1 entry daha
  • (...)

    mahpusluk döneminde nazım hikmet kaldığı cezaevlerini fabrikaya çevirir. hem içeride eserler vermeye, şiirler yazmaya, çeviriler yapmaya devam eder, hem de koğuş arkadaşlarına yabancı dil, felsefe ve politika dersleri verir. ankara'da beraber yargılandığı harbiyelilerden a. kadir'i şair, şadi alkılıç'ı gazeteci, bursa cezaevindeki kaçakçı ibrahim balaban'ı ressam, amatör şair raşit kemali öğütçü'yi romancı orhan kemal yapan hep nazım'dır. tüm bu süreçte dünya çapında bir üne kavuşur, hatta 1950 affından faydalanıp faydalanmaması türkiye'de tartışılırken dünya çapında bir "nazım'ı affedin" kampanyası yapılmıştır, aragon'dan picasso'ya birçok imza verilmiştir. sonuçta nazım hikmet 12 buçuk yıl hapis yattıktan sonra o yıl affedilir.

    hapisten çıkan nazım bu arada piraye ile evliliğini de bitirmiş ve hapisteyken yazışmaya başladığı münevver andaç'la evlenmiştir. tek biyolojik çocuğu memet de bu evilliğin ürünüdür. ama nazım oğluna hiç doyamayacaktır, zira memet bebekken nazım'a "asker kaçağı" olduğu gerekçesiyle celp gelir. deniz lisesi diploması o yıllarda askerlikten muaf tutulmaya yeterlidir veya öyle yorumlanır; bilmiyorum, ama nazım'ın ne deniz lisesi diploması ne de deniz harp okulu'ndan verilen çürük raporu kabul edilir, kalp ve romatizma hastalıklarından muzdarip olan nazım'a askerliğe sevk kararı çıkar. bu arada nazım sabahattin ali'nin öldürülmesine benzer bir tuzağa mı çekildiğini düşündü yoksa 24 ay askerliğe dayanamayacağını mı tahmin etti; bilemeyeceğim. öyle ya da böyle sonuçta türkiye'de kalamayacağına kanaat getiren nazım, 1951 haziranında karadeniz'i bir motorla geçerek ukrayna kıyılarına ayak basar ve sscb'ye iltica eder. artık hayatını burada geçirecektir.

    polonya kökleri sayesinde stalin'den oturma izni alabilen, moskova'da şehrin dışında bir daçaya yerleştirilen şair rahattır, ama bir yandan da kgb baskısı altında olduğunu hisseder. destalinizasyon dönemini o bakımdan coşkuyla karşılar, dünyayı gezerek sosyalizmi her yerde anlatmaya, sbkp vitrininde bulunmaya devam eder. son yıllarında daha çok tiyatro oyunları yazmaya ağırlık veren nazım ayrıca beşinci eşi vera tulyakova ile evlenir (1960).

    hapishanede başlayan, 1950'lerde altı ay yoğun bakımda yatıran kalp yetmezliği nazım'ın sonunu getirdiğinde tarih 3 haziran 1963'tür. türkiye'ye gömülmesi, o günlerin soğuk savaş ortamında hiç söz konusu edilmez. yıllar sonra kemiklerinin getirilmesi için çeşitli girişimler olsa da sonuç çıkmaz. nazım hikmet halen moskova'nın novodevici mezarlığında gömülüdür.

    kaynaklar: 1- hıfzı topuz'un "hava kurşun gibi ağır" belgesel romanı. 2- müjdat gezen ve savaş dinçel ikilisinin nazım hikmet çizgi romanı.

3 entry daha