"manastırlar kendi kendine yeterli dinsel birimlerdir. hıristiyanlık dünyevi bir kurum haline geldikçe belirli bir anlamda tepki olarak manastırlar belirdi. bedeni değil ruhu merkeze alan, bedensel arzuları dizginlemeyi savunan, bedene acı çektiren, çalışmaya ve sınırlı gereksinimler çerçevesinde yoksulluğa dayanan yalıtılmış bir hayat deneyimidir manastır deneyimi. ilk ünlü örneği benedictus tarafından monte cassino'da 529'da kurulan `benedictus manastırı`'ydı. kilise hiyerarşik olarak örgütlenip dünyanın bir parçası haline gelirken manastırlar bu sistemi deliyor ve onaylanan dünyanın sınır bölgelerine yerleşmeyi tercih ediyorlardı. böylece dünyayı onaylayan ve meşrulaştıran kilise ile dünyayı onaylamayı reddeden, kendini dünyanın karşısına bir örnekçe olarak koyan manastırlar arasında gözle görülür bir farklılık belirdi.aslında bu farklılaşma da hıristiyanlığa özgü değildir. örneğin islam tarihinde tarikatların belirmesi ve kurumsallaşması sürecinin dinamiklerinden biri de, benzer bir biçimde, din ve dünya ilişkisinin nasıl olacağı ya da olmayacağıyla ilgilidir."
kaynak
ağaoğulları, m. a., türk, d., yalçınkaya, a., yılmaz, z., & zabcı, f. (2012). sokrates'ten jakobenlere: batı'da siyasal düşünceler (3. bs). iletişim yayınları.sf.202
hoş: tümü
|
bugün
başlıkta ara