sayıyla: bir.
entry'ler (244) - sayfa 14
-
1
-
occam'ın usturası
bir şeyi açıklamak için seçeceğimiz teorilerin, en basit olanının, en makul olanı olduğunu öneren prensip.
-
hanlon'un usturası
"ihmal, cehalet veya yetersizlikle yeterince açıklanabilecek bir şeyi asla kötü niyetle açıklamamayı" öğütleyen felsefi yordam.
ilhamının "genç werther'in acıları"ndan veya jane west'in "the loyalist" romanından alınması muhtemeldir.
bu yöntemi seçenler, basiretsiz iktidarlara oy veren seçmen için yapılan, "ya aptalsın, ya kötü niyetli" yorumunda, ilk seçeneği yeğlemelidir. -
alder'in usturası
avusturalyalı matematikçi mike alder tarafından oluşturulan bir epistemolojik değerlendirme yöntemi.
occam'ın usturası teriminden hareketle, ironik olarak 'newton'ın yanardöner lazer kılıcı" şeklinde de adlandırılmıştır.
kabaca şöyle bir tavırla ile hareket etmeyi önerir:
"önermeler, gözlemlenebilen kesin matematiksel veya mantıksal formlarda ifade edilemiyorsa, dikkate alınmamalıdırlar." -
hitchens'ın usturası
gazeteci ve yazar christopher hitchens'ın epistemolojik kuralı.
kabaca şu önermeyle açıkalanabilir:
"kanıt göstermeden iddia edilen şey, kanıt göstermeksizin yanlışlanabilir."
(bkz: onus probandi nedir?) -
hofstadter kanunu
amerikalı rönesans adamı douglas hofstadter'ın tanımladığı bir kanun. yapılması planlanan bir işin, hofstadter kanunu dikkate alınsa bile planlanandan uzun süreceğini öngörür.
-
peripeteia
peripatetiklerin isimini aldığı, yürüyüş yolu anlamına gelen;peripatoi ile karıştırılmaması gerekir.
-
finagle kanunu
ters gitme ihtimali olan bir şeyin, kesin ters gideceğini, hatta bu olumsuzluğun mümkün olan en kötü zamanda yaşanacağını anlatan terim.
-
sod kanunu
britanya'lıların murphy kanunu'na yakın bir sosyal aksiyomu. herhangi bir kişinin adından değil "unlucky sod" kalıbından türemiştir. bu kanuna göre, kötü gitme ihtimali olan şey, muhakkak kötü gidecektir. murphy kanunu gibi bu kanun da appeal to probability safstatsından kaynaklanır.
"kötü gidebilecek şey en kötü zamanda kötü gider" önermesi ile açıklanan, finagle kanunu ile karıştırılmaması gerekir.
(bkz: murphy kanunu nedir?) -
appeal to probability
ihtimale başvurma safsatası. olabilirliğivarsaolurculuk.
bir olayın düşük bir olasılıkla dahi gerçekleşme ihtimali varsa, kesin olacağının kabul edildiği safsata türü.
aykut örneği:
aykut: benim sevgilim olman, bir ilişkimiz olması hayali beni çok mutlu ediyor.
merve: böyle bir şeyin olma ihtimali çok düşük. hem meriç'le sevişiyoruz biz.
aykut: yani ihtimal yine de var. bu "belki" demek, değil mi?
merve: evet, belki... ama umutlanmanı istemem, çünkü arkadaş olarak görüyorum ben seni.
aykut: hayır demek, belki demektir. belki demek de, evet. o zaman ben bekleyeyim.
görüldüğü üzere merve, aykut'un temel mantık safsatalarından bihaber oluşu yüzünden onu yedek kulübesinde tutuyor ve ilgisinden, sevgisinden yararlanıyor. aferin merve, yuh olsun aykut. zavallı aykut. -
murphy kanunu nedir?
possibiliter ergo probabiliter, yani, ihtimale başvuru(appeal to probability) safsatasından kaynaklanan; "bir şeyin kötü gitme ihtimali varsa kötü gider" inanışı.
genellikle ihmalden kaynaklanan tersliklerde akla gelen bir aksiyom bu. ingiliz kültüründeki, "bir olumsuzluk yaşanacaksa en kötü zamanda yaşanır" cümlesiyle açıklanabilecek bir başka varsayıma, finagle kanunu'na benzer. britanya'daki karşılığı sod kanunudur.
ancak, murphy kanununa sarılmadığı zamanlarda herkesin katılacağı üzere;
- bazen otobüslere ucu ucuna yetişebiliriz.
- bütün kırmızı ışıklara takılmak mümkün değildir.
- şemsiyesiz çıktığımız kapalı havalarda yağmur yağmadığı da olur.
yukarıdaki örnekleri çoğaltmak kolayca mümkün. fakat; afet zamanları için plan ve program yapan, depreme dayanıklı konut yapan veya mevzuat hazırlayan herkesin bu yasa gerçekmiş gibi hareket edip, en kötü ihtimalde bile işe yarayacak fikirler ve eylemlerle hareket etmesi, zararın azaltılması adına çok önemli.
şiddetle önerilen kaynak:
david j. hand ( 2014). the ımprobability principle: why coincidences, miracles, and rare events happen every day, macmillan. -
hot hand fallacy nedir?
iyi giden bir şeyin iyi devam edeceğine olan inançtan doğan safsata. bu durumun tam tersini (bkz: gambler's fallacy nedir?) başlığında incelemiştik. beşiatanaltıyıdaatarcılık.
özellikle spor müsabakalarında seri galibiyetler yakalandığında, sonraki maçların da kazanılacağına duyulan güven, bu safsataya bir örnek olabilir.
finans ve yatırım dünyasından bir örnek:
-bitcoin son 2 ayda yüzde %20 değer kazandı. trend devam edecek ve bitcoin'in değeri yükselmeye devam edecek, böylece bitcoin'e yatırım yapmak doğrudur.
politik beyanlardan bir örnek:
-iki dönemdir iktidardayız ve ekonomik göstergeler iyiye gidiyor, üçüncü dönemde de bizi seçmeniz yararınıza olacaktır.
her iki örnekte de ilk bakışta görülmeyen şeyler var. bitcoin fiyatına etki eden şeyler nelerdir? ekonomik büyüme hükümet kaynaklı mı? yoksa, küresel para arzını ekonomik büyümeye çevirmiş bir iktidar mı vardı? yoksa memleketin her yanından petrol fışkırdı da, ekonomi öyle mi büyüdü? dış faktörler ihmal edilerek, olay ve durumların sebeplerini istikrara bağlamak, buradaki yanılgının temel sebebi.
kaynak:
tolstoyevski, ı. (2022). safsatalar ansiklopedisi: kisaltilmis edisyon. epsilon yayinevi. -
!sevdiğiniz kusurlarınız
fenerbahçe
-
illicit conversion
genellemedeki terimlerin yerini değiştirerek, yanlış bir çıkarıma varma safsatası.
örnek:
her fetöcünün bank asya hesabı vardır.
tersine çevirelim.
her bank asya hesabı olan fetöcüdür.
olumsuz örneği:
bazı insanlar erkek değiller. --> bazı erkekler insan değiller. -
ad misericordiam nedir?
merhamete başvurma safsatası. tüyü bitmemiş yetimcilik.
özellikle avukatların kullandığı bu 'duygu sömürüsü' metodu, dilenciliğin ve sosyal devletin temel dayanak noktalarından biridir.
örnekler:
- ben çok fakir bir insanım, bu yüzden bana para vermelisin.
- toplumda çok fakir insanlar var, bu yüzden devlete vergi vermelisin.
ülkemizden bir örnek:
-kenan evren çok yaşlı bir insandır, hatta bazen tuvalete bile yetişemiyor. bu yüzden, adil bile olsa, bir mahkemede yargılanması, hele hele hapis cezasının infazı doğru olmaz.
erdoğan örneği:
"bizler suriyeli mazlumların, açlıktan ve hastalıktan kırılan yemenli çocukların, filistinli yetimlerin hepsinin hukukunu da korumakla mükellefiz. bizler islam ümmetinin haremi ismeti, namusu, gözbebeği olan kudüs'ün hakkını canımız pahasına savunmak zorundayız. kendi sorunlarımızla ilgilenirken kardeşlerimizin sıkıntılarına bigâne kalamayız. müslümanların kanı, canı ve hayatı söz konusu olduğunda sergilenen çifte standart karşısında bizim sahada olmamız gerekiyor"