2 entry daha
  • değerli yazarlar, atinalılar. derin politika ve sosyoloji okumalarım yok. yine de bu durum hakkında bana bariz görünen bir şeyleri sizinle paylaşmak istedim.

    tam da teknolojinin gelişip bilginin daha rahat dolaştığı bir çağda oluşumuzdan, "diğer taraftan" olanları tavlayabilecek bir tutumla hareket etmeliyiz. çünkü artık çürümüş ahlaka sahip kişilerin çocukları, baba yadigarı fanuslarda büyütülemiyor.

    bu gençler ister istemez farklı görüşlere sahip insanların yazıp yaptıklarını görüyorlar. bu gençlerin ayakkabılarını giyerek toplumun haline bakalım. gencimizin mensubu olduğu sosyal klik, bir torpil uydurup memuriyet kapmayı ideal görüp tavsiye eden, kadınların yalnızca anne olmakla mükellef olduğu, uydurulmuş bir tarih ve ilimde(?) uzlaşmış bir güruh. buraya kadar hemfikiriz.

    biraz eleştirel gözlüklerle bakarak, bu ve bunun gibi yanlışları sezdiklerinde "bizimkiler gerizekalı" diye düşünmeyecekler. insanın sosyal bir canlı oluşundan ötürü, aidiyet ihtiyacı var. zaten inanç gibi, uydurma tarih gibi şeyler de bu insanları birbirine yaklaştırıp, müttefiklik ihtiyaçlarını sağlamlaştıran yapışkanlar oldukları için varlar.

    herhangi bir cemaat, aynı inançları ve amaçları taşıdıkları için birbiriyle iş yapıyor ve birbirine arka çıkıyor. "abdülhamid'i savunmak" bilgiden değil, saf tutmaktan ileri geliyor.

    iktidarlar, hayali cemaatler yaratmak için, ortak anı ve acılar buluyor veya icat ediyorlar. 15 temmuz sonrası her yerde türeyen anma alanları, lieu de memoire'lara denk geliyor; hafıza mahallerine.

    her neyse, gencimize geri dönelim. içine doğup büyüdüğü "kesim"den kültürel olarak farklılaşmak bu genç için kolay değil, zira yanlızlaşma korkusu var. karşı tarafa geçerse, burada da yadırganması olası. çünkü burada onaylanan, bon vivant'lardan birisi değil, hiçbir zaman da olamayacağının farkında. cumadan çıkıp jazz konserine gitmesi mümkün, ama çok zor. bildiği kuralların olduğu kendi dünyasında güçlenip mutlu olması, onaylanması daha olağan.

    maalesef kültürel değişimler ha deyince gerçekleşmiyorlar. ama bu gençler "biz"e bakıp, bu "biz"in sahip olduğu yaşama ve değerlere öykünürse, bu "biz" de onları dışlayıp irrite etmekten kaçınırsa, zamanla, belki bir jenerasyon sonra, değişim mümkün.

    bir şartla, iktidarın değişmesi, yeni gelen iktidarın adamakıllı bir eğitim programı uygulanması elzem. ortalama vatandaşın ekonomik durumu rüzgarı terse çevirdi ve muhalefet de -en azından belli ilkelerde- uzlaşmış görünüyor. seçimin akp aleyhine sonuçlanması hiç olmadığı kadar mümkün. asıl derdimiz, bu değişimden sonra uygulanacak eğitimin ve sosyal politikaların kapsayıcı ve demokratik olması olmalı.

    buradan okunabilecek kaynak:
    anderson, b. (2006). ımagined communities: reflections on the origin and spread of nationalism. verso.

2 entry daha