• kafes münazarası

    icat ettiğim konsantre entelektüel mücadele biçimi.

    benim diyen iki insanı alıp bir kafese koyuyoruz. birinin sabrı tükenene veya bariz bir galip ortaya çıkana kadar açmıyoruz kafesi.

  • soluk bir pazartesi

  • sürü ahlakı nedir?

    köle ahlakının ortaya çıkışını nietzsche yahudi tarihine dayandırır. "köleleştirilen yahudiler ( babillliler tarafından) "dinmek bilmez bir nefretle" soylu ahlakın "iyi = soylu = güçlü =güzel = mutlu = tanrı'nın sevgilisi" eşitliğinin yerine köle ahlakının "iyi = acı çeken = yoksul = güçsüz = alçak" eşitliğini getirerek ilk önce soyluları yozlaştırmışlardır."(1)

    peki köleleştirilmiş yahudiler nasıl olmuştu da efendi olan babilliler'i yenmişlerdir? bu durum şöyle açıklanabilir; yenilmiş yahudiler başka hiçbir çareleri olmadığı için sahip olmak zorunda kaldıkları değerlere ( dayanışma, paylaşma, vicdan, sabır ilh.) sahip çıkıyormuş gibi görünmüşlerdi. burada çok önemli bir noktayı görmek gerekir. köle yahudiler, köleleştirilmiş olmalarına rağmen hala köle ahlakına sahip değillerdi. açıkça mücadele edemedikleri efendilere karşı kara propogandayla, kalemle mücadele ediyorlardı. köle ahlakı hıncın üzerine kuruludur oysa yahudi rahiplerde hınç yoktu. hınç nietzsche'de dışarı atılmamış ve ruhu zehirleyen öfke demektir. yahudi rahiplerde hıncın olmamasının sebebi ise yahudi rahiplerin kılıçla olmasa dahi kalemle mücadele ediyor oluşlarıydı. öfkenin bu dışa vurumu sayesinde yahudiler hınçla dolmuyor ve dolayısıyla köle ahlakına sahip olmuyorlardı. babilliler'in yenilmesi ise işte tam olarak bu yahudi tiyatrosunun sonucuydu. yahudi rahipler önce kavramları yeniden yapılandırdı. bu yapılandırma esnasında soylulara ait kavramlardan "özgüven" "küstahlığa" , "kararlılık" "acımasızlığa" ilh. dönüştürüldü. aynı zamanda kölelere ait kavramlar da değişti; "güçsüzlük" "tevazuya", "korkaklık" "dost canlısı olmaya" evrildi ve bu kavramlar erdem konumuna yükseltildi(2). yahudi rahipler soyluların dekadan içgüdülerini teşvik edip doğrulayarak, onları "efendi" ahlakından "köle" ahlakına geçirmiş, böylece baskıyı sona erdirmişlerdir.

    bu hikayede ilk başta yenilmiş olan efendilerin, köle kılığında kazandığı zafer anlatılmıştır fakat eğer zaferi kazananlar yine efendilerse hristiyanların yahudilerden devraldığı bu ahlak neden bu kadar kötüydü? "durumu farklı kılan, hristiyan rahiplerin köle ahlakını içselleştirmiş olmalarıdır. önceleri salt tiyatro olan, onlar için mutlak hakikatti. bu haliyle "diğer yanağını" çevirmeyi gerektiriyor, sağlık kazandıran intikam pratiğini onlara yasaklıyordu."(3)

    köle ahlakı yahudilerden içselleştirilmiş bir biçimde hristiyanlara (roma'ya) geçmiş ve avrupa'nın efendi milletlerinin yakasına yapışmıştır. o günden bugüne kadar süregelen bu köleleşme durumu avrupa'yı bugünkü pasif, edilgen, hınçlı, korkak ve çürümüş dekadanlığına ulaştırmıştır. "üstün insanların işi bitmiş, normal düzeydeki insanın ahlakı zafer kazanmış. üstün insandan kurtuluşuemin adımlarla ilerliyor!her şey gözle görülecek şekilde yahudileşiyor, hristiyanlaşıyor ya da kabalaşıyor!(4)

    peki bu köle ahlakına sahip insanların özellikleri neydi? sürü insanının ,soylu ve etken "sarışın canavar"(5) karşısında özelliklerini şöyle anlatır;
    öncelikle sürü öfke doludur. güçlülere ve bağımsızlara karşı sürekli bir hınç duygusu ile yaşamaktadır. "o efendi olmak istemektedir. bunun için onun " sen mecbursun"u vardır.o tekil insanı sadece bütününanlamında, bütünün iyiliğine geçerli kılmak istemektedir, o kendini bütünden çözenlere kin beslemektedir.o ona komşu olan bütün bireylere kinini çevirmektedir"(6)

    sürü insanı nietzsche'nin vaaz ettiği dionysosçu olumlamayı, hayatın iyi kötü tüm fırsatlarına karşı evet diyen tavrını yadsır. onun yerine içi "hayır"larla ve mecbursunlarla dolu, farklı olan her şeye tepkili bir yaşam önerir. "seçkin ahlak bütünüyle kendi kendine yönelik muzaffer bir onaylamadan doğarkeni köle ahlakı daha en baştan, "dışında", "başka" , "özünde olmayan" bir şeye hayır diyor.: ve bu "hayır" onun yaratıcı hareketi. ...köle ahlakıneydana gelebilmek için, daima önce bir karşıt dış dünyaya ihtiyaç duyar, fizyolojik açıdab smylemek gerekirse, gerçekten harekere geçebilmek için dış dürtülere ihtiyaç duyar – onun hareketinin özü tepkiye dayanıyor.(7)"

    nietzsche kendi ahlak anlayışında iyi olan tüm sıfatları efendiye uygun görürken sürü insanını tanımlamak için; korkak, endişeli, küçük ruhlu, ufak yararlar düşünen, özgür olmayan, güvenilmez olan, kendini küçük gören, kendilerine kötü davranılmasına izin veren, köpek gibi olan, yılışan, dalkavuk gibi sıfatları uygun görür.(8)

    sürü insanı ötekinden ve radikalden hoşlanmaz. onu düşündürecek ve mevcut durumun rahatlığından ( ki bu durum rahat olmak zorunda değildir, alışılmış olsun yeter) alıkoyacak her şeye karşı tepkilidir. " sürünün içgüdüsü ortayı takdir eder ve orta çağı ev yüksek, en değerli olarak nitelendirir. ...ortada korku sona erer. burada insan tek başına değildir, burada eşitlik vardır, burada insan kendi varlığını doğru hisseder. burada memnuniyet egemendir. güvensizlik istisnalar için geçerlidir, istisna olmak demek suçlu olmak demektir."(9)

    sürü insanı kendini tanımlayamaz. kendine hiçbir iyi sıfatı uygun görmez; "ezelden beri bütün bu nasılsa oluşmuş toplumsal katmanlarda sıradan insan , yalnızca kendisini nasıl görüyorsa öyledir: - hiç de olumlu değerler yüklemez kendine ayrıca ustasının ona yüklediği değerlere uydurur kendini."(10) kendini olumlayamayan kendine değer vermeyen sürü insanı doğası gereği kendisi hakkındaki diğer yorumlara son derece açık, hatta bağımlıdır; "değersiz kişi ( sürü insanını kastediyor ) kendisi hakkında işittiği heriyi kanıdan hoşlanır (yararlılığını tümüyle gözönüne almayarak hem de doğruluğuna ve yanlışlığına bakmadan ), hakkındaki kötü kanılar da acı verir ona : çünkü ikisine de teslim olmuştur; içinde başgösteren şu en eski teslim olma iögüdüsüne uygun olarak onlara tutsak olduğunu hisseder."


    sürü insanının en göze çarpan özelliklerinden birisi de kurnazlığıdır. "asil insan kendisine karşı açık yüreklilik ve inançla yaşarken, hınçlı insan ne samimidir ne saf ne de kendisine karşı dürüst ve açık ruhu şaşı bakar ; tini, gizli delikleri, arka yolları, arka kapıları sever; saklanmış her şey onun dünyası, onun güvencesi, onun merhemi gibi gelir ona; iyi bilir susmayı, unutmamayı, beklemeyi, geçici olarak kendini küçültmeyi ve alçaltmayı. böylesi hınçlı insanlardan oluşan bir ırk sonunda, herhangi bir asil ırka oranla, kaçınılmaz olarak daha kurnaz olur, nitekim kurnazlığa büsbütün farklı paye de verir, birinci derecede bir var olma koşulu olarak görür onu, oysa asil insanlar için kolaylıkla lükse ve incelmişliğe kaçan nahoş bir tat taşır kurnazlık: - burada, bilincine varılmamış düzenleyici içgüdülerin sekmez işlerliği yanında, bir tür akılsızlık bile denebilecek, tehlikenin ya da düşmanın üzerine o yiğitçe gidişin yanında veya asil ruhların her zaman birbirlerinin farkına varmalarını sağlamış olan öfkenin, sevginin, hürmetin, minnetin ve öcün o coşkulu birdenbireliği yanında hiç de esaslı bir yer tutmamıştır kurnazlık.(11)"

    kaynakça
    1- julian young , nietzsche, (çev.) bülent o. doğan, istanbul:türkiye iş bankası kültür
    yayınları, 2015, sf.693
    2-f.w. nietzsche, iyinin ve kötünün ötesinde , (çev.)ahmet inam , istanbul: say yayınları , 2013, sf.191
    3-julian young , nietzsche, (çev.) bülent o. doğan, istanbul:türkiye iş bankası kültür yayınları, 2015, sf.770
    4- f.w. nietzsche, ahlakın soykütüğü üstüne, (çev.) aslı yarbaş, izmir: ilya yayınevi, 2007, sf.34
    5-f.w. nietzsche, ahlakın soykütüğü üstüne, (çev.) aslı yarbaş, izmir: ilya yayınevi, 2007, sf.39
    6- f.w. nietzsche, güç istenci , (çev.)sedat umran, istanbul: birey yayıncılık,2002, sf.155
    7- f.w. nietzsche, ahlakın soykütüğü üstüne, (çev.) aslı yarbaş, izmir: ilya yayınevi, 2007, sf.35
    8-f.w. nietzsche, iyinin ve kötünün ötesinde , (çev.)ahmet inam , istanbul: say yayınları , 2013, sf.192
    9-f.w. nietzsche, güç istenci , (çev.) sedat umran, istanbul: birey yayıncılık, 2002, sf.156
    10-f.w. nietzsche, iyinin ve kötünün ötesinde , (çev.)ahmet inam , istanbul: say yayınları , 2013, sf.194
    11-f.w. nietzsche, ahlakın soykütüğü üstüne, (çev.) aslı yarbaş, izmir: ilya yayınevi, 2007, sf.37

  • friedrich creuzer

    symbolism and mythology of the ancient peoples, especially the greeks, yani, "kadim halklarda, özellikle greklerde sembolizm ve mitoloji" kitabının yazarı, 1771-1858 arası yaşamış düşünür.

  • iqsözlük'ün bozması

    bence henüz gerçekleşmemiş olandır. ancak uzun vadede para versus kalite ikileminde kalındığında umarım bu zamanlarda buralarda olanlar yönetimi doğru yolda tutmayı başaracaktır.

  • kollektif narsisizm nedir?

    kişinin, mensup olduğu grubun özelliklerini üstün görmesi durumunu anlatan sosyal psikoloji terimi.

    nasıl davranışların bu özelliği gösterdiğini anlamak için birkaç örnek verelim.

    -mensup olunan grubun diğer gruplar içerisinde bir istisna oluşunun kabulü: "yozgat yerköy'lüler bambaşka adamlardır."

    -mensubu olunan grubun otoritesinin tanınmasını talep etmek: "biz siverekliyiz, haddini bil!"

    -bu gruba dahil olmanın olduğundan farklı anlamlara geldiği sanrısı: "fenerbahçeli olmak, her şeyden önce, duyarlı olmaktır."

    -grup üyelerinin olağanüstü yetilere sahip olduğunu düşünmek: "bir leh dünyaya bedeldir."

    peki, bu psikolojik özellik -iyi bir retorikle- nasıl manipüle edilebilir? önce kişiyi, dahil olduğu grupla tanımlamak ve aidiyet yaratmak gerekiyor.
    "sen 3 kıtada at oynatmış bir ceddin evladısın."

    sonra, kötü özellikler atfedilen bir grubu bunun dışında bırakarak "kötülerden olmadığını" anlamasını sağlayalım.
    "biz gavurla dövüşür, akın akın avrupa'yı dizginlerken karısının koynundan çıkamayanlar bunun ne demek olduğunu anlamazlar."

    bireyimiz artık "korkaklardan" değil, "cesurlardan". bunu pekiştirelim. onu, grubun içinde bile ön plana çıkaracak bir paye verelim. kendisini eşlemeye hazır olduğu bir kahramanla biz de onu eş tutalım.
    "atan ulubatlı, surlara sancağımızı dikerken bir an tereddüt etmedi."

    şimdi bilinçaltına "hafifçe" fısıldadığımız şeyleri sindirdiyse, yönlendirmeye başlayalım.

    "sen de bugün, tarihin sana verdiği sorumluluğunu, bir gazi ruhu ve evlad-ı fatihan bilinciyle yerine getirip, oy mührünü, memleketin gizli düşmanlarıyla savaşan, hatta bu uğurda kefene sarılan, senden olanların ismine basacaksın."

    "zaman farklı, düşman aynı. dün nasıl, topla-tüfekle-ağır sanayi hamleleriyle vatanın bağrını çiğnemek istedilerse, bugün de kirli oyunlarla (tamamen demokratik gibi görünen ve ifade hürriyeti kapsamına giren protestolarla) aynı amacı sürdürüyorlar. buna kanmayacaksın. dünkü düşmanın bugünkü maşasını iyi tanı."

    "milletim; senin kutsal sinenden çıkmış bu kardeşin, sen ona yetkiyi verdiğin takdirde, milli şuurunu ve kimliğini savunmak için gerekirse bütün yetkiyi üzerine alıp, sorumluluğu ise muhalefete yıkmaktan çekinmeyecektir."


    kaynak:
    golec de zavala, agnieszka; cichocka, aleksandra; eidelson, roy; jayawickreme, nuwan (2009). "collective narcissism and its social consequences". journal of personality and social psychology. ebsco. 97 (6): 1074–1096

  • biçim

    jean baudrillard'a göre en büyük düşmanı ortalıkta dolaşan sınırsız sayıdaki biçimdir.

  • !diyelim ki o bunu okuyor

    bütün o içime kapanmışlığım, sözleri yutmuşluğum için özür dilerim. bütün o kibar ve anlayışlı sözlerimin içine sakladığım "kendimi asla göstermeyeceğim" korkusu için özür dilerim. gururum ve yalanlarım için özür dilerim. daha büyük amaçların varolduğunu düşündüğüm için özür dilerim. daha büyük bir amaç yok. en büyük amaç biz idik.

    bu sözlere rağmen özlem duygusunun kişilere değil duygularının kendisine beslendiğini unutmamak gerek. özlediğimiz şey o insan değil, o insanla beraberken sahip olduğumuz duygu. belki o duygulara kavuşuruz, belki kavuşamayız. geç olmadan kavuşman dileği ile.

  • çeviri - the lost history of liberalism

    arkadaşlar başlıkta adını yazdığım kitabı tatlı tatlı yavaş yavaş gpt 4 ile çevirmeye girişeceğim. her gün 3-5 paragraf. ilk defa bunu yapıyor olduğum için pek çok hata yapıyorum çoğunu sırf düzeltmeyi başaramadığım için öylece burakıyorum. lütfen tespit ettiğiniz hataları ve daha iyi olabileceğini düşündüğünüz önerileri benimle paylaşın. eğer siz de çeviriye katkıda bulunmak isterseniz mesaj atın, kitabı size de göndereyim.

    giriş
    bir kelimenin tarihini çalışmak asla zaman kaybı değildir. lucien febvre, 1930
    (ıt is never a waste of time to study the history of a word.)

    liberalizm basit ve yaygın bir kelime olduğu kadar hararetli tartışmaları da tetikleyen epey çekişmeli bir konsepttir. liberalizmi, kimisi batı medeniyetinin insanlığa hediyesi olarak görürken diğerleri onun çöküş sebebi olarak görüyor. sonsuz bir kitap akışı onu savunuyor ya da ona saldırıyor ve çok az kişi tarafsız kalabiliyor. eleştirmenler, liberalizmi uzun bir günah listesiyle suçluyor. dini, aileyi ve toplumu yok ettiğini öne sürüyorlar. ırkçı, cinsiyetçi ve emperyalist değilse bile ahlaki olarak gevşek ve hazcı olarak görülüyor. liberalizmi savunanların da aşağı kalır yanı yok. onlar da liberalizmi hakkaniyet, sosyal adalet, özgürlük ve eşitlik gibi düşüncelerimizin, yani hakkımızdaki en iyi şeylerin müsebbibi olarak görüyorlar.

    ("liberalism" is a basic and ubiquitous word in our vocabulary. but liberalism is also a highly contentious concept, one that triggers heated debate. some see it as western civilization's gift to mankind, others as the reason for its decline. a never-ending stream of books attacks or defends it, and hardly anyone can remain neutral. critics accuse it of a long list of sins. they say that it destroys religion, the family, the community. ıt's morally lax and hedonistic, if not racist, sexist, and imperialist. defenders are just as emphatic. they say that liberalism is responsible for all that is best about us—our ideas of fairness, social justice, freedom, and equality.)

  • !yazarlardan güzel şarkı önerileri

    bu seçimde hayır diyeceklere

    "bu sadece bir şarkı
    hayatımızı değiştirmeyecek
    ama kabul etmemek için şarkı söylüyorum
    hayır diyorum, hayır diyorum!
    kabul etmemek için şarkı söylüyorum
    ve bu şarkıda hayır diyorum!"

    tiken amcayı genel olarak öneririm, canım benim.

  • makenzie lystrup

    yemin töreninde incile değil de carl sagan'ın pale blue dot adlı kitabına el basan goddard uzay uçuş merkezi'nin idarecisi amerikalı biliminsanı.

    buradan haberin detaylarına ulaşabilirsiniz.

  • !sesine aşık olunan kadınlar

    bazıları için klişe olsa da; sezen aksu'nun sesi
    başka bir şey be!

  • türk reyi

    buradan izlenebileceği üzere ne kadar cahil olursa olsun bir türk reyi, bir "türk" reyidir.

  • apolloncu evren teorisi

    evrenin bir büyük kara delik içindeki başka bir karadelik içindeki (böyle gidiyor) bir andaki enerji değişimi neticesinde ortaya çıktığını öne süren ve sonunda yine bir kara deliğe dönüşeceğini iddia eden teori.

    kaynak
    gaztanaga, e. (2022). before the big bang: the apollonian universe.. https://doi.org/10.20944/preprints202205.0266.v2

  • !iqsözlük dertleşecek insan veritabanı

    dertleşmek zorunda değiliz muhabbet de ederiz, siyaset olur, sanat olur, felsefe olur; içki olur, gündelik muhabbet olur her şeye açığım.