entry'ler (87) - sayfa 5

başlık listesine taşı
  • gök

  • tayyare

    göklerde gezinmemize yarayan araç. uçak.

  • erzurumlu nafiz bey

    kurtuluş savaşı'nın ismi kuytuda kalmış vatanseverlerinden biri. istanbul'da ticaretle uğraşan nafiz bey, birinci dünya savaşı'nda kendi kesesinden aldığı iki adet breguet 14'ü (keşif ve bombardıman uçağı) orduya bağışlamıştır.

    kurtuluş savaşı esnasında da italya'dan temin ettiği fiat r-2 keşif uçakları da sakarya savaşı öncesi ve sonrasında keşif ve bombardıman görevleri yapmışlardır.

    cumhuriyet döneminde kotan soyadını almıştır. ankara'da inşaat işlerine girse de başarılı olamayıp erzurum'a geri döner. ulus'taki erzurumlu nafiz bey apartmanı bu döneminin hatırası olarak hala ayaktadır.

  • ahmet ali çelikten

    ilk zenci pilot. türk olması da gururumuzun cabasıdır.

  • !irfan can't kahveci

    başlığı kesme işaretli açabildiğime pek sevindim

  • tuğyan

    tuğyân: coşkunluk, taşkınlık. islami bağlamda, küfre varan sapkınlık anlamında kullanılır.

    vecihi hürkuş'tan bir örnek:
    "uçmak arzum önüne geçilemeyen bir tuğyân halinde benliğimi sarmıştı."

  • hacer koç

    mustafa kemal'in bir kısmını yazıp, bir kısmını derlediği medeni bilgiler kitabında özgürlük için aşağıdaki satırlara rastlıyoruz.

    "toplumsal hürriyet: özel­likle basın hürriyeti ve basının kamuoyu üzerindeki rolü oldukça uzun bir şekilde açıklanmıştır. ancak, esas düşünce şu cümlede özetlenmiştir: "en büyük gerçekler ve ilerlemeler, düşüncelerin serbest ortaya konması ve düşüncelerin alış verişi ile meydana çıkar ve yükselir. "

    "hürriyet başkasına zarar vermeyecek her türlü yetkiyi kullanmak­tır"*

    "türk, bireysel hürriyetinden ve menfaatlerinden anayasada (teşkilatı esasiye kanunu'nda) belirtildiği kadannı cumhuriyete bırakmıştır. cumhuriyet, bireyin, ona bıraktığı bu kısım hürriyeti, bireyin ve türk milletinin içerde hürriyetini ve dışa karşı bağımsızlığını sağlamak için kullanır."

    aslında cumhuriyetin kurucu aklı ve anayasa, hürriyetin sınırlarını böyle çiziyor. peki hanımefendinin beyanı -veya beyanın üslubu- herhangi birine zarar veriyor mu?

    en fazla gücendiriyor olabilir. eğer birini gücendirecek herhangi bir şey söylenmemeli ise, çok az konuda konuşabiliriz.

  • hacer koç

    ifadelerin doğru olup olmadığını kontrol edebilecek dinler tarihi bilgisine sahip değilim. ama bu beyanların neden kamu barışını bozduğunu anlamıyorum. birisi için kutsal olan, diğeri için olmayabilir. görüşünü yazan insana "bu zırvadır" diyebiliriz.

    fakat görüşünü yazan insanı hapsetmemeliyiz. birçok müslüman, "cahiliye devri" araplarına kötü gözle bakıp aşağılıyor. putlarından kötü söz ediyor, ileri gelenlerinden birini "cahilliğin babası" diye anıyor.

    islam öncesi arap panteonunu kutsal gören biri olsam, bütün müslümanların hapse mi atılması lazım? tengriciliği (toplumda hala az da olsa varlar) din olarak yaşayan insanlara müslümanların bakışı da kamu huzurunu bozuyor mu?

    ateistlerin katlini bile vacip gören kişiler hapse atılıyorlar mı? örneğin said nursi külliyatında bir yerde "mürtedin hakk-ı hayatı yoktur" yani, "müslümanlıktan dönenin yaşama hakkı yoktur" gibi bir ibare geçiyor. bu kişinin müritleri dernekleşip, vakıflaşabiliyorlar da, kendince bir eleştiri yapan herhangi bir insanın mı milli birlik ve beraberliğimize halel getireceğinden çekiniyoruz?

  • ya sev ya terk et

    bu jingoistik sloganın ilk kullanıldığı yeri tespit etmiş olabilirim. d. a. knuppenburg adlı bir memurun, 1901 yılında basılmış, "qualifications essential to be the successful farmer" isimli kitabında geçiyor .

    "to be successful, ı say, he must first, love his occupation. so, on this point, ı would say, love it, or leave it."

    "başarılı olmak için, insanın mesleğini sevmesi gerekir. böylece, diyebilirim ki; ya sev, ya terk et.

    şovenist kullanımı da 1921 yılında colorado'lu kongre üyesi william valle tarafından, göç komisyonunda çalışırken gerçekleşiyor.

  • roma nasıl cumhuriyet sistemine geçmiştir?

    son kralı etrüskler devirdi sanırım.

  • 6 şubat 2023 antep-maraş depremi

    ahbap geçenlerde afad ile iş birliği yapmıştı. bu linkten afetlerde ahbap'ı desteklemek için bağış yapılabilir.

  • !pleblerin çok sevdiği kelimeler

    yükselmek-düşmek: bunu aynı anlamda kullanıyorlar. hoşlanmak veya arzulamak anlamına geldiği rivayet edilir.

  • !yazarlardan güzel şarkı önerileri

  • !sevdiğiniz kusurlarınız

    sokağa meyilliyim. beni çelebilikten alıkoyuyor ama hayatın başka bir biçimini yaşamamı da sağlıyor. kimilerine karanlık gibi görünen yerlerde başka kuralları olan başka bir hayat var.

  • türkiye'de havacılık nasıl gelişti?

    wright kardeşler 1903 sonundaki meşhur ilk uçuşlarından sonra, 1905 yılına kadar büyük ilerleme kaydettiler. orville wright'ın kumanda ettiği wright flyer ııı, yarım saat havada kalmış ve 20 mil gidebilmişti.

    amerikan ordusu bu gelişmelere kayıtsız kalmayarak 1 ağustos 1907 tarihinde havacılık bölümünü kurar. fransa ordusu da, 1909 yılında, havacılıktaki atılımların ve havadan ağır araçların -özellikle gözleme ve tespit için- kullanım potansiyelini değerlendirerek, havacılık servisini kuracaktır.

    1910 yılında da osmanlı heyeti fransa'daki meşhur picardi manevralarını izlemişler, uçuş için avrupa'ya öğrenci gönderilmesini de öneren bir rapor hazırlamışlardı.

    burada picardi manevraları için neden meşhur dediğime dair bir not bırakayım. kaynağını bulamadığım için teyit edemediğim bir hikayeye göre; kurmay yüzbaşı mustafa kemal bu manevraları izlerken kendisi de uçağa binmek istiyor, fakat kumandanı ali rıza paşa tarafından 'bilmediğin şeye binme' denerek alıkonuluyor. sonrasında aynı uçak kırıma uğrayınca atatürk'te de uçak korkusu başlıyor. bu yüzden hiç uçağa binmediği söylenir. gerçi yeşilköy'de gizlice uçtuğuna dair de iddialar var.
    https://upload.wikimedia.org/...1/Les_Manoeuvres_de_Picardie.jpg

    neyse, osmanlı devleti bu raporu dikkate alarak avrupa'ya öğrenci göndermeye karar verir, fakat mali imkansızlıklardan ötürü o yıl bu mümkün olmaz. konuyla bizzat alakadar olan mahmut şevket paşa vesilesi ile süvari yüzbaşı fesa ile istihkâm teğmen yusuf kenan bey temmuz 1911'de fransa'ya gönderilirler. şubat 1912'de türk ordusu'nun ilk brövesini yüzbaşı fesa takarak vatana dönecektir. aynı zamanlara denk gelen ilk uçak alımı ile türk hava kuvvetleri fiilen kurulmuş oluyordu.

    dışa bağımlılığın azaltılması amacıyla yeşilköy'de 1912 temmuzunda havacılık okulu açılacak, hatta 1914 haziran ayında da bahriye tayyare mektebi kurulacaktır. görüldüğü üzere osmanlı, yeni gelişen askeri havacılık alanına süratle ayak uyduruyor, gerekli personel ve altyapıyı kazanmaya özen gösteriyordu.

    burada teşekkür etmemiz gereken isimlerin başında mahmut şevket paşa var, nitekim havacılığa intibak sürecini yürüten ve gerekli adımları ilk atan odur. müstebit abdülhamid'e karşı gereken lafları sakınmadan söylediği bir nutkun sonradan seslendirilmesi ile oluşturulmuş kaydı aşağıdaki linkten dinleyebilirsiniz.
    https://www.youtube.com/...&ab_channel=huzursuzbacaklar

    kaynaklar:
    yalçın, o. (2017) türk hava gücü: kuruluşu, ilk seferleri ve yükselişi(1911-1950), iş bankası kültür yayınları, istanbul.
    mustafa gökhan erdemli (2011), dünden bugüne türk havacılık tarihi ve eskişehir, eskişehir osmangazi üniversitesi.

« / 6 »