• ali babacan'ın siha ile ilgili açıklamaları gündemde haddinden fazla yer tuttu. ben de babacan'ın değerlendirmesine akılcı ve eleştirel bir bakışla yaklaşmak istedim.

    güncel dille: ali babacan'ın siha ilgili açıklamaları nedir ne değildir? bunu iyiden iyiye söküp eleştirmekte fayda var.

    öncelikle ali babacan'ın siha ile ilgili açıklamalarına bir bakalım.[https://twitter.com/...tecom/status/1614948395596013569]

    ali babacan sihalar hakkında basitçe " bu projeler bizim gururumuzdur, ihraç edilerek ülkeye büyük katkı sağlanmaktadır, gelişmeler de ümit vericidir" diyor.

    ancak bu projelerin yapımlarında ve ilerlemesinde daha iyi sonuçlar olması için daha fazla rekabetin ve daha fazla girişimcinin alana girmesi gerektiğini söylüyor. her zaman söylediği "rekabet olmazsa rehavet olur" lafının arkasında duruyor aslında.

    konuşmasının tamamını dinlediğimizde özellikle dışişleri bakanlığı yaptığı zamanlardan ülkemizin siha eksikliğinin operasyonları ne kadar zorlaştırdığını ve ülkemizde siha üretiminin teröre karşı mücadelede ülkemizin elinin ne kadar güçlendirdiği en iyi kendisinin bildiğininden bahsediyor -ki haklı.

    peki bu kadar basit ve ülkeye faydası olan açıklamalar neden gündem oluşturuyor? önce kimlerin bu açıklama sonrası ortalığı karıştırmaya başladığına bakalım.

    öncelikle baykar'ın açıklaması'na bakalım. selçuk bayraktar "baykar, birilerinin kirli siyasi ajandalarına malzeme olacak bir müessese değil. buna izin vermedik, vermeyeceğiz! iftiralara karşı hakkımızı sonuna kadar savunacağız" diyor. hangi iftira? baykar rekabet etsin sadece onların tasarımları değil diğer tasarımlar da gelişsin, ülke en ucuza en iyi dronu üretsin demek mi iftira? devletin kaynaklarının etkili ve verimli kullanılması yönündeki çıkış mı damat hazretlerini rahatsız ediyor? mamaların kesilmesi karşısında nasıl ki reza zarrab'a yaptıkları gibi bayraklara sarıp rüşveti, çürümeyi ve pişkinliği türk bayrağı ile aklamaya çalışıyorlarsa aynı şeyi şimdi de baykar şirketi üzerinden yapıyorlar.

    peki rahatsız olan başka kimler var? krizlerin ortağı elbette. durmuş saati koltuğunu koruma karşılığında tıkırdamaya başlayan, kendi gencinin cenazesine katılmayan, doğu perinçek'in fikir ortağından. cümlesi şu şekilde "kimler gocunuyorsa onlar küresel emperyalizme ruhlarını satan ilkesizlerdir." yani devlet, kaynaklarını daha verimli kullansın ve sanayide rekabet ile birlikte daha çok ve çeşitli ürünler üretilsin, savunma sanayimiz dünyayı domine etsin demek bahçeli'nin gözünde küresel emperyalizme teslim olmak anlamına geliyor öyle mi? ülkenin kaynaklarını üç beş yandaşa dağıtmak normal, devletin kadrolarını sırf tabana kadro yaratmak için "liyakatsiz bizden"lerle doldurmak vatana hizmet ama parayı çarçur etmeyelim deyince emperyalizme ruh satmak! bu ülkede idareciler hiç bu kadar yüzsüzleşmemişti!

    bir diğer eleştiri nereden geliyor? destici kardeşten. hani sadece fazladan ses olması gerektiği zaman kendisine laf düşen, yükselen et fiyatlarından kuzu keserek kaçan ve vasfı nedir tam olarak bilinmeyen bu arkadaştan. bu arada ekşici geleneği iqsözlük'te upgrade ediyorum ve şu şekilde güncelliyorum mustafa destici tam olarak kimdi? başlığa gitmenize gerek yok, bir diğer lüzumsuz diye bilseniz kafi. peki ne demiş bu lüzumsuz?

    "anlaşılıyor ki abd, emperyalistler, pkk, ermenistan ve yunanistan'la birlikte, 'bilderberg çocuğu' diyeceğim, bilderberg toplantılarından sadece etkilenmekle kalmamış onların aynı zamanda esiri olmuş ali babacan da rahatsız. istiyorlar ki türkiye kendi uçağını, bombasını, iha'sını, siha'sını üretmesin, emperyalistlere muhtaç kalsın. o günler geçti ali bey!" buradaki edepsizliğe mi yanalım, buradaki mantık hatalarının sefaletine mi yanalım, bu cümlelerdeki fanatik tarafgirliğe mi yanalım, yoksa ali babacan'ın siha açıklamalarının birilerinin mamasını fena keseceğinden korkan bu çürümüş kafanın siyasetteki gücüne mi yanalım? sayın destici'ye seslenmek istiyorum; eğer rekabete yandaş değilseniz sizin için sosyalist diyebilir miyiz mustafa bey? siyaset bilimi diye iktisat diye iki bilim yapmış gavurlar bir göz atmak ister misiniz yoksa beyninizi kullanırsanız sizi de "emperyalistlere sattı ülkeyi!" diyecekler diye mi korkuyorsunuz?

    geçelim. sırada kim var? hulusi. hulusi akar kim demeye gerek yok, hani biliyorsunuz emrindekilere esir düşen, kendi komutası altında darbe girişimi örgütlenirken ne yaptığı bilinmeyen, özgür özel'in hakkını aslan gibi verdiği şu "komutan". buradan efsaneyi hatırlayabiliriz. peki ne demiş bu silah arkadaşlarının hakkını helal etmediği komutanımız ve bakanımız? "anlamsız bahanelerle tsk'nın komuta kademesini hedef alanları, haksız ve ölçüsüz açıklamalarla kendi siyasi polemiklerine konu etmek isteyenleri, tsk'nın başarılarında büyük pay sahibi olan iha/siha'lar ile onları üretenlere çamur atanları kınıyoruz ve asil milletimizin takdirlerine havale ediyoruz.".

    nasıl bir çamur atılmış ondan bahsetmiyor. ali babacan'ın siha hakkındaki açıklamalarının anlamı üzerine konuşmuyor. ali babacan'ın hangi önerisinin türkiye'nin silah sanayiine zarar vereceğini açıklamıyor. ne yapıyor peki? aklının önüne yandaşlık, tarafgirlik koyuyor. ben de konuşmuş olayım haberlerde çıksın diyor. hazır bir manipülasyon fırsatı yakalamışken çorbada tuzum bulunsun diyor. sizi biz affedeceğiz sayın hulusi akar, ancak türk subaylık ruhu affetmeyecek.

    netice itibarıyla konunun kimler tarafından nasıl gündeme getirildiği bize ali babacan'ın siha açıklamalarını nasıl anlamamız gerektiği konusunda muhteşem ipuçları veriyor. öncelikle anlıyoruz ki yolsuzluklarının farkındalar ve aşırı derecede korkuyorlar. ikinci olarak koca koca adamların fanatiklikleri ve güçten düşmeme ihtirasları öyle bir seviyeye gelmiş ki son derece açık olan bir konuşmayı bile anlamayacak kadar idrakle mesafeli olmayı gururlarına yedirebiliyorlar. üçüncüsü memleketin yararına tek bir amaçları yok. rekabetin, denetimin, kaynakların tarafsız ve verimli kullanımının türk savunma sanayisini güçlendireceğini bildikleri halde ona karşı çıkıyorlar. dördüncüsü kurulmuş bebek gibiler. birileri bunların düğmesine basıyor ve hepsi mal bulmuş mağribi gibi konunun üzerine atlayarak dezenformasyona ve manipülasyona katkı veriyorlar.

    ama umutsuzluğa kapılmaya gerek yok arkadaşlar. bu sene bitmeden kabustan uyanacağız. antik çağlardan bize kalmış bilgeliği asla aklınızdan çıkarmayın "mutluluğun sırrı özgürlük, özgürlüğün sırrı cesaret!"