derin ekoloji yanlısı sayılmazlar. farklı felsefi görüşler, dinler, geleneklere dayandırılarak da ifade edilmeleri mümkündür. bu noktada derin ekolojide ekosofilerden bahsetmek gerekmektedir.
    derin ekoloji, bilimsel bilgiden başka bir şeyi temsil etmektedir. bilimsel araştırmalara dayalı normatif bir perspektif değildir. bu nedenle eko-"lojik" olmaktansa eko-"felsefi"dir. bilen biri olmaktansa bilgeliği ön plana çıkarmaktadır. bu farklılığı bir felsefi tartışma içerisinde değerlendirmek gerekirse platon'un felsefesindeki sofist-filozof ayrımı ve gerçek filozofun yüceltilmesi, asıl bilge olmasına benzetmek mümkündür. ekosofiler bu ilkeler üzerinden ifade edilen kişisel sistemler ve kişisel felsefeler olarak ortaya çıkmaktadır. ekosofiler ekolojik uyumun ve dengenin felsefesidir. aynı zamanda derin ekolojinin kendisi de bir ekosofidir. bu durum derin ekolojinin çoğulcu bir perspektif olduğunun göstergesidir.

    naess'e göre, farklı din ve felsefelerde var olan ve derin ekolojinin de temeli olan, başka ilkelerden çıkarsanamayan ancak onlara kaynaklık edebilecek olan nihai ilkeler vardır. her ekosofide farklı nihai ilkelerden beslenmiş olabilir. naess'in kendi ekosofisinin adı "ekosofi t" spinoza ve budizmden etkilenmiştir. nihai ilkeleri insanın ve insan olmayan türlerin kendi doğal tarzlarına göre yaşama ve potansiyellerini geliştirme iradesini ifade eden "kendini gerçekleştirme ilkesi" ve bunların hayat formlarının içsel bir değere ve kendini gerçekleştirme düzeyinde eşitliğe sahip olmalarına işaret eden "biyosferik eşitlik ilkesidir". bu ilkeler aynı zamanda derin ekolojinin de nihai ilkeleridir.

    derin ekolojinin toplumu değiştirmeye yönelik sınırları ve yöntemleri belirlenmiş bir projesinin olduğu söylenemez. kendini gerçekleştirmeyi temel alan, maneviyata yönelik bir düşünceye sahiptir. bireyin bilinçli olarak yaşam tarzını değiştirmesi tamamen siyasi bir eylemdir. bu nedenle bu değişimi yaşayan bireylerin sayısı arttıkça toplumun da değişeceğini ön görür. bireyin doğanın bir parçası olduğuna dair bilinçle, sevgi ve barış içerisinde değerlerini, yaşam tarzını ve düşüncesini kendini gerçekleştirmesi gerekir.

    tanımlı bir programı olmaması ve birey temelli bir dönüşümü hedeflemesi taoizm ve budizm'e dayanan köklerinin de etkisini göstermektedir. modernite karşıtlığı ve hümanizm eleştirisi nedeniyle insan karşıtı potansiyeli olduğuna dair eleştirilmiştir. bununla beraber bireyin doğanın bir parçası olarak kendini gerçekleştirmesine dayalı olan bu düşünce anarşizmin manevi yönüne dair çok fazla öge içermektedir.

    kaynaklar:
    1) naess & sessions, basic principles of deep ecology, 1984
    2) tuncay önder, ekoloji, toplum ve siyaset, odak yayın evi, 2003
    3) andrew dobson, ekolojizm, yeni insan yayınevi, 2016