• o. henry'nin bulup popülerleştirdiği terim.

    bu ibareden kasıt, genelde plütokrasi şeklinde örgütlenen ve doğal kaynaklarını yabancı kuruluşlara satarak geçinen illiberal demokrasiler veya cunta rejimleridir.

    yazar bu terimi ürettiği zaman işaret ettiği yer, başta "cuyamel" olmak üzere iki büyük şirketin yüz karası bir emek sömürüsü uyguladığı honduras'tı.

    cuyamel şirketi özellikle küçük toprak sahiplerinin topraklarını alıp meyve yetiştirerek amerika'ya satıyor, bundan çok büyük kârlar elde ediyordu. bu esnada honduras cumhurbaşkanı miguel davila başka bir şirket olan vacarros'a toprak işleme hakları verdi. karşılığında vacarros şirketi de yol yaptı.

    elbette cuyamel şirketinin sahibi samuel zamurray bundan hoşnut olmadı. eski cumhurbaşkanı manuel bonilla'ya paralı askerlerden oluşan bir ufak orduyu emanet etti. bonilla bu orduyla hükümeti devirdi. sonra da süper arkadaşı zamurray'e cömert imtiyazlar sağladı.

    bu durumun dünyamızın jandarması amerika'nın ilgisini çekmemesi mümkün değil elbette. fakat zamurray yaptığı diplomatik görüşmelerle amerika'yı honduras'a özgürlük götürmemeye ikna etti. burada bir şirket sahibinin, ülkenin dış ilişkilerinde hükümet yetkililerinden daha fazla etkiye sahip olması ilgi çekici. muz cumhuriyetini muz cumhuriyeti yapan özelliklerden biri bu. bunu aklımızda tutalım.

    yeni rejimi yürüten devlet görevlileri tamamen yozlaşmış oldukları için, zavallı honduras halkının olması gereken milli servet, halka bir nebze olsun koklatılmadı. şirket sahipleri bu problemleri hükümetten daha önce tespit edip hem etki alanlarını arttırmak hem de halk nezdinde imajlarını iyileştirmek için ülkenin altyapısını inşa etmeye koyuldular. tabii altyapının düzelmesi kendi işlerine (lojistik vb. sebeplerle) de yardım edecekti.

    honduras'ın yol yaptığını gören komşu ülkeler de birer birer aynı tuzağa çekildiler. rezalet bir bölüşüm rejimiyle vahşi kapitalizmin ders olarak okutulacak zamanlarını yarattılar. üç otuz paraya çalışan fakir kitleler ve işin kaymağını yiyen yüzde on arasında büyük bir uçurum oluştu.

    nihayet guetemala'da demokratik bir devrimle bu talancı rejimden kurtulmaya çalışan bir irade ortaya çıktı. elbette şirket sahipleri buna izin veremezdi. nitekim eisenhower'a şikayete giden heyet "asgari ücret" ve "çiftçiyi topraklandırma kanunu" gibi "komünizm tehlikesi" yaratan uygulamalardan bahsettiler. muvaffak da oldular.

    guetemala'daki yönetim amerikan desteğiyle rejimi ele geçirdi ve kırk yıl sürecek, diktatörlerce yönetilen bir kukla devlet yaratıldı.

    bu şirketlerin etkileri bugün hala sürmektedir. standart fruit bugün "dole" ismiyle, united fruit de "chiquita" ismiyle hemen yanıbaşımızdaki süpermarketlerden ürünlerini bize satarlar.

    kaynak:
    richard alan white (1984). the morass. united states ıntervention in central america. new york: harper & row.
    dario a. euraque (1996). reinterpreting the banana republic. region and state in honduras, 1870–1972. chapel hill, north carolina: university of north carolina press