• öncelikle grek erkekleri derken klasik dönem atina'sındaki üç yüzbin insan arasından sayıları yirmi beş - otuz bin arasındaki özgür erkekler anlaşılmalıdır.

    1- bu erkeklerin eşleri ve evdeki diğer insanlar üzerinde mutlak hakimiyetleri vardı. yani yaşamlarına ve ölümlerine karar verebiliyorlardı.
    2- yalnızca onlar savaşa gidebiliyor ve vatandaş sayılıyorlardı.
    3- 6-13 yaş arasında okuma yazma öğrenmek ve savaşmak için gerekli fiziki gelişimleri sağlamak için okula gidiyorlar ve pedagog denen erkek çocuk eğitmenleri tarafından eğitiliyorlardı. bu eğitimlerin fiziki tarafında eğitim çırılçıplak şekilde alınıyordu.
    4- savaşta ve siyasette rakiplerini yenen erkekler yüceltiliyor, sadece erkeklerden oluşan symposium'larda arkadaşlarını eğlendirebilenler övülüyordu.
    5- pederasti yaygındı.
    6- 18 yaşında resmi yurttaş olarak kabul ediliyorlardı. yani seçimde oy kullanma ve halk karşısında konuşma hakkına sahip oluyorlardı. aynı süreçte erkekliklerini ispatlamaları için bir süre surların dışına sürülüyor ve son olarak kadın elbisesi giyerek katıldıkları seramonilerde kadın elbiselerini çıkararak tam olarak erkek olduklarını duyuruyorlardı.
    7- genelde 30 yaşına doğru evleniyorlardı. bu döneme kadar zamanlarını "erkek arkadaşları" ile geçiriyorlardı.
    8- o dönemde istisnai sayılacak bir biçimde tek eşliydiler ancak bu durum erkek arkadaşları ile görüşmelerine mani değildi.
    9- savaş hayatlarının bir parçasıydı ve her erkek hayatında en az bir kaç çatışmaya muhakkak karışmak zorunda kalıyordu.
    10- "erkekler gymnasium adı verilen yerlerde(gymnos=çıplak) silahsız ve ölüm tehlikesi olmayan savaş oyunları oynuyorlardı. günümüzde bilindiği şekliyle atletizm (grekçe athlos =yarışma, çekişme)bu dönemin yunanistan'ında ortaya çıkmıştı.
    11- toplum dostlar ve düşmanlara bölünmüştü. mahkemelerde ve uzlaşmazlıklarda aranan şey adalet değil zaferdi. zira erkeğin değeri dostlarına verdiği hediyeler ve düşmanlıklarına ödettiği bedeller üzerinden ölçülürdü.

    kanyak:
    powell b., klasik mitoloji, çev.sinan okan çavuş, bilge kültür sanat, 2018, istanbul.s.48-53