• aylarca, hatta bazen yıllarca peşinizden koşmuş olsun. bu çok mühim bi nokta. o dönemde koşullandıracaktır kendisini sizin ne kadar değerli olduğunuz konusunda. ilerleyen dönemde bunun çok avantajını görürsünüz.

    pahalı bir sevgili olun. sürekli masraf çıkarın. hiç aralıksız. her gün sizin için bir şeyler alması gereksin. adamın/kadının kazancını hiç çekinmeden eritin. normal zamanlarda zaten eritin, bi de bazen keyfinize göre hiç öngöremediği masraflar da çıkarın, kredi kartını diplettirin. atıyorum, hasta olun durduk yere. ama öyle habersizce atlatıp geçireceğiniz türden değil. onun da haberi olsun ve sizi hastaneye götürmek zorunda hissetsin kendini. özel hastane sahibinin sağlık bakanı olduğu memlekette de ordan zaten işlemin gerisini hallederler. acımayın. ne kadar masraf çıkarırsanız o kadar kıymetli olursunuz. sizden vazgeçer diye korkmayın. yok öyle bişey.

    ilişkinin ilk gününden itibaren işlere, yemeklere filan katiyyen elinizi sürmeyin. hepsini ama istisnasız hepsini ona yaptırtın. öte yandan her şeyin sizin istediğiniz anda olmasını da mecbur tutun. misal canınız yemek mi istedi? yemek gelene kadar kafasını şişirin (burada başka bir fiil daha gerçekçi olurdu, lakin ayıptır). saate filan da bakmayın. gece 4'se gece 4. işi ne? yapsın.

    uğraşıp yapıp önünüze koyduğu yemekleri bazen sırf kapristen yemeyin bırakın öylece. bunu da tamamen rastgele yapın ki kestiremesin. ona göre hazırlık yapamasın. iyice kafası allak bullak olsun.

    ama yemeği yemeye karar verdiniz diyelim. sen yemek yaptıysan ben de gözlerine bakma lütfunu gösterdim der gibi gözlerinin içine bakın yerken. ama sizinle konuşmaya filan çalışırsa o anlarda, esneyin, gözlerinizi kapatın, hatta uyuklayın ki ne kadar sıkıcı olduğunu anlasın haddini bilmez.

    canınız öyle istediğinde adamın/kadının hayatının orta yerine sıçın çekinmeden. hiç utanmadan hem de. hatta sıçtığınız yetmez, bir de sıvayın. unutmayın ki size ne kadar invested olursa o kadar bağlanır. uğraşsın toparlasın. utanmayın valla.

    arada bir kısa süre de olsa güleryüz gösterin. canınız istediğinde şirin, tatlı biri olma potansiyeliniz vardır diye düşünüyorum. istismar edin bu potansiyeli. sizden 3 dakka tatlılık görecek diye 33 saat nöbet beklemesi gerekebileceğini gösterin ona.

    sizden başka bir şeyle ilgilenmek istediğinde müsaade etmeyin. netflix bile seyredemesin. ne zaman 5 dakka boş vakti olduğunu düşünse 2. dakkaya gelmeden ilgi budalalığınızı arşa vurdurun. zaten bu evrende sadece siz varsınız. başka neyle ilgilenecekti ki köle isaura?

    iletişimde hep dinlenen taraf olun, asla dinleyen taraf olmayın. canınız ne isterse, ne zaman isterse, o şeyi o anda yapması gerektiğini öğrensin. ondan gelecek talepleri, dilekleri hiç umursamayın. öte yandan, kendi taleplerinizi de biraz gizemli bi şekilde iletin. canınız eğlence mi çekiyor, yemek mi çekiyor, temas mı çekiyor, pek emin olamasın. sizi tatmin etmek için panikle bütün düğmelere bassın dursun.

    hayatını domine edin. bir yere mi gidecek? bir toplantısı mı var? arkadaşlarıyla mı buluşacak? sizi hesaba katmadan plan yapamasın. hatta arkadaşlarından da uzaklaştırın. her şeyin merkezinde siz olun. bkz. yukarıdaki köle isauralı paragraf.

    "ya bu nasıl bir liste? bunların onda birini yapsak kapıya konuluruz" diye düşünmeyin. tüm bunları ve daha beterlerini yapsanız da, o minnak başınızı omzuna yaslayıp gazınızı çıkarttırırken uyuyakaldığınızda körkütük aşık olmayacak adam/kadın yoktur.

  • muhatabını iyi tanıyıp, onunlayken onun sevdiği kıvamı tutturmaya çalışarak davranmak olabilir.