1 entry daha
  • 2013-2014 yıllarında istanbul'da türeyen duvar yazılarından bir tanesi "tağut nedir?" idi.

    yukarıda detaylıca açıklanmış, kısaca tanım yapmak gerekirse tağut "allah'tan farklı otoriteler"dir.

    peki o zamanlarda bu kavram neden duvarlara yazıldı, herkesin merak duygusu bu kavramla tetiklendi?

    şimdi islam tarihinde mürteci bir yolculuğa çıkalım... ışid'in beslendiği ve mensubu olduğu ideoloji islam tarihindeki en eski sektlerden biri olan selefiliktir.

    selefilik ibn teymiyye, muhammed bin abdülvehhab ve imam hanbeli'nin görüşlerini takip eden, akılla (kıyas, r'ey) değil, nakledilenle karar vermeyi uygun bulan bir ideoloji. bu yüzden de diğer islam mezheplerini çoğunlukla bidatla ve şirkle suçluyorlar.

    başkasını suçlayarak kendini doğrulama meselesine kendini fazlasıyla kaptırınca da, kendisiyle hemen hemen aynı görüşlere sahip diğer müslümanlara bile yönelebilen bir şiddeti içererek "cihatçı selefilik" ideolojisine dönüşüyor.

    selefiliğin yücelttiği ilkelerden iki tanesini vererek ışid ile ilişkisine geçelim. bunlardan biri sükut, diğeri imsak... sükut ve imsak ilkeleri, anlaşılmayan şeylerin çok da şeyapılmaması demek. yani nakilci olup, hadisleri ve kuranı tevil ederek eğip bükmedikleri için mantıksız gelebilecek şeyler üzerinde de pek düşünmemeyi, düşünseler de dillendirmemeyi seçerler.

    cihatçı selefilik, ilkokul öğretmenleri tarafından "gerizekalı" olarak sıfatlanan ürdün'lü bedevi kökenli ez-zarkavi isimli bir kişinin önderliğinde tevhid ve cihad cemiyeti adıyla örgütlenir.

    zarkavi afganistan'da "cihat" ederken oradaki vahhabilerle de ideolojik paslaşmalar yaşayarak tekfirciliği "tağut"a karşı olma ekseninde yeniden yorumlar.

    kurduğu cemiyet de örgütlenirken bu kavramdan beslenecek, masum insanlara yönelen terör saldırılarını "tağut"a yönelen cihat eylemleri olarak meşrulaştırmaya çalışacaktır.

    işte "tağut nedir?", 2014 yılında tüm fonksiyonlarıyla bir devlet haline gelecek olan ışid'in, türkiye'de örgütlenmek ve merak cezb etmek amacıyla duvarlara yazdığı bir reklam kampanyasıydı.

    tağut, allah'tan başka otoriteler ise, devletler ve yasa koyucu olan diğer bütün kurumlar küfrün kaynağı olarak görülmeli ve yıkılmalıydı. önce oy vermemek gibi sivil itaatsizlikleri içeren "ılımlı cihatçı selefilik", güçlenirse "mücahitler kafaları keser allah deyu deyu" sloganları.

    çarpıcı bir notla bitireyim: bu tür radikal yaklaşımlar yalnızca vahhabilik bokundan ülkemize sıçrayan şeyler değiller. hanefilerde de namazı mazeretsiz terk etmenin cezası hapis ve dayaktır.

    geçtiğimiz aylarda babacan'ın büyük alim diye övdüğü bir şeyhin başını çektiği ismailağa cemaatinin, bu görüşü -hatta daha büyük bir cezaya cevaz vererek- nasıl savunduğu, kendi internet sitelerinden okunabilir.