son oylananları (16)

başlık listesine taşı
  • !en iyi müzik dinleme uygulaması hangisi?

    müzik dinleme uygulaması olmasa da youtube premiumda şarkı bulamama gibi bir şey söz konusu olmadığı için en iyisi kendisidir.
    ancak sesin kalitesi, kullanım kolaylığı, depolama probleminin azlığı sebebiyle spotfy öneridir.
    apple music uygulaması, ekseriyatlı yeni çıkan şarkılara karaoke özelliği getirerek kendisini diğer müzik uygulamalarından farklı bir kulvara atıvermiştir, ayrıca ses özellikleri açısından son derece kalitelidir ama repertuar sıkıntısı çekilmektedir. her şarkıyı bulamayabilirsiniz.
    en azından bu üç seçenek içerisinden ben şuan için ücretsiz olduğundan apple music kullanıyorum ama önerim yine youtube premiumdur.

  • satranç

    oynamayı bildiğim ancak -yenilmekten korkmak mıdır? yoksa ''ulan bi bok bilmiyormuş'' denilmesinden korkmak mıdır? bilinmez- bir türlü sevemediğim oyundur

  • cahit berkay

    sol-fa-sol-mi
    mi-do-mi-re-re...
    notalarıyla başlayan ''selvi boylum al yazmalım'' isimli
    şaheserin yaratıcısı

  • yeni kapı arkeoloji kazıları

    ıstanbul'da marmaray - yenikapı istasyonunu kullanıyor musunuz?
    sergilerden bazı tarihi eserler görmüşsünüzdür. peki bu eserler ne ve neden önemli?

    2004 yılında metro için başlayan kazılar arkeolojik kazılara dönüştü ve istanbul'un geçmişine ışık tutacak çok önemli arkeolojik ve tarihi bilgiler sundu.
    öncelikle yenikapı arkeoloji kazıları şehrin kuruluş tarihini çok eskilere götürdü. çıkarılan 37 batık gemi kalıntısı şu anda dünyada bir kazı alanında ortaya çıkmış olan en büyük repertuar. bir bizans liman kazısı olarak, bu aşamasına rağmen kazıların en alt tabakasında karşımıza günümüzden 8.200 yıl öncesine ait bir neolitik yerleşim çıktı.
    tarihi yarımada içinde bulunmuş istanbul'un en eski yerleşim yeri buradaydı. aynı zamanda bizans imparatorluğu'nun başkenti olan konstantinopolis'in en önemli limanlarından bir tanesi theodosius limanının kalıntılarına, bu kazılar sayesinde ulaşıldı.

  • mimar sinanın yapıları hakkında

    yapılışlarından yüzlerce yıl sonra ve onlarca farklı deprem geçirmesine rağmen mimar sinan'ın yapıları nasıl sapasağlam kaldı?

    bu durumu anlamak için sinan'ın kullandığı farklı tekniklere bakmak gerek.
    mimar sinan, her şeyden önce yapılarını inşa edeceği zeminleri çok seçiyordu. ayrıca bu zeminlere iyileştirmeler de yapıyordu. örneğin süleymaniye'ye inşa etmeden önce 30 bine yakın kazık çaktırdıktan sonra temel atmaya başlamıştı. yine süleymaniye'nin tonlarca ağırlıktaki kesme taşları kurşun kenetlerle birbirine bağlanmış bu sayede caminin hareket etmesi sağlanmıştır.


    bu teknik bugün antisismik teknoloji olarak bilinen tekniği de çok benzemekte. ayrıca istanbul'un eski yapılarında kullanılan roma harcını da değiştirdi. harçtan kullanılan volkan türüfü yerine soğan eklemişti. zira volkan tüfü zor bulunuyordu ve bu maddede bulunan kükürtü soğandan elde etmişti.

  • rushmore dağı anıtı

    amerikanın sembollerinden kabul edilen rushmore dağı anıtın arkasındaki karanlık geçmişi biliyor musunuz?
    dağın bulunduğu black hills bölgesi geniş bir kızılderili yerleşim yeri.
    ayrıca yerliler dağa '6 ata dağı' adını vermişlerdi ve kutsal kabul ediyorlardı. birleşik devletler'in batıya doğru genişlemesi sırasında bu bölgede çatışmalar çıkmış ve yerliler büyük oranda galib olmuştu. black hills barış anlaşmasıyla yerlilere bırakılmıştı. ta ki bölgede altın bulunana kadar barış anlaşması bozuldu ve altın arayıcılar bölgeye yerleşmeye başladı. 1920 lere gelindiğinde bölgeye bir ulusal park inşa edilmişti ve turist çekmek için de bir anıt yapılmasına karar verildi.

    ırkçı örgüt kkk'ye bir hayli yakın olan heykeltraş gutzon borglum'un projesi kabul edildi. 4 amerikan başkanının yüzleri dağa oyulacaktı. bu başkanlar george washington, thomas jefferson, theodore roosevelt ve abraham lincoln'dur. seçilen başkanlar da yerlilere karşı ırkçı tutumları ve katliamlarla bilinen isimlerdi. hatta roosevelt 'en iyi kızılderili ölü kızılderilidir demek istemiyorum ama bence onda dokuzu öyledir' şeklindeki skandal açıklamasıyla biliyordu. amerikan yerlilerinin soyundan gelenler bugün hâlâ haklarını aramaya çalışsa da milyonlarca dolar getiren bölge için bir değişiklik yapılmayacak gibi.

    https://wannart.com/...gda-4-baskan-rushmore-dagi-aniti

  • sokratik yöntem ile ilgili

    sokrates atina yöneticileri tarafından yunan tanrılarını tanımamaktan ölümle yargılanırken kanıt olarak öğrencilerine soru sorması gösterilmişti.
    peki, büyük düşünürü ölüme götüren soru sorma aşkı nereden geliyor ve biz bundan ne öğrenebiliriz?
    sokrates aslında bugün bizim 'sokratik yöntem' olarak bildiğimiz yolu kullanıyordu. buna göre mantıklı soruları istikrarlı bir şekilde sormak hakikati ortaya çıkaracaktı.
    kendine atfedilen metinlerin diyalog şeklinde olması biraz da bu yüzden. sokrates karşısındakine bir şey öğretmeye ya da nasihat vermeye çalışmıyordu. itiraz edeceği görüşe toptan karşı çıkmıyordu bir süre sonra karşısındaki benzer sorular soruyordu ve bu sorular düşüncenin berraklaşmasını sağlıyordu. fikirler körü körüne benimseniyor üzerine düşünülerek anlaşılabiliniyordu.

    kaynak
    türkçapar, m. h., kahraman, m. s., & sargın, a. e. (2015). bir teknik sokratik sorgulama ile yönlendirilmiş keşif. bilişsel davranışçı psikoterapi ve araştırmalar dergisi, 1, 47-53.

    https://www.intel.com/...teiges/dep-question-socratic.pdf

    (bkz: sokrates kimdir?)
    (bkz: sokratik diyalog)

  • 'fuck' kelimesinin anlamı

    'fuck' kelimesinin anlamı;
    'fornication under control of the king'
    yani 'kral kontrolü altında zina'.
    ingiltere kralı 8.henry tarafından hastalıklar ve savaşların ardından düşen ülke nüfusunu tekrar yükseltmek için insanların birlikte olması anlamına gelmektedir.

  • 24.01.2023 uykusuz dergisi'nin kapanması

    bir kaç gündür görüp, sürekli görmemiş gibi yaptığım haberdir.
    kendimi penguen, uykusuz gibi mizah dergilerini görmüş biri olarak son derece şanslı sayıyor ve bu haberi;
    bu derginin ve yeni mizah dergilerinin, en azından seçim sonrasında tekrar çıkacağını duyduğumda 'oh beee, çok şükür' diyeceklerim listesine ekliyorum.

  • çoklu evren modeli ile ilgili

    çoklu evren modeli veya pilot dalga teorisi gibi kuantum mekaniğinin bazı yorumlarında, atom altı bir parçacığın herhangi bir etkileşimden geçtiği her seferde paralel evrenler oluşabilir. peki bu evrenlerle bir gün karşılaşmamız mümkün mü?

    zaman ve uzayda var olan sonsuz sayıda paralel evren tam bir bilimkurgu konusu. ama gerçekte böyle paralel dünyalar var mı ve günün birinde keşfetmemiz mümkün mü? bazı fizik teorilerinin -en azından kuantum düzeyindeki bazı fizik teorilerinin- paralel evrenlerin varlığına izin verdiğini biliyoruz. ama elbette teoriler teori olarak kaldığı sürece bir ilerleme kaydetmek de pek mümkün değil.

    çoklu evren modeli ve pilot dalga teorisi gibi kuantum mekaniğinin çeşitli yorumlarında evren, kuantum dalga fonksiyonu olarak bilinen tek bir dev denklemle tanımlanabilir. evrenin herhangi bir yerinde bir kuantum (veya atom altı) süreç meydana geldiğinde, bu dalga fonksiyonu ikiye bölünür, yani sürekli olarak yeni paralel evrenler yaratılır. ancak bu teorilerin doğru olduğu hiçbir zaman ispatlanamadı ve geniş çapta kabul görmelerini engelleyen bazı önemli zayıflıkları var. bunlardan biri de ölçüm sorunu…

    kuantum mekaniği, küçük parçacıkların davranışını tanımlayan bir fizik dalıdır. bu mekaniğin gündelik yaşamımızdaki bir tuhaflığı, kimsenin bakana (gözlemleyene) kadar hangi sonuçları aldığından emin olamamasıdır. örneğin, fizik teorisinin kanonik yorumu, elektronların aynı anda birden çok durumda var olduğunu söyler. sonra bir gözlemci bir ölçüm yaptığında, elektron bu olası durumlardan sadece birini "seçer".

    bu fikir oldukça sinir bozucu, çünkü fiziğin bütün amacı, evrenimizdeki nesnelerin nasıl davranacağına dair tahminler yapmaktır. örneğin birisi size bir top atarsa, topun nereye gideceğini tahmin etmek için fizik bilginizi (mesela newton yasaları) kullanabilirsiniz. ama birisi size bir elektron fırlattığında bu elektronun tam olarak nereye gideceğini bilmenizin hiçbir yolu yok.

    bununla birlikte, kuantum mekaniği bize tahminlerde bulunmamız için bir araç veriyor: schrödinger denklemi. schrödinger denklemi, her parçacığa dalga fonksiyonu adı verilen bir şey atar ve bu dalga fonksiyonunun zamanla nasıl geliştiğini açıklar. kuantum mekaniğinin standart resminde, bu dalga fonksiyonu, insanlar onu aradığında parçacığı görme şansının nerede olduğunu açıklayan bir olasılık bulutudur. dalga fonksiyonunun yüksek değerlere sahip olduğu yerde, güçlü bir olasılık vardır ve düşük değerlere sahip olduğu yerde de küçük bir olasılık vardır.

    ancak, bilim insanları bir ölçüm yaptıklarında bu standart resim bir sorunla karşılaşıyor. bakmadıkları zaman, dalga fonksiyonu schrödinger denklemine göre kendi kendine gelişiyor. ancak bilim insanları gözlemde bulunduklarında bu dalga fonksiyonu tabiri caizse "çöküyor" (aslında kayboluyor) ve parçacık olası konumlardan birinde görünüyor.

    bilim insanları bir ölçüm yaptıklarında, parçacığın bir detektöre çarpmasıyla başlayan ve beyinlerinde hareket eden moleküllerin az önce ne olduğunun bilinçli olarak farkına varmalarıyla biten bir dizi dolaşıklığı tetikliyorlar. ancak karışıklıklar burada da bitmiyor: evrendeki her parçacık, diğer tüm parçacıklarla karışarak, kozmosun tamamını bir çırpıda tanımlayan tek bir evrensel dalga fonksiyonuna yol açıyor.

    ama evrensel bir dalga fonksiyonuyla bile, rastgelelik, kuantum mekaniğinde hayatın bir gerçeği olmaya devam ediyor. örneğin bir ekrandan bir elektron gönderirsek ve bunun yüzde 50 yukarı veya yüzde 50 aşağı gitme şansı varsa, elektronun yükseldiği bir evren ve düştüğü bir evren bulunuyor. bu süreç bir kuantum çoklu evreni yaratıyor. esasen her etkileşim, bir düzeyde bir kuantum etkileşimi olduğu için, hayatınız boyunca yapabileceğiniz her olası alternatif seçimi içeren evrenler bulunuyor. aslında, tam şu anda bile sürekli olarak bölünüyorsunuz, her seçiminiz ve her hareketiniz ile kendinizin çoklu kopyalarına bölünüyor.

    burası, çoklu evrenlerin biraz daha tuhaflaşmaya başladığı bir yer, çünkü bölünmelere yol açan sadece bilinçli kararlar değil, her kuantum etkileşimidir. sadece bu makaleyi bir cihazda okuyarak bile, elektronik devrelerin içinde meydana gelen küçük, önemsiz kuantum detayları dışında tamamen aynı olan sayısız evrenin bölünmesini tetikliyorsunuz.

    bu idrak etmesi zor bir düşünce. ama daha büyük bir sorun var. insanlar bilinci kesintisiz olarak deneyimler ve beynin tüm duyusal girdileri bilinçli bir dünya deneyimine entegre etmesi zaman alır. ama sürekli bölünüyor ve parçalanıyorsak, kendi kimliğimizin tutarlı bir tarihini nasıl koruyabiliriz?

    bu zor bir soru. bunun ötesinde, bu fizik teorilerinin hiçbiri, evrenlerin bu bölünmesinin gerçekte nasıl gerçekleştiğini tam olarak açıklamıyor. bu bölünmeler ne kadar hızlı oluyor ve insanlar bunu neden fark edemiyor? ve insanlar, tüm bu bölünen evrenlerle kuantum mekaniğinin olasılıklarını nasıl kurtarıyorlar, başka bir deyişle, evrenler, her kuantum etkileşimiyle ne kadar bölünme üreteceklerini nasıl "biliyor"?

    bu sorular fizikçilerin aktif araştırma alanlarıdır, dolayısıyla kuantum çoklu evreninin gerçekten var olup olmadığı bugün net değil. eğer bu alanda yepyeni bir keşif yapılmazsa da uzun bir süre çoklu evrenlerin varlığından emin olamayacağız demektir.

  • scooterların toplatılması

    eleştirsem mi haklı mı bulsam bilemediğim bir haber
    edit: kadıköy belediyesi scooter şirketlerini 23 ocak günü belediyeye davet etmiş

  • türkiyede mutlaka görülmesi gereken yerler

    bu başlığı eski mesleği rehber olan biri olarak açıyor ve ilk öneriyi yapıyorum
    -kekova (antalya)

  • kaçak tramvay deneyi

    bilinç ve duyguların iletişim halinde oldukları konusu hiç şüphesiz hepimizin bildiği birşey.
    ancak beynimizde ki bazı bölümlerin nasıl iletişim halinde oldukları her zaman merak konusudur.
    örneğin beynimizin 'limbik sistemi' yani duygusal dürtüleri ve hafıza oluşumunu kontrol eden bölüm ile 'frontal korteks' yani beynimizin en son evrilmiş bölümü, bilinçli düşünmeden sorumlu olan bölgesi arasında nasıl bir ilişki kurulduğuna ve bu ilişkide bölümlerin kendi içerisinde nasıl bir ayrım olduğuna yönelik bir çalışmada;

    -harvard'dan joshua greene ve princeton'dan cohen yürüttükleri , çığır açıcı çalismalarda, beynin "duygusal" ve "bilissel" parçalarinin bir sekilde nasil ayristigini göstermislerdir.
    bunun için, felsefenin meshur "kaçak tramvay" problemini kullanıyorlar. bu problemde bir tramvay bes kisinin üzerine dogru gidiyor ve siz be kisiyi kurtarmak için bir kisiyi öldürmenin dogru olup olmadigina karar vermek zorundasiniz. problemin çercevesi burada belirleyici oluyor. bir versiyonda, kolu çekerek tramvayin makas degistirmesini saglyorsunuz. böylece beş kisinin hayatı kurtuluyor ama tramvay diger yoldaki bir kisiyi öldürüyor. ınsanlarin %70 ila %90% bunu yapacaklarini soylüyorlar. ıkinci senaryoda kisiyi kendi ellerinizle tramvayin önüne itiyorsunuz. boylece tramvay duruyor ama ittiginiz kisi ölüyor. ınsanlarin %70 ila %90% bunu asla yapmayacaklarini soylüyorlar.
    oranlar ayni ama kararlar tamamen farkli.-
    robert morris sapolsky-davranış

    kasıt olmaksızın kolu çekerek tramvayın yönünü belirleyen insanların beyinlerinde harekete geçen bölümler, su borusunu değiştirmek için alet çantasına baktığımızda karar verdiğimiz aleti alırkenki harekete geçen bölgeyle aynı. yani dorsal preforantal korteks(beyindeki en rasyonel,bilinçli,faydacı ve mantıklı kısmı).

    ancak birini kendi ellenizle bile bile öldürme fikri, kişilerde dorsal prefrontal korteksi, duygusal sözlerle harekete geçen bir korteks bölgesini, amigdalayı (başta korku olmak üzere duyguların denetiminden sorumlu bölge) ve yine prefrontal korteksin ventral bölümünü yani karar alma sürecinde duyguların etkileriyle ilgili bölümün harekete geçirdiği gözlemleniyor.

  • dede yadigarı olup hala saklanan şeyler

    köstekil kurmalı saat. tam yeşilçam filmi gibi

  • uyduruk unvanlar

    çiçekçi. bilen bilir ankara pavyonlarının bir kesiminde konsomatris ve ilgilinin arasındaki iletişimi sağlayan personel.
    ünvanı çok iyi değil mi? tozlaşmayı sağlayan kişi.)

/ 2 »