lidyali solon 1. nesil yazar

"efradını cami ağyarını mani"
(kendisine ait olan -ne varsa- içine alan, kendisine ait olmayan -ne varsa- dışarda bırakan)

osmanlıcada tanımın nasıl yapılacağını tanımlayan cümledir.

ne bir fazla eksik ne de bir fazla.

(bkz: https://www.luggat.com/index.php#ceviri)

spotifyın üstüne çıkacak müzik uygulaması bilmiyorum.

müzik tercihi, yönlendirme, öbekleme konusunda da çok başarılı.

herkesin geçeceği bir sınav olsaydıvsınava eşiğinin ne anlamı olurdu?

sınavın geçilmiş olması da büyük bir maharet olarak görülmemelidir kanaatimce. sınavdır nihayetinde. sözlüğün kendi içinde bir mantığı, sınav şartlarının üstünde müstesna bir doğası vardır.

sözlük kendi kendisini aşan yazarlarla toplam kalitesini sürdürülebilir halde tutacaktır.

sözlük yazarlarına iyi sözlükler dilerim.

"elbet bir hinlik vardır seni sevişimde
ey kanıma çakıllar karıştıran isyan" cümlesini haykırma potansiyeline sahip insandır.

"elbet bir hinlik vardır seni sevişimde
ey kanıma çakıllar karıştıran isyan" cümlesini haykırma potansiyeline sahip insanların ideolojisi.

tüketim toplumuna dönüştürülmüş bir neslin cümlesidir.

kapitalizm "kullan - at" yaşam biçimini dayartyor, telkin ve tavsiye ediyor.

hedonist bir toplum, doyumsuz bir gençlik isteniyor.

futurist, globalist, ferdiyetçi bir dünyaya doğru giderken enformasyon, iletişim, kolsy erişim kanallarıyla "ulaşılamaz" kavramını ortadan kaldırıldı.

her ulaşılan şey türetilmiş oluyor sonrasında; daha büyük, daha iyi, daha pahalı, daha güzel... bitmek tükenmek bilmez tüketim arzusu.

biz özgürüz hareketi derneğini siteleri üzerinden inceledim, tüzüklerini okudum.

özgürlük kavramını liberal ideoloji ile birleştiren, bütünleştirici diğer düşünce grupları ile benzer olduğunu gördüğüm dernektir.

liberalist düşünceyi kapitalist düşünceden ayrı zikretmenin eksik ve yanlış olduğu kanaatindeyim.

kapitalist sistemin önüne-sonuna, yanına-yöresine ne kadar özgürlük kavramı getirip süslenirse süslenmiş olsun yolun sonu halkların köleliğine çıkan bir sistemdir.

özgürlük soslu sivil oluşumlar kapitalist kölelik sisteminin acıtmadan halka kabul ettirmenin süslü yöntemleridirler.

başlığa konu olan dernek tüzüğü ve faaliyetleri de özgürlükler adı altında kapitalist - liberalist düşüncenin gençler arasında yaygınlaşması, kabulü ve savunulmasını amaçladıkları görülmektedir.

cezbedici, masum görünümlü zehirli sarmaşık olarak gördüğüm diğer sivil kuruluşların benzeri bir dernektir.

evet, selanikli mustafa'nın ateist olduğuna dair bir kısım tarihçilerin güçlü kanaatleri bulunmaktadır, kendisinin söylevlerinden de yapılabilecek çıkarsamalar bu yöndedir.

cumhuriyeti kurarken yaptığı uygulamalarda da bu durumu nakzeden herhangi bir veri hatırlamıyorum.

övenin yücelere yerenin de cücelere çevirdiği, türkiye cumhuriyetinin darbeler döneminden sonra selanikli mustafadan da uzun süre tek başına türk siyasetine damgasını vurmuş, geriye bakıldığında övenler için binlerce hizmet, yerenler içinse bir o kadar hezimet bırakmış, bilmem kaç seçimde demokrasinin kuralları ile seçilmeyi başarmış, dünya konjonktüründe de başarılı olup olmadığına karar verilememiş, istanbul büyük şehir belediye başkanlığı da yapmış türk siyasetçi, devlet adamı.

14 mayısta yapılacak olan son seçimlerde kendisini devirmek için +7 partinin bir araya gelerek ittifak kurduğu, devrilip devrilemeyeceği konusunda hala emin olunamayan parti lideri, tc cumhurbaşkanıdır.

gerçekliğe bakıldığında bu kadar sevgi bir o kadar da sövgü alan bir başka örnek hatırlamıyorum.

devlet yönetimi için hiç de uygun görmediğim 'demokratik' yönetim biçiminin kurallarına göre yapılan istisnasız her seçim, asker yetkisi ile gelen her yönetim yetersizdir, yanlıştır, eksiktir, kusurludur.

demokrasiyi kutsayanların bu lidere sövmelerini anlamakta zorlanıyorum.

ya demokrasiyi sevmeyin ya da demokratik yolla gidene kadar sabredin/sövmeyin.

ben demokrat değilim.

"hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. siz hem tanrı'ya, hem de paraya kulluk edemezsiniz."

matta 6:24

yenilen tanrı değil ama belki tanrının yarattığı insan olabilir.

para sadece insanı değil insanlığı da yenmiştir. özellikle ateistlerin karşı durması gerektiğine inandığım insanlık trajedisidir.

insanı paraya karşı savunacak insanlık onuru savunucularına ihtiyaç duyulan son yüzyılın en büyük trajedisidir.

dine girmek için de dinden çıkmak için de herhangi bir kanıt, ispat, delil vs. olmaz, olamaz.

tanrı, allah, rab, ilah gibi kavramlar ve bunlarla bağlantılı, ilişik, arkasından gelen kavramların hiçbiri rakamlara, denklemlere, laboratuvara, vs. konulamaz, ayrıştırılamaz, sentezlenemez, analiz edilemezler.

inanca konu olan hiçbir şeyi ispat etmek de reddetmek de mümkün değildir.

varlığını da yokluğunu da akli delillerle ispatlamanın mümkün olmadığı bir alandır inanç alanı.

hele ki bir şeyin -velev ki bu allah olsun- yokluğu ispat edilemez. yok yoktur çünkü. sözkonusu yok sayılan şeyin varlığını iddia edenler tarafından varlığına dair ispat, delil, kanıt istenebilir.

örneğin; 22 kollu, 8 başlı, ayağı yerde başı gökte bir devden bahseden biri çıksa, böyle bir devin yokluğunu ispata uğraşmak deliliktir. bilakis böyle bir devin varlığını iddia eden için ispat istenmesidir esas olan, doğru olan.

mamafih, allah'ın yokluğunun ispatının istenmesi çok mantıklı ve mümkün bir istek gibi görünmüyor. bu konuda allah'a inananların ispat zorunluluğu da yoktur. çünkü ispata dair getirilecek delillerin hepsi günün sonunda inanç meselesine gelip oturacaktır.

bu konu çok su götürür bi konudur. önemli olan inanıp inanmayacağınıza karar vermektir. verilen karardan dolayı kimse kınanamaz, zorlanamaz, hafife alınamaz, dalga geçilemez, alay konusu edilemez, tahkir, tezyif, tahrik edilemez ... her iki taraf da saygı kavramına tutunmak zorundadır. saygı ve korunacak sınırlar çerçevesinde her şey konuşulup tartışılabilmelidir.

avrupadan alkış alma cümlesinden sonra kendisi hakkında fikrimi değiştirdiğim siyasetçidir.

kalibresi düşük türk siyasetçi olduğuna inanıyorum.

japonyada gezmek, görmek şansına sahip olduğum yerdir.

özel bir törenle kremasyon işlemi gerçekleştirilir.

mezarlıkları da çok ilginçtir. ölen kişinin külleri mezar taşlarına özel olarak açılmış bölmelere konur. mezarlıklara çok önem verilir, özen gösterilir.

cesur ve onurlu diyorlar
halbuki suskun ve kederliyim.

ismet özel