1 entry daha
  • (devam)

    darbe döneminde yapılmasına rağmen en liberal anayasa olarak bilinen 1961 anayasası, çalışma düzenlemelerini işçiler lehine genişletti. derken 1963'te işçi sınıfına grev hakkı tanındı. böylelikle birçok kurumda grevler ve işyeri işgalleri görülür oldu.

    devletle arasını bozmak istemeyen türk-iş yönetimi, üye sendikaların örgütlediği bu eylemlere sıcak bakmıyordu. örneğin genel başkan seyfi demirsoy, 1963'te zonguldak maden ocağında meydana gelen ve ölümle sonuçlanan bir işçi eylemini telin ediyor, kendi tabanını "bir avuç eli sopalı komünistin rakı içirip zorladığı cahiller" olarak nitelendiriyordu. öte yandan istanbul'daki işyerlerinin sektörlerinde faaliyet gösteren basın-iş, maden-iş ve lastik-iş'in başkanları yeni kurulan türkiye işçi partisi'ne üyeydi. ve bu sendikaların örgütlü olduğu işyerlerinde grev ve işgal gibi eylemlerle koşullar işçiler lehine düzeltilmiş, bu da sendika tabanlarını yöneticilerin siyasi görüşlerine yaklaştırmaya başlamıştı. yani hem işçi hakları üzerinden hem sağ-sol üzerinden türk-iş tartışmalara gebeydi. nitekim 1967'de maden-iş, lastik-iş, gıda-iş ve basın-iş türk-iş'ten çıkarak devrimci işçi sendikaları konfederasyonunu (disk) kurdular. öte yandan özel sektörde, tuvalete tek tek gidildiği, yemek verilmediği, kimyasal dumandan zehirlenme vakalarına karşı yoğurt bile olmadığı, sanayi arkından su içildiği, haftasonu tatilinin ücretsiz olduğu günlerden çıkışta grevlerin etkisi bilindiğinden disk üyesi sendikalar örgütlendikleri her kurumda ilgiyle karşılanıyordu. son olarak yükselen öğrenci hareketlerinin de bu eylemleri coşkuyla karşılayıp desteklediklerini bilelim.

    tüm bu durumdan devlet ve işverenler şikayetçiydi. 1970 haziranında mecliste ve senatoda kabul edilen sendikalar kanunundaki değişiklik de böyle çıktı. yasaya göre sendikalar arası transfer zorlaştırılıyor, iş kolunda yetki almak için üye çoğunluğu isteniyordu. birçok işyeri türk-iş'e bağlı sendikalarla toplu sözleşme yaparak disk'i engellemeye çalışıyordu da. böylece yeni yasa hem işçilerin disk üyelerine geçişini engelleyecek, hem de disk'in salt çoğunluğu olmadığı gerekçesiyle toplu sözleşme için izin verilmeyecekti. tasarıya çoğu ap ve chp'den milletvekili olmuş türk-iş yöneticileri de destek veriyordu. ilginç olan, bu tasarı altında imzası olan mebuslardan genel-iş başkanı abdullah baştürk bir süre sonra sendikasıyla beraber disk'e katılacak ve kemal türkler 'den sonra uzun yıllar disk genel başkanlığı yapacaktı. ancak bu görevindeyken tutuklanan ve idamla yargılanan baştürk bu durumu asla lehine kullanmaya tenezzül etmedi...

    tip milletvekilleri vakit kaybetmeden anayasa mahkemesine başvurdular. disk ise 17 haziran 1970 tarihinde taksim'de miting yapmak üzere valiliğe başvurdu. ancak başvuruya cevap gelmeden, aradaki günlerin boş geçirilmemesi ve izin verilmemesinden çekinilen (gerçekten de verilmeyecektir) taksim mitingi öncesinde tabanı hazırlamak için genel grev ve yürüyüş ararı alındı. sendika temsilcileri örgütlü oldukları iş yerlerinde kendilerinin getirdiği yenilikleri hatırlatarak "şimdi bizim sendikayı yasaklayacaklar, o zaman da sizin bu haklarınız elden gidecek maaşlarınız düşecek" diye propagandaya başladılar. bu propaganda etkili oluyordu da... nitekim 15 haziran sabahına böyle gelindi...

    (devam edecek)

2 entry daha