bachophile 1. nesil yazar

genelde ikiyüzlülük üzerine kurulmuş sınırlardır.

mesela "ben neden milletin anasına atlayamıyorum ki? ne var bunda yani?" diyen kişiler, sizi annesiyle yatakta bassa namus cinayetine kurban gidebilirsiniz belki.

türkiye'nin en eski ticari gazetelerinden birisi. yunus nadi abalıoğlu tarafından 7 mayıs 1924 tarihinde kurulmuştur. seküler ve cumhuriyetçi bir görüşü vardır.

eskiden oldukça geniş bir içeriğe sahipken, günümüzde içerik bakımından epey fakirleşmiştir ne yazık ki...

galiba dedemden bana miras kaldı cumhuriyet okumak da. başka gazete okuyasım gelmiyor pek...

11 şubat 1873- 29 aralık 1874 tarihleri arasında varlık göstermiş olan devlet.

amerika'daki varlığını yavaş yavaş kaybeden ispanya'nın içine girdiği bunalımlar sonucunda, i. amadeo'nun tahttan feragat etmesiyle kurulmuştur.

ispanya'yı kurtaracağı umut edilse de, merkezi bir yönetimin kurulamaması sonucunda çökmüştür bu devlet. en sonunda da bourbon hanedanı tekrar başa geçirilmiştir.

(bkz: tu quoque)

türkiye'de "dinciler" için söylense de, aslında din kökenli bir orjine sahip söz.

aziz thomas aquinas'ı küçük gören ingiltere kilisesi episkoposu jeremy taylor'ın kullandığı bir sözdür. zira thomas aquinas, tüm bilgisini tek bir kitaptan aldığını söylemiştir.

tabii thomas aquinas aslında burada bir şaka yapmıştır aslında. çünkü aziz thomas aquinas'ın kitap sevgisi öyle bir boyutta ki, kendisiyle alay etmek için düzenlenen sahte bir mucizede bile meryem ana'dan isteği yunan felsefesine dair kayıp bir kitap olmuştur.

a/b şeklinde, yani kesirli olarak (rasyonel) yazılamayan sayılara verilen isim. antik yunan'da bu sayılara "alogos" (ifade edilemeyen) denmiş.

çoğu kişinin aklına pisagor* ile gelse de, aslında asya taraflarında çok daha önce keşfedilmiş. hem de pythagoras'ın yaptığı gibi günah saymamışlar.

örneğin hintli matematikçi aryabhata, pi sayısını beşinci ondalık basamağa kadar hesaplamış. sonrası için de "bundan sonrasını hesaplamak zor..." deyip bırakmış orada.

8 eylül 1841 - 1 mayıs 1904 tarihleri arasında yaşamış olan çek besteci. abd'nin bir sanat müziği sahibi olmasında emeği geçenlerdendir ayrıca.

abd müziğini analiz edince afro-amerikan ve yerli müziklerinin abd müziğini domine edeceğini fark etmiş ki hakikaten öyle oldu. bugün abd ve sanat müziği deyince aklımıza gelen ilk müzik caz olmakta.

romantizmin sonlarına doğru herkesin aşırı milliyetçileşmesi dvorak'ın müziğini de etkilemiştir. tıpkı chopin gibi, dvorak da kendi ülkesinin müziklerini sanat arenasına taşımıştır.

bu arada soyadı ne /dvorjak/ ne de /dvorak/ olarak telaffuz ediliyor. soyadındaki /r/ ünsüzü mandarin çincesi'ndeki gibi dil üst damağa değdirilerek üretilen bir ünsüz. bu sebeple hafiften /j/'ye yakınsıyor. yani çekler ve çinliler haricinde dünyanın büyük bir bölümü bu adamın soyadını yanlış telaffuz ediyor.

jorge caballero

sağcı gazetelerin birisinde, zamanında osmanlı tarafından satın alındığı için "turks" ismi verildiği iddia edilen ada.

buradan da bu tür gazetelere neden güvenilmemesi gerektiği sonucunu çıkartabiliriz...

klasik gitarda, parmakla tele vurduktan sonra parmağı bir üst tele dayama şeklinde yapılan vuruşa verilen isim.

daha çok eski gitaristlerin kullandığı bir tekniktir. tele sert vuruş yapmak için kullanılır. çağdaş gitaristler pek tercih etmiyor, tirando ile de güçlü vuruşlar yapıyorlar diye okumuştum bir yerlerde.

bu arada konuyla ilgisi yok ama "apoyar" (dayamak) kelimesi frot için de kullanılıyor. bir defasında ispanyolca bir metinde karşıma çıkınca apoyando ile ilişki kurarak "hee tamam 'dayamak' bu..." demiştim.*

anglo-saksonların "basswood" dediği ağaç.

üzerinde çalışması kolay olduğundan ve asya'da bol yetiştiğinden, asyalı gitar üreticilerinin favori ağacıdır.

metal çalacaksanız ıhlamurdan yapılmış bir elektro gitar sizi ton olarak çok tatmin edecektir.

"z kuşağının gitar efsanesi" olarak tanıtılan italyan klasik gitarcı. hem geleneği, hem de yeniliği temsil ediyor oluşundan ötürü ileride çok daha fazla ismini duyacağız gibi. gerçi klasik gitarın klasik müzik dünyasında çok itibarı yok, ama belki bu hanımkızımız bir devrim yapar kim bilir?

canlı performans

antonin dvorak'ın ismini yazarken zorluk çıkartacak durum...

nitekim çıkardı da...

"afrika, küba ve batı müziği bir potada eritilse nasıl olurdu?" sorusunun cevabı olan ikili ve bu ikilinin ilk albümü.

ne rap, ne r&b, ne rock, ne de caz. ama hepsinden var. galiba "alternatif müzik" tam olarak bu oluyor.

bir de aynı ismi taşıyan ve 2015 yılında çıkan debut albümleri konsept albüm tadında olmuş. sanki afrika'ya göç etmiş ve kabileler arasında yaşayan bir avrupalı gibi hissediyorsunuz.

(link: river : https://www.youtube.com/watch?v=lHRAPIwsS5I)

(link: kexp performansları : https://youtu.be/16DhKcVlaYs)

kemandaki en sıradan teknik. yayı ileri veya geri hareket ettirerek ses çıkartmaya verilen isim.

genelde boş tellerde çalıştırılır ilk. böylece kemanın boş tellerinin sesinin öğrencinin hafızasına kazınması istenir ki kulak eğitiminin de ilk aşamasıdır. boş telleri hafızasına alan öğrenci daha sonra diğer seslerin entonasyonu konusunda az sıkıntı yaşar.

jascha heifetz ile zirvesini görmüş olan enstrüman. muhtemelen bundan sonra kimse onun kadar iz bırakamayacak.

artık klasik müzisyenlerin hepsi çok iyi. muhtemelen ilerleyen zamanlarda sadece gelenek taşıyıcısı veya gelenek reddiyecisi olarak hayatlarına devam edecek bazıları. zaten şöyle bir bakarsanız, çoğu akademik pozisyonlarda artık. hilary hahn bile yapay zeka çalışmaları yapan bir şirket açtı.

keman deyince akla ilk gelen yer de cremona. modern kemanı doğuran luthierlerin merkezi. nasıl ki gitar ispanya'nınsa, keman da italya'nın medar-ı iftihardır. tabii daha sonra fransız ekolü, alman ekolü, rus ekolü falan çıkmıştır orası ayrı.