mutena: seçkin, özenilmiş.
fersude: perişan olmak
temdit: yenilenmek
temlik: devretmek
dermeyan: ortaya çıkmak
müşahhas: somut
mücerret: soyut
safderun: saflığından dolayı kolayca aldanabilen
istifhah etmek: küçümsemek, alay etmek, hafife almak
tahkir etmek: onur kırıcı söz söylemek
muayede: karşılıklı olarak birbirinin bayramını kutlamak.
sunturlu: debdebeli, gürültülü.
muhayyile: hayal kurma gücü, hayal.
zevahir: dış görünüş, dış yüz.
mültefit: güler yüz gösteren ilgilenen.
zemheri: 22 aralık 31 ocak arası yılın en soğuk zamanı.
mizaçgir: nabza göre şerbet veren.
haspa: ufak çakıl taşı
meftun: gözü başka bir şey görmeyen.
mütenasip: birbirine uygun, orantılı.
perdebirun: açık saçık konuşan.
perestiş: taparcasına.
tevekkeli: boşuna, boş yere.
keenlemyekün: hiç olmamış gibi.
hodbin, hodgam: bencil
münhasıran: özellikle, bilhassa
mütezayid: artan çoğalan.
ihtizaz: titreşim
biteviye: sıradan, tekdüze
laakal: en azından
lalettayin: gelişi güzel, sallapati
munzam: fazladan.
muttarid: sıralı muntazam.
muhteriz: çekingen
nümayan: aşikar, ortada.
vakıa: gerçi
müteferrik: dağınık, türlü veya çeşitli.
melal: hüzün
tecessüd: ete kemiğe bürünme
mündemiç: içkin
muhtevi: içine alan, içeren.
tazammun: içine alma, içerme
irtikap: nüfuz üzerinden iş yatırma
ikrazat: borç verilen paralar
havi olmak: içinde bulundurmak, içine almak.
ikale: hukuki bir durumu yine hukuki yollarla ortadan kaldırmak.
münderecat: içerik kapsam.
terettüp: gerekme, ait olma
taallül: bahane bulma kaçınma.
mütenebbih: başına toplamış, akıllanmış, uslanmış
mezkur: zikrolunan
müteaddit: birçok
tekeffül: sorumluluğu alma, kefil olma
tedai: çağrışım.
inkisar: kırgınlık
müsavat: eşitlik.
müselles: üçgen
tebşir etmek: müjdelemek
mütecessis: meraklı
tesamuh: müsamahalı
mugalata: yanıltmaca
muvazene: denge
takaddüm: önce gelme, öncelik. yaz meyvelerini kış meyvelerine takaddüm edecek şekilde öneririm.
temayüz: seçkinleşme, aradan sivrilme
insicam: tutarlılık
mütecessis: meraklı
mugayir: aykırı, uymaz
mesrur: sevinmiş, sevinçli
matrut: kovulmuş, çıkarılmış
mihaniki: alışılmış, kendiliğinden, hiç düşğnmeksizin
layemut: ölümsüz
taammüden: bilerek, kasten, planlayarak.
inhitat: çöküş
muhannes: kadına benzeyen, zayıf.
evzak: zevkin çoğulu
kavi: dayanıklı, güçlü
şecaat: yüreklilik, yiğitlik, beceri.
meskenet: miskin olma durumu
tekevvün: varolma, oluşma,oluş.
ihata etmek: çevresini sarmak kuşatmak.
tedafüi: savunmacı, geçiştirici
bahusus: özellikle
tereddi: soysuzlaşma, yozlaşma.
iktifa: yetinme
tacil etmek: hızlandırmak
hoş: tümü
|
bugün
başlıkta ara