• emily nagoski'nin come as you are adlı kitabını özetlediği şu videodan yola çıkarak yanıtlamak istediğim soru.

    nagoski öncelikle sex terapisinin tarihini anlatarak işe başlıyor. ona göre seks terapisinin 3 büyük aşaması var.
    1- four stage model
    buradan detaylarına ulaşabileceğiniz model.

    bu modelde sex 4 kısma ayrılıyor: uyarılma, plato, orgazm, refractory * . yani bir grafik gibi düşünürsek; uyarılmayla yukarı doğru hareket başlar, sonra platoda süreç yatay ilerler sonrasında ise orgazma doğru tekrar yükselir. en sonunda ise dikey bir aşağı hareket görülür. burada eksik olan ne? arzu. bu noktada ikinci modelimiz devreye giriyor.

    2- triphasic model
    en basit haline buradan ulaşabileceğimiz model. ona göre de arzu, uyarılma ve orgazm şeklinde ilerliyor süreç. nagoski arzunun denkleme dahil edilmesinin devrimci bir ilerleme olarak kaydediyor.

    3- dual control model
    bu modelin esas farkı meseleyi beyinde bitirmesi. bu modele göre beyinde iki sistem var. bir tanesi sexual excitation system diğeri de sexual inhibitory system. ses ve sis diyelim bunlara. ses için accelerator(hızlandırıcı), sis için brakes(frenler) diyebiliriz.

    beynin işin içine girişindeki önemi nagoski "seks cinsel organlardan çok beyinle yapılan bir aktivitedir." deyişinden anlayabiliriz.

    devam edelim ses(hızlandırıcı) cinsellikle ilgili tüm pozitif duyguları toplar. kokular, görüntüler, hayaller, bedendeki değişimler, tatlar vs. partnerinizi görmek, koklamak onu düşünmek bile bu sistemi harekete geçirebilir. tabi siz bir seks hikayesi okuyarak ya da bir erotik görüntü izleyerek de aynı sistemi harekete geçirebilirsiniz. yani özetle bu sistem "turn on" olmak için yeterli malzemeyi arar.

    ikinci sistemimiz olan sis(fren) ise tam olarak neden turn on olmamamız gerektiğine dair bilgiler toplar. şu an işteyim, okuldayım, çünkü bu insan şu ya da bu şekilde yasaklı, kirliyim, bakımsızım, psikolojik olarak iyi hissetmiyorum vs.

    nagoski'nin büyük iddiası tam olarak burada devreye giriyor: insanların cinsel yetersizlik ya da isteksizlik halinin sebebi yeterince uyarıcı olmaması değil, sis sitemi üzerinde gereğinden fazla uyarıcı olması. yani aslında cinsel olarak isteksiz değilsin sadece isteksiz olmanı sağlayacak gerekçelerle yüzleşmiş ve onları çözmüş değilsin.

    bu isteksizlik gerekçelerini ise nagoski şu şekilde sayıyor:

    1- stres
    2- vücut algısı
    3- travma
    4- ilişki sorunları

    nagoski'nin iddiası şu, iyi bir cinsel deneyimin koşulu "turning on the ons, turning off the offs" yani seni daha istekli hale getirecek şeyleri artır ve özgürleştir, seni isteksiz hale getiren şeylerden de kurtulmaya çalış yahut en azından geçici olarak susturmanın bir yolunu bul. partnerinin bir özelliği çok hoşuna gitti ve buna yükseldin ancak eğer partnerinin sana yeterli değeri vermediğini düşünüyorsan bu yükseliş iyi bir cinsel deneyime değil sadece sonunda kendini daha kötü hissedeceğin bir "çaba"ya dönüşmüş oluyor.

    nagoski iç ve dış etkilerin de önemini unutmamamız gerektiğini söylüyor. dış etkenler olarak, kapı kilitli ve bizi kimse rahatsız etmeyecek, güzel bir iç çamaşırım var ve seksi hissediyorum gibi şeyleri kapsarken, iç etmenler depresyon, kaygı, stres vs. gibi psikolojik durumları anlatır.

    bu verilerin yanı sıra aklımızda tutmamız gereken önemli bir nokta bağlamın kendisi. bana şunu yap severim şunu yapma sevmemden öte bir şey bu. nagoski burada gıdıklamak örneğini veriyor. eğer iyi bir moddaysanız, yatakta partnerinizle günün, hayatta olmanın, aşık olmanın tadını çıkarıyorsanız; gıdıklaşmak iki tarafın da çok hoşuna gidecek ve "erkekle erkeğin şakası dövüşe kadınla erkeğin şakası s.kişe varır" atasözünü doğrularcasına iyi bir cinsel deneyime yol açacaktır. kavganın ortasında partnerinizi sizi gıdıklamaya başlarsa bu sefer aynı eyleme çok daha farklı ne negatif bir tepki vereceksinizdir. o halde herhangi bir diyaloğa başlamadan önce bağlamın da buna uygun olduğundan emin olmakta fayda var.

    yani beynin pozitif ve negatif sistemlerinin ne olduğu ve nasıl çalıştığı belli ise yapılması gereken tek şey bu sistemlerin doğru çalışmasına özen göstermektir.

    bir de "spark" meselesi var ki bunu da yazmadan olmaz. insanlar genellikle cinsel ilişki için de normal ilişki için de bir spark(kıvılcım) beklerler. nagoski "fuck the spark" diyor. özellikle uzun vadeli ve düzgün bir ilişki için sparklerı değil, kor'ları takip etmemiz ve yaratmamız gerektiğini söylüyor. yani bir kıvılcımla yükselip sevişmek yerine, arzuyu bir kor haline getirip gerektiği zaman kullanmanın daha faydalı olduğunu söylüyor. bunun için de partnerle cinsellik konusu üzerine rahat bir sohbet ortamının olmasının önemli olduğunu vurguluyor.

    kaynak
    1- big think