• mill'in tüm çabası toplumun birey üzerindeki baskı ve zorlamalarının sınırlarını belirleyebilecek ilkeyi keşfetmektir. bu keşifi öz varlığını koruma kavramıyla ortaya koymuştur. mill'e göre kimse herhangi bir şeyi yapmaya ya da herhangi bir şeye katlanmaya zorlanamaz. bunun da tek istisnası başkalarına zarar vermemektir. bugün bizim toplumumuzdaki temel özgürlük anlayışı da budur.

    elbette bu tanım son derece muğlaktır. kişinin kendi özgürlüğünü kullanmasının bir başkasına zarar verip vermediğini belirleyecek olan siyasal otorite bunu kötüye kullanabilir. bu sebeple mill minarşist bir yaklaşımı benimser. ona göre: "kötülük, hükümetin bireylerin ve bireysel kuruluşların faaliyet ve güçlerini harekete geçireceğine bunların yerine kendi faaliyet ve gücünü geçirmesiyle; bilgi ve öğüt verecek ve ara sıra da uyarmalarda bulunacak yerde, onların ellerini kollarını bağlayan sınırlamalar altında çalıştırınca ya da onlara kenara çekilmelerini emredip onların işlerini onların yerine kendisi yapınca başlar."

    mill'e göre siyasi otorite topluma zarar vereceği apaçık olmayan bir eyleme müdahale etmemelidir. mill'in özgürlük anlayışını ikiye ayırdığını burada belirtmekte fayda var. eylemdeki özgürlük, yani serbestiyet ile (liberty) kavram olarak özgürlük (freedom) arasında fark vardır. kavram olarak özgürlük sınırsız olmalı ve engellenmemeli iken serbestiyet mutlak anlamda anlaşılmamalıdır ve gerektiğinde müdahale edilebilmelidir. serbestlik ancak özgürlüğe hizmet ettiği müddetçe doğrudur.

    isaiah berlin mill'in özgürlükle olan ilişkisini 3 başlık altında özetler: "insanlar a-) başkası üzerinde egemenlik kurmak için b-) uyumun bozulmaması için c-)tek bir yaşam yolu olduğunu düşündükleri için özgürlüklerin kısıtlanmasını isterler. mill ilk iki nedeni irrasyonel olduğu için dikkate almaz ancak üçüncüsü önemlidir zira yaşamın gerçek anlamı bir tane ise ve bu keşfedilmiş ise diğer fikirlerin dillendirilmesi ve yaşanması toplumu hakikatten uzaklaştırarak onlara zarar vermekten başka bir işe yaramaz." mill buraya doğal olarak itiraz eder ve isa, sokrates örneklerini verir. bu sebeple kimsenin hakikat tekeli oluşturmaya çalışmaması gerektiğini ifade eder. bizim müslümanlara biraz mill okutmak gerekiyor, sizce de öyle değil mi?

    mill ayrıca radikal bir biçimde özgür düşünce ve tartışma ortamından yanadır. bu ortamın büyük düşünürler çıkarmak için değil bilakis hareketli ve aktif bir toplum yaratmak için gerekli olduğunu söyler. zira en baskıcı toplumlardan bile hür düşünürler çıkmıştır ancak baskıcı ortamdan işlek kafalı bir halk asla çıkmamıştır.

    mill bir fikir doğru olsa bile onun canlı kalması için sürekli bir tartışma havası içinde tutulması gerektiğini söyler. "düşman kalmayınca öğretenler de öğrenenler de nöbet yerinde uyuklayıverirler." bu sebeple bir fikrin anlaşılması için sürekli olarak çatışma içinde tutulması ve dogmaya dönüşerek, yarattığı iyiliğin bir bölümünü kaybetmemesi sağlanmalıdır. bu bağlamda hakikat de karşıt düşüncelerin uzlaşısından başka bir şey değildir. hakikat iddiası en güçlü argüman kendisine en çok düşman yaratmaya hevesli olan argümandır. zira her çatışmadan eksikliklerini tamamlayarak çıkacak ve argümanının gücünü artıracaktır.

    mill'in radikal özgürlükçülüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü ve bunlara uygun yaşam sürdürme özgürlüğüne ek olarak bir de aynı şeyleri düşünen bireylerin bir araya gelme özgürlüğünü ekler. bu özgürlüklülerin kayıtsız şartsız var olmadığı hiçbir toplumun da özgür olmadığını ifade eder.

    kaynak
    öztürk, a., & çevik, c. (ed.). (2022). kavramlar tarihi: özgürlük (1. bs). doğu batı yayınları. s 369-387

1 entry daha