• çoklu evren modeli veya pilot dalga teorisi gibi kuantum mekaniğinin bazı yorumlarında, atom altı bir parçacığın herhangi bir etkileşimden geçtiği her seferde paralel evrenler oluşabilir. peki bu evrenlerle bir gün karşılaşmamız mümkün mü?

    zaman ve uzayda var olan sonsuz sayıda paralel evren tam bir bilimkurgu konusu. ama gerçekte böyle paralel dünyalar var mı ve günün birinde keşfetmemiz mümkün mü? bazı fizik teorilerinin -en azından kuantum düzeyindeki bazı fizik teorilerinin- paralel evrenlerin varlığına izin verdiğini biliyoruz. ama elbette teoriler teori olarak kaldığı sürece bir ilerleme kaydetmek de pek mümkün değil.

    çoklu evren modeli ve pilot dalga teorisi gibi kuantum mekaniğinin çeşitli yorumlarında evren, kuantum dalga fonksiyonu olarak bilinen tek bir dev denklemle tanımlanabilir. evrenin herhangi bir yerinde bir kuantum (veya atom altı) süreç meydana geldiğinde, bu dalga fonksiyonu ikiye bölünür, yani sürekli olarak yeni paralel evrenler yaratılır. ancak bu teorilerin doğru olduğu hiçbir zaman ispatlanamadı ve geniş çapta kabul görmelerini engelleyen bazı önemli zayıflıkları var. bunlardan biri de ölçüm sorunu…

    kuantum mekaniği, küçük parçacıkların davranışını tanımlayan bir fizik dalıdır. bu mekaniğin gündelik yaşamımızdaki bir tuhaflığı, kimsenin bakana (gözlemleyene) kadar hangi sonuçları aldığından emin olamamasıdır. örneğin, fizik teorisinin kanonik yorumu, elektronların aynı anda birden çok durumda var olduğunu söyler. sonra bir gözlemci bir ölçüm yaptığında, elektron bu olası durumlardan sadece birini "seçer".

    bu fikir oldukça sinir bozucu, çünkü fiziğin bütün amacı, evrenimizdeki nesnelerin nasıl davranacağına dair tahminler yapmaktır. örneğin birisi size bir top atarsa, topun nereye gideceğini tahmin etmek için fizik bilginizi (mesela newton yasaları) kullanabilirsiniz. ama birisi size bir elektron fırlattığında bu elektronun tam olarak nereye gideceğini bilmenizin hiçbir yolu yok.

    bununla birlikte, kuantum mekaniği bize tahminlerde bulunmamız için bir araç veriyor: schrödinger denklemi. schrödinger denklemi, her parçacığa dalga fonksiyonu adı verilen bir şey atar ve bu dalga fonksiyonunun zamanla nasıl geliştiğini açıklar. kuantum mekaniğinin standart resminde, bu dalga fonksiyonu, insanlar onu aradığında parçacığı görme şansının nerede olduğunu açıklayan bir olasılık bulutudur. dalga fonksiyonunun yüksek değerlere sahip olduğu yerde, güçlü bir olasılık vardır ve düşük değerlere sahip olduğu yerde de küçük bir olasılık vardır.

    ancak, bilim insanları bir ölçüm yaptıklarında bu standart resim bir sorunla karşılaşıyor. bakmadıkları zaman, dalga fonksiyonu schrödinger denklemine göre kendi kendine gelişiyor. ancak bilim insanları gözlemde bulunduklarında bu dalga fonksiyonu tabiri caizse "çöküyor" (aslında kayboluyor) ve parçacık olası konumlardan birinde görünüyor.

    bilim insanları bir ölçüm yaptıklarında, parçacığın bir detektöre çarpmasıyla başlayan ve beyinlerinde hareket eden moleküllerin az önce ne olduğunun bilinçli olarak farkına varmalarıyla biten bir dizi dolaşıklığı tetikliyorlar. ancak karışıklıklar burada da bitmiyor: evrendeki her parçacık, diğer tüm parçacıklarla karışarak, kozmosun tamamını bir çırpıda tanımlayan tek bir evrensel dalga fonksiyonuna yol açıyor.

    ama evrensel bir dalga fonksiyonuyla bile, rastgelelik, kuantum mekaniğinde hayatın bir gerçeği olmaya devam ediyor. örneğin bir ekrandan bir elektron gönderirsek ve bunun yüzde 50 yukarı veya yüzde 50 aşağı gitme şansı varsa, elektronun yükseldiği bir evren ve düştüğü bir evren bulunuyor. bu süreç bir kuantum çoklu evreni yaratıyor. esasen her etkileşim, bir düzeyde bir kuantum etkileşimi olduğu için, hayatınız boyunca yapabileceğiniz her olası alternatif seçimi içeren evrenler bulunuyor. aslında, tam şu anda bile sürekli olarak bölünüyorsunuz, her seçiminiz ve her hareketiniz ile kendinizin çoklu kopyalarına bölünüyor.

    burası, çoklu evrenlerin biraz daha tuhaflaşmaya başladığı bir yer, çünkü bölünmelere yol açan sadece bilinçli kararlar değil, her kuantum etkileşimidir. sadece bu makaleyi bir cihazda okuyarak bile, elektronik devrelerin içinde meydana gelen küçük, önemsiz kuantum detayları dışında tamamen aynı olan sayısız evrenin bölünmesini tetikliyorsunuz.

    bu idrak etmesi zor bir düşünce. ama daha büyük bir sorun var. insanlar bilinci kesintisiz olarak deneyimler ve beynin tüm duyusal girdileri bilinçli bir dünya deneyimine entegre etmesi zaman alır. ama sürekli bölünüyor ve parçalanıyorsak, kendi kimliğimizin tutarlı bir tarihini nasıl koruyabiliriz?

    bu zor bir soru. bunun ötesinde, bu fizik teorilerinin hiçbiri, evrenlerin bu bölünmesinin gerçekte nasıl gerçekleştiğini tam olarak açıklamıyor. bu bölünmeler ne kadar hızlı oluyor ve insanlar bunu neden fark edemiyor? ve insanlar, tüm bu bölünen evrenlerle kuantum mekaniğinin olasılıklarını nasıl kurtarıyorlar, başka bir deyişle, evrenler, her kuantum etkileşimiyle ne kadar bölünme üreteceklerini nasıl "biliyor"?

    bu sorular fizikçilerin aktif araştırma alanlarıdır, dolayısıyla kuantum çoklu evreninin gerçekten var olup olmadığı bugün net değil. eğer bu alanda yepyeni bir keşif yapılmazsa da uzun bir süre çoklu evrenlerin varlığından emin olamayacağız demektir.