en çok favorilenenleri (26)

başlık listesine taşı
  • 14 mayıs 2023 genel seçimleri

    bu yıl itibarıyla tam yarım asırdır bu dünyadayım. siyasetle, devletle iç içe bir ailede büyüdüm. yaklaşık 4 yıl haber muhabirliği yaptım, 90'lı yılların sonunda bir sürü seçim kampanyası takip ettim. birçok mecra için haber çevirisi yaptım. habercilikten ayrılsam da, haberden hiç kopmadım.

    şu ömrümde ilk defa bu kadar güzel, bu kadar umut verici bir seçim kampanyası görüyorum.
    kullanılan müzikler, sloganlar, verilen pozitif mesajlar. hatta şu kalp işareti. göreyim kalpleri diyor kılıçdaroğlu, koca koca adamlar, teyzeler, çocuklar, binlerce insan kalp yapıyor elleriyle. karşı taraf abuk sabuk şeyler söylese bile, kalabalıkların yuhalamasına izin vermiyorlar. medeniyet gözlerimi yaşatıyor.

    sancılı bir birleşme oldu, evet. ama bu kadar birbirinin zıttı düşüncenin, bu kadar egonun bir araya geldiği bir grupta bir takım aksiliklerin olması normal. önemli olan o aksilikleri aşabilmekti. şu son 10 gün içinde çok büyük bir felaket olmadığı sürece aksilikleri aşmayı başardılar diyebiliriz herhalde. en azından görüntüde. ki, bu bile çok önemli bir şey seçmen açısından.

    evet, ilk defa bu kadar umutlu olduğumu hissediyorum bu ülkede. gerçi ilk defa da bu kadar umutsuzluk yaşadığımı hissettiğim için mi emin değilim. bu ülke ilk defa bu kadar bölündü, ilk defa bu kadar batmaya yaklaştı. belki de o yüzden. tek dileğim var, güzel mesajların ve umudun verildiği bu seçim kampanyası amacına ulaşsın, başarıyla sonuçlansın.

    o zaman hayde

  • seçim sonrası stress bozukluğu

    ülkenin yüzde 48'inin yaşadığı durum an itibarıyla. kaynak kendim, çevrem, sokağa çıktığımda konuşulanlara kulak verdiğim insanlar.

    travma sonrası stres bozukluğu bir nevi. çünkü büyük bir travma oldu bu yüzde 48'lik kesime.
    epeydir umutsuz olan insanlara umut aşılanmıştı. hatta o kadar ki, birinci turda bitecekti bu iş. sonuç: tabii ki hüsran. alavere dalavereler ve ülkedeki cehalet hafife alınmıştı.
    aylarca siyasetle yatıp kalkan bizler için hayatta yaşayabileceğimiz en büyük travmalardan biri oldu. çünkü biz o umudu, diğer tarafa oy veren, aç, çoluğuna çocuğuna mont bot alamayan, kalorifer yakamayan, adaleti sadece kadın ismi olarak bilen insanların iyiliği için de beslemiştik. meclise giren hüdapar ve refah partisine rağmen, ülkedeki kadınların ve çocukların korkmasına gerek kalmayacaktı.

    umut çok tehlikeli bir şeydir derlerdi de inanmazdım. zira insan umut olmadan yaşayabilir miydi? yaşayabiliyormuş demek ki. şu son birkaç hafta bunu gösterdi. herkes kabuğuna çekildi. çıkacağız elbet o kabuktan ama eski biz olacak mıyız? hiç sanmıyorum.

    halbuki cahit zarifoğlu'nun dediği gibi:
    "alt tarafı bir çiçek koklayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp, sevip gidecektik bu dünyadan. nasıl kötü bir zamana denk geldi ömrümüz... vicdansızların, sapıkların, katillerin, nefretin, cehaletin ortasına düştük!"

  • sinan oğan

    eğer olursa, ikinci turdaki desteğini satılığa çıkarmış "milliyetçi". atatürk'ün kurduğu cumhuriyeti yıkmak için çabalayan, kadınlara, çocuklara, hayvanlara düşman bir ittifakla, 1-2 bakanlık uğuruna anlaşmaya ve ülkeyi daha da karanlığa sürüklemeye razı yani.

    buyurun buradan yakın

    bir de gençlere çağrıda bulunuyor. yedi yıl daha bu düzen devam ederse genç diye bir şey kalmayacak ülkede. kalanlarsa, o kapıya koymaya vaat ettiği suriyeliler ve afganlar olacak.

    siyaset ne acayip şey yav. herkes gerçek yüzünü eninde sonunda gösteriyor. tabii bir yedi yıl daha oğan ve özdağ ekibi yesin ülkeyi, neden olmasın ki?

  • gnu

    bir tür afrika antilobu. latincesi connochaetes taurinus. aynı zamanda wildebeest olarak bilinir.

    şöyle bir hayvandır işte. açlıktan kaburga kemikleri sayılan afrika toynaklısı gibi durur. 250 kiloya kadar çıkabilen bu hayvanlar, saatte 45-50 km hızla koşabilirler. tabii afrika ovalarındaki neredeyse tüm etobur avcı hayvanların maması oldukları için bu hıza ihtiyaç duyarlar.

    aslan, çita, vahşi köpek ve sırtlan gibi avcılardan korunmak için gruplar halinde yaşarlar. ayrıca diğer boynuzlu hayvanların aksine, savunma mekanizması olarak da dişilerde de boynuz olur.

    bebeleriyse çizgisiz doğar ve 2-3 ay içinde çizgileri oluşmaya başlar. bir gnu'nun ortalama ömrü 20 yıl civarıdır.

  • muharrem ince

    şu işi kendisini ve ailesini rezil etmeden, milletin diline düşmeden, oy pusulaları bastırılmadan yapsaydı bir şeye benzerdi. işte o zaman atatürkçü, ülke sevdalısı laflarına inanabilirdik belki.

    hadi canım, tarihin tozlu sayfalarındaki yerin seni bekliyor. aptal dansını ve egonu da al git.

  • facepalm

    ingilizce bir ifade. face=yüz, palm=avuç... tek elle yüzün, daha doğrusu alnın kapatılmasıdır. şu hareket...

    hani çok saçma bir harekete veya söze tanık olursunuz da, ne kadar aptal olduğunu kelimeler ifade etmez ya? hah, işte o kelimelerin yerini bu hareket alır. hey yarabbim, akıl fikir ver, ben senin adına utandım, beyin terk, allah seni bildiği gibi yapsın anlamına gelir.

    bu hareketin emojileri bile var artık. mesajlaşmada bile allah seni bildiği gibi yapsın diyebiliyorsunuz öyle demeden.

    saçmalık tavan yaptığında ve tek el yeterli gelmediğinde double facepalm girebilir devreye. işte böyle...

  • iucn red list

    1948 yılında kurulan, çevreyi ve doğayı korumayı amaç edinmiş international union for conservation of nature (iucn) tarafından soyu tükenmeyle karşı karşıya olan bitki ve hayvan türleri için 1964 yılında oluşturulmuş ve güncellenen liste.

    bu "kırmızı liste"nin amacı, koruma meselelerine kamunun ve siyasetçilerin dikkatini çekmek ve koruma girişimleri için uluslararası camiaya yardım etmektir. kırmızı liste ayrıca biyoçeşitliliğin durumuyla ilgili en geçerli rehber olarak kabul görmektedir.

    www.iucnredlist.org

    kırmızı listeye göre, 27,000'den fazla tür tehlikededir. amfibilerin %40'ının, memelerin %25'inin, kuşların %14'ünün, kozalaklı ağaçların da %34'ünün soyu tükenmeye yakındır. kırmızı listenin kategorileri şöyledir:

    tablo


    ex: (tükenmiş): kuşkuya yer bırakmayacak delillerle soyu tükenmiş olduğu ispatlanan türler. örneğin dodo kuşu.

    ew: (doğal ortamında tükenmiş): vahşi yaşamda soyu tükenmiş, fakat diğer alanlarda (yetiştirme veya sergileme amaçlı) varlığını sürdüren türler. güney çin kaplanı, mavi makav papağanı, pinta adası kaplumbağası.

    cr: (kritik tehlikede): vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi had safhada (extreme) olan türler. vaquita, beyaz balina, siyah gergedan, dağ gorili, çita, kaplan, leopar, yaz yaz bitmez.

    en: (tehlikede): vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi çok büyük olan türler.

    vu: (hassas): vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türler.

    nt: (neredeyse tehdit altında): şu anda tehlikede olmayan fakat yakın gelecekte vu, en veya cr kategorisine girmeye aday olan türler.

    lc: (asgari endişe): yaygın bulunan türler.

    dd: (yetersiz veri): üzerinde yeterli bilgi bulunmayan türler.

    ne: (belirlenmedi): şimdiye kadar yukardaki kriterlere uygunluğu değerlendirilmemiş türler.

    türkiye de biyoçeşitliliği sayesinde iucn'in önem verdiği ülkelerden biridir. kuşlar için iki büyük göç rotası üzerinde olmasının yanı sıra, 4000 tür omurgasız ve 70'i balık olmak üzere 100'den fazla omurgalı hayvan sadece türkiye'de yaşamaktadır (endemic).

    sayfasına girip biraz göz atmak bile insanın içini sıkıştırmaya yetiyor... yeni bir kitlesel yok oluşa hızla gittiğimizi görmemek imkânsız.

  • tonik

    genelde bazı içkilere, kokteyllere katılan ama bazı insanların içine limon falan sıkarak sade de içtiği acımtırak alkolsüz içecek. ayrıca cilt bakımında da, cildi sıkılaştırmak ve gözenekleri küçültmek için kullanılır.

    acı tadı, içinde bulunan kinin maddesinden kaynaklanır. 18'inci yüzyılda hindistan'daki ingiliz askerleri sıtmayı tedavi etmek için kinin tozu kullanırlarmış. ama tadı o kadar acıymış ki, tek başına kullanmak imkânsızmış. bu yüzden de maden suyuna katıp, içmeye başlamışlar. böylece ortaya tonik denen bir içecek çıkmış. daha sonra dönüşte de toniği, cin çılgınlığının yaşandığı avrupa'ya getirmişler ve cine eklemeye başlamışlar. cin tonik de ortaya böyle çıkmış. *

  • bir oy tip'e bir oy kemal'e

    ihmallerle dolu çorlu tren kazasında 9 yaşındaki oğlunu kaybeden mısra öz'ü,
    haber peşinde koşarken öldürülen metin göktepe'nin ablası meryem göktepe'yi,
    gezi ve birçok başka haksızlığa karşı savaşan avukat can atalay'ı,
    yandaş medyaya ilk karşı duranlardan biri olan ve kendini kapının önünde bulan irfan değirmenci'yi,
    uzun zamandır kimsenin vermediği umudu, karanlığa batmış halka veren genel başkan erkan baş'ı,
    meclis kürsüsünden bıyıklılara kök söktüren sera kadıgil'i,
    çürümüş düzene karşı ses çıkartmak için düzenlenen çoğu protestoda en önde dağ gibi duran barış atay'ı,
    ve 14 mayıs 2023 genel seçimlerinde aday olan diğer onlarca ismi meclise göndermek için olması gerekendir.

    haklarımızı var güçleriyle savunmaya çalışacaklarından zerre şüphem yok. bay kemal ve chp'yi bir kenara koyarak, keşke aynı şeyi diğer muhalefet partileri için de söyleyebilseydim. gerçi chp'yle kavgam başka bu seçimlerde. (bkz: sadullah ergin)

    bu arada, şahsen benim yapamayacağım eylemdir. zira, ankara 1. bölge'de aday göstermediler ve canım çok sıkkın.

  • büyük beyaz köpek balığı

    latince adı carcharodon carcharias olan, boyu 6 metreye ağırlığı 1.7 tona kadar ulaşabilen, denizlerin en büyük avcı balığı. atalarının 3.6 milyon yıl önce soyu tükenen megalodon olduğuna inanılıyor.

    denizin taşlı dibinde kamufle olabilmesi için gövdesinin üst yarısı gridir ve ismini de alt yarısındaki beyazlıktan alır.
    suyun içinde 25 kilometre hızla yüzebilir ve üç kilometre uzaktan bir damla kanın kokusunu alabilirler. çoğu diğer köpek balığının aksine sıcakkanlıdır ve yavrularını doğururlar. ama diğer sıcakkanlı hayvanların aksine, yavrularıyla bir bağ oluşturmazlar.

    büyükbeyaz köpek balıkları tam bir avlanma makinesidir. lorenzini ampülü denilen ve çok sayıda kanalcıktan oluşan duyu organı sayesinde avlarının elektromanyetik alanını algılarlar ve harekete geçerler. çenelerinde 48'e yakın diş bulunur ama dişler sadece bununla sınırlı değildir. çenelerinde ayrıca yatay olarak 3-4 sıra diş daha bulunur. avlarını ısırdıklarında kaçmalarını zorlaştırmak ve kırılan dişlerine yerine geçmeleri için.

    köpek balıkları kafalarının iki tarafında olan gözleriyle neredeyse 360 derecelik bir görüş alanına sahip olurlar. retinalarında bulunan tapetum lucidum sayesinde kediler gibi loş ışıkta karanlıkta rahatça görürler ve ışık vurduğunda gözleri de parlar. büyük beyazların, avlarına saldırdıkları sırada, göz küreleri arkaya doğru yuvarlanır ve böylece saldırı sırasında hasar almaktan korunur.

    dünyanın en eski canlılarından biri olan büyük beyaz köpek balıkları zamanla kendi dna'larını onarabiliyorlar. bu sayede birçok hayvanın aksine, hastalıklara ve kansere karşı çok dirençli olup, uzun ömürlü olabiliyorlar. bilimciler bu köpek balıklarının genomunu ve dnalarını inceleyerek, insanoğlu için de bir takım çareler geliştirmeyi umuyorlar.

    son yıllarda ise, güney afrika'nın false körfezindeki seal adasında, büyük beyaz köpek balıklarının sayısının büyük ölçüde azalması ekostistemde büyük değişikliğe yeni bir yırtıcı köpek balığı türünün baskın çıkmasına yol açtı. sevengill, yani 7 solungaçlı köpek balıkları bölgede hakimiyet kurmuş durumda. ancak bu değişikliğin sonuçlarının bölgeyi nasıl etkileyeceği henüz bilinmiyor.

  • balina aydın

    türkiye'nin en iyi tanıdığı beyaz balina. aydın, 25 ocak 1992'de gerze sinop'ta ortaya çıkmış ve kısa bir sürede sadece türkiye'de değil, tüm dünyada tanınır hâle gelmişti.

    işte burada

    aydın, gerze limanı yakınlarında balıkçılara yanaşmış, yiyecek istemiş ve gerze'den ayrılmayarak, kısa bir sürede yerli halkın sevgilisi haline gelmişti. o zamanlar aydın'ın rusya'daki bir akvaryumdan fırtına vurduğunda kaçtığı söylense de, kanadalı deniz memelisi uzmanı pierre beland'a göre, hükümetten bazı yetkililerin onu arayıp, bir beluga'nın karadeniz'de yaşamasının normal olup olmadığını sormuştu. bunun üzerine türkiye'ye gelen beland, beluga'nın dişlerinin iyice tıraşlandığını ve getir götür numaralarını çok iyi bildiğini görmüştü. bu tür özellikler donanma tarafından eğitilen başka balinalar ve yunuslarda da görülüyordu.

    daha sonra "aydın'ı ne yapalım" tartışmaları başlamıştı. bir kısım uzman, bering denizine götürme fikrini savunurken, başka bir grup da hayvanın fazlasıyla insan canlısı olduğunu ve doğada kendi başına hayatta kalamayacağını, hatta avcılar tarafından kolayca vurulabileceğini savunmuştu. en sonunda aydın'ın olduğu yerde bırakılmasında hemfikir olunmuştu. ancak dönemin hükümeti bu tavsiyeye uymayarak rus hükümetine aydın'ı tekrar yakalama ültimatomu vermişti. gerze halkı ve hatta greenpeace bile bu kararı şiddetli bir şekilde protesto etse de, nisan ayının başında ukrayna bayraklı bir araştırma gemisi aydın'ı bulmuş ve 45 dakika süren bir mücadelenin ardından, alıp götürmüştü.
    aydın'ın geri götürülmesini protesto eden halka, aydın'ın marsa adlı eşiyle daha mutlu olacağı söylenmiş ancak öyle bir balinanın olmadığı daha sonra ortaya çıkmıştı.

    bir ay sonra associated press, aydın'ın olduğu yeri bulmuştu. ukrayna'da bir akvaryumda, donanmadan başka bir beluga'yla birlikte gösteriler yapıyordu. ancak sovyetler birliğinin dağılması üzerine ekonomi çok sıkıntılıydı ve akvaryum büyük zarardaydı. aydın'ı türkiye'de incelemeye gelen uzmanlardan emilio nessi aydın'ın serbest bırakılması için akvaryumla pazarlığa girişti. akvaryum, aydın için 60 bin dolar istemişti çünkü japonya'da belugaların gittiği fiyat buydu o yıllarda. pazarlıklar devam ederken kasım ayında bir fırtına daha vurmuş ve aydın bir kez daha kaçmıştı. akvaryum bu sefer aydın'la ilgili bilgi verebilecekler için 3,500 dolar ödül vaat etmişti. şubat 1993'te aydın bir kez daha gerze'ye döndü. çevre bakanlığı bu sefer, aydın'ın türk suları içinde yakalanmasını yasakladı. aydın 17 temmuz'a kadar günlerini onu besleyen turistler ve dalgıçlarla sinop'ta geçirdi ve en son bir festival sırasında görüldü. 1994 yılında bulgaristan kıyılarında bir beluga görülse de, aydın olup olmadığı asla tespit edilemedi.

    haberi burada

  • introvert

    carl jung'un geliştirdiği bir kavramdır. toplumun çoğunun çok yanlış anladığı insan özelliğidir. antisosyal veya asosyal kavramlarıyla çok karıştırılır. introvert'ler asosyal değildir. sosyalleşmeyi severler ama azar miktarda insanlarla, azar süreler için.

    misal, ben fazla kalabalık ve gürültülü bir ortamda fazla kaldığımda dayak yemiş gibi oluyorum. hani konsere gidersiniz, eve döndüğünüzde kafanız zonkluyor olur ya? öyle işte. eve zor atıyorum kendimi. "too much peopleing" tabiri cuk oturuyor bence buna. sonra kendimi tekrar şarj etmek için biraz yalnız vakit geçirmem gerekiyor. kitap okuyarak, dizi izleyerek, yemek yaparak, uyuyarak veya sevdiğim ne olursa.

    tek çocuk olmanın getirdiği bir şey galiba. anne ve babam devamlı bir takım sosyal faaliyetlerde olurlardı ben küçükken. yalnız kalırdım çoğu zaman. oyalanacak bir kardeşim de olmadığından, kendi kendime yetmeyi, sıkılmamayı öğrendim. sık sık ülke değiştirip taşındığımız için, çok arkadaşım da olmazdı. hep kendi başımaydım. aynı alışkanlıklar yetişkinliğimde de benimle kaldı herhalde. işimi de evden yaptığım için insanlar çoğu zaman "ay sıkılmıyor musun bütün gün evde, çıksana dışarı" diye zorlar beni hep. "gel kafede birlikte çalışırız" en çok duyduğum davettir. o iş öyle olmuyor işte.

    o yüzden lütfen, introvert'leri sosyalleşmeye zorlamayalım, onlar kendilerine neyin iyi geldiğini, inanın ki sizden daha iyi bilirler ve çok da iyi birer dost olurlar.

  • 28 mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı seçimi

    tip, emek ve özgürlük ittifakı çatısı altında kendi listesiyle seçime girdi,
    yrp ise cumhur ittifakı çatısı altında kendi listesiyle seçime girdi.

    yrp meclise 5 milletvekili sokarken, tip 4 sokabildi.

    ikisi tabii ki doğrudan rakip değildi ama ülkenin genel seçmen profilini göstermeye yeter bence.

    aşılar kuyruklu bebek yapıyor demek için basın toplantısı düzenleyen ve neredeyse "kadının hiçbir hakkı olmasın" diyecek bir partiyi, herkese hak, adalet ve özgürlük diyen bir partiye tercih ediyorlar, sırf dindar olduğu için. yoksa bu parti neyi savundu ki bugüne kadar?

    daha fazla bir şey diyemiyorum. aysun'un hakkını çok yedik. kızı prof yapmak lazımdı.

  • sinan oğan

    bak, bak bak, şark kurnazına bak. sözleri çarpıtılmış, ha? ilk sözleri de tehditti, bu da tehdit.

    ilk açıklamada, bakanlık vermezseniz, nah size oy demişti,
    ikinci açıklamasında, eleştirmeyin lan beni, nah size oy dedi.

    yalan mı?

    hatırlayalım iki açıklamayı da:

    1-"seçim ikinci tura kalırsa masaya bedavaya oturmayız. bakanlık, cumhurbaşkanı yardımcılığı gibi taleplerimiz olacak. olursa katılırız olmazsa, anlaşamazsak yolumuza bakacağız..."

    2-"twitter'daki sevgili muhalif seçmen,
    seçimlere bir gün kala konuşmalarımı bağlamından koparıp bize haksız itham ve saldırılarda bulunduğunuza göre seçimlerin ikinci turunda bizim seçmen tabanımızın desteğine ihtiyaç duymayacaksınız sanırım. şu ana kadar cehennemin kapılarını kapatacağız" sözü sizin için bir anlam ifade etmiyor sanırım. eğer biz ikinci tura kalamazsak bizim seçmen tabanını şimdiden küstürerek ikinci turda çok kıymetli olacak sinan oğan seçmen tabanını ikna etmeniz gerekmeyecek mi?"

    bir gün içinde, aynı kişi veya konuyla ilgili ilk defa iki farklı girdi yazmak zorunda kalıyorum. bu da onun ayıbı olsun.

  • mikroevrim

    mikroevrim bir türün kendi içinde yaşadığı değişikliklerdir. yeni bir türün yaratılmasına neden olan değişiklikler değildir. mikroevrim aynı zamanda varyasyon olarak da bilinir. doğal yoldan yani doğal seleksiyonla veya insan eliyle yani yapay seleksiyonla gerçekleşebilir. mikroevrim gözle görülüp, gözlemlenebilir bir şeydir.

    doğal seleksiyonla gerçekleşen mikroevrimin en büyük örnekleri, bakterilerin zamanla antibiyotiklere direnç geliştirmesi veya darwin'e göre güvelerin sanayi devrimi sırasında renk değiştirmesidir.

    19'uncu yüzyılın başında ingiltere taşrasında sanayi devrimi tam gaz sürüyordu. fabrikalar bol bol kömür yakıp, bacalardan is püskürtüyordu ve bu yüzden de londra ve manchester arasındaki ağaçlar kararmaya başlamıştı. bu, açık renkte olan biston betularia güveleri için kötü bir haberdi.
    normal renkli ağaçlar üzerinde arka planda müthiş bir şekilde kamuflaj olabilen güveler, ağaçların kararmasından dolayı cıscıbıldak ortada kalıp, kuşlara kolay yem olmaya başladı.

    ancak üstünden on yıllar geçtikçe, koyu renkli güveler türemeye başladı.
    bu mutantlar aynı türe aitti ama normal renklerini bırakmış, ağaç kabuklarının üstünde tekrar göze çarpmayacak koyu renklere bürünmüştü ve yüz yıl sona ermeden, manchester'da beyaz güve neredeyse kalmamıştı artık. ingiltere'de hava temizlenip, ağaçların rengi tekrar açılınca, siyah güveler tekrar yok olmaya başladılar.

    yapay seleksiyonla gerçekleşen mikroevrime örnek olarak da, bir hayvan ya da bitki yetiştiricisinin genleri manipüle ederek özel bir tür ortaya çıkartması gösterilebilir.
    bunun bir örneği de, hardal bitkisinden karnabahar, brokoli ve lahana'nın üretilmesidir.

/ 2 »