• 12 eylül denince en çok hatırlanan isim. nüfus kağıdına göre 1961 şebinkarahisar doğumlu, gerçek doğum tarihi tartışmalı, halkın kurtuluşu örgütünden, ankara yapı meslek lisesi öğrencisi.

    2 şubat 1980 tarihinde ankara aşağı ayrancı'da bir öğrencinin öldürülmesini protesto için toplanan gruba askeri inzibatlar (o dönem sıkıyönetim olduğu için as.iz.ler polislerle beraber çalışıyordu) müdahale edince çatışma çıkar. silahlı çatışmada giresun çamoluk nüfusuna kayıtlı inzibat askeri zekeriya önge vurulur. cinayet şüpheleri kalabalığa ateş ederken yakalanan mitingin korumalarının, bunlardan da erdal'ın üstünde toplanır. erdal hakkında cinayetten hızla dava açılır ve dava bir buçuk ay içinde idam cezasıyla neticelenir. avukatların yaş küçüklüğünden olay yeri teşhisine kadar ileri sürdüğü itirazların hepsi reddedilir. neticede 13 aralık 1980 gecesi ulucanlar cezaevinde idam edilen erdal eren karşıyaka mezarlığında defnedilir.

    özellikle erdal'ın henüz reşit olmadığı iddiaları çokça dillendirilmiştir. halen "idam edilmesi için yaşı büyütüldü" falan yazar. bunun alakası yok, zira nüfus kaydındaki değişiklikler mahkeme kararıyla yapılır. idare bir de "şahsın asılabilmesi için tashihine" diye mi dava açmış? erdal eren'in resmiyette doğum tarihi eylül 1961. ama ailesinden avukatlara "bir an önce okulunu bitirsin diye nüfusa biraz büyük yazdırdık" denmiş ve avukatların bu taleplerine işte ret cevabı verilmiş. daha sonra da kemik ölçümüne bakılarak "18 yaşında olabilir" türü bir karar verilmiş. gerçek doğum tarihi ise birçok sitede 1963 yahut 1964 olarak görülüyor ama muhtemelen avukatının iddia ettiği "mart 1962" en doğruluk payı yüksek tahmin olacak... hal böyleyken kemik ölçümü üzerinden "18 yaşında görünmesi" doğru olsa gerek. ayrıca erdal eren'in gerçekten o inzibatı vurup vurmadığı da tartışmalıdır (ülkücüler sadece mahkeme kararı üstünde durur, solcularsa sadece yaş büyütme iddialarına saplanır, davadaki şaibeler eksik kalır). davaya bakan askeri yargıtay üyelerinden biri delilleri değerlendirerek kesin bir hükme varılamayacağını, kendi görevli olduğu dairenin de bu yüzden kararı bozduğunu ama yukarıdan gelen bir emirle kararın kesinleştiğini anlatmaktadır.